Hükümet de yüzde 10 barajını savunamıyor

Türkiye’de sürmekte olan seçim barajı tartışmasıyla ilgili son dönemdeki en ilginç çıkış, anayasa değişikliklerini Avrupa Parlamentosu’na (AP) anlatmak üzere Brüksel’e giden Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den geldi.

Haberin Devamı

Ergin, önceki gün AP’deki Türkiye Dostları Grubu’nun düzenlediği toplantıda seçim barajıyla ilgili sorularla karşılaşınca “Türkiye’nin  yüzde 10’luk seçim barajıyla  orta ve uzun vadede yürümesi çok kolay değil. Parlamento bunu ilk fırsatta değerlendirecektir”  diye konuşmuş. 

Yanılmıyorsak, “Türkiye’nin yüzde 10 barajıyla yürüyemeyeceği” ilk kez Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin bir temsilcisi  tarafından kayda geçirilmiş bulunuyor.

ERGİN: “ÇOĞUNLUKÇU DEĞİL ÇOĞULCU OLALIM”

Bakan, açıklamaları sırasında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) anayasa değişikliği paketinde yer alan HSYK ve AYM’ye yapılacak seçimlerde “her üyenin  bir oy kullanması”  düzenlemesini iptal etmesini de eleştirmiş.

Bu madde, örneğin HSYK’ya Yargıtay’dan 3 aday seçilecekse, seçimde oy kullanan her Yargıtay üyesinin 3 değil yalnızca 1 aday için oy kullanabilmesi gibi bir kural getiriyordu.

Haberin Devamı

Ergin, bakın bu düzenlemenin gerekçesini nasıl anlatmış:

“Bu düzenlemeyi  Anayasa paketine koyarken şunu amaçlamıştık. Düşünün ki, bir ilden 10 milletvekili seçilecek.  Beş siyasi parti yarışıyor.  Birinci çıkan parti  bütün milletvekilliklerini alıyor. Bu çoğunlukçu bir anlayıştır oysa.  21. yüzyılda demokrasiler  çoğunlukçu anlayıştan  çoğulcu anlayışa  gidiyor.  Hazırladığımız Anayasa paketinde biz, verdiğim il örneğinde olduğu gibi birinci partinin tüm milletvekilliklerini aldığı değil, her partinin aldığı  oy oranında  milletvekili çıkardığı bir yaklaşımı esas almıştık.”

Bakanın bu sözleriyle herkesin parlamentoda sayısal gücü oranında temsil imkanına sahip olduğu bir tür nispi çoğunluk sistemini savunduğu izahtan varestedir.

VENEDİK KOMİSYONU: YÜZDE 3-57’E  DÜŞÜRÜN

Adalet Bakanı Ergin’in burada sergilediği duruşun, 21’inci yüzyılın ileri demokrasi ölçütlerini yansıttığını teslim etmeliyiz. Bütün sorun, Ergin’in burada eleştirdiği ve 21’inci yüzyıla yakışır bulmadığını söylediğine yakın bir milletvekili seçim sisteminin aslında Adalet Bakanı olarak görev yaptığı kendi ülkesinde uygulanıyor olmasıdır. Çünkü yüzde 10 gibi yüksek bir baraj, çoğulculuğun parlamentoda hayata geçirilebilmesinin önündeki en önemli engeldir. En basitinden Kürt vatandaşların önemli bir bölümünün TBMM’de temsilini engellemektedir.

Haberin Devamı

Hükümetin yüzde 10 barajı konusunda Avrupa karşısında artık inandırıcı bir tezden yoksun olmasının en önemli nedenlerinden biri, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun 11 Mart 2010 tarihindeki toplantısında Avrupa’da seçim barajının yüzde 3-5 arasındaki bir orana düşürülmesini resmen kabul etmiş olmasıdır. 
(1)

Bu konuda 16 Şubat 2010 tarihli yazımızda (2) da belirttiğimiz gibi,  Venedik Komisyonu,  söz konusu raporunda Türkiye’de  2002 seçimlerinde seçmenin yüzde 46.3’ünün iradesinin baraj nedeniyle TBMM’de temsil edilmemesinin “garip” bir durum yarattığını belirtmekte, yüksek barajları demokrasi açısından sakıncalı bulmakta, adil bir eşiğin (yüzde 3-5) getirilmesini önermektedir.

Haberin Devamı

Adalet ve Kalkınma Partisi, son anayasa değişikliği paketi de dahil olmak üzere demokratikleşme alanında attığı adımları çoğunluk Venedik Komisyonu’nun tavsiyelerine dayandırıyor. Bu durumda  Venedik Komisyonu’nun tavsiyeleriyle uyum sağlaması, siyasal iktidarın kendisiyle tutarlı olması bakımından  elzemdir. Aksi, tutarsızlık ve çifte standart sorunu yaratır.

YÜZDE 10 DARBENİN MİRASIYDI

Tutarlılık başka bir açıdan da gerekiyor. Hükümet, mevcut anayasa değişikliğini darbe anayasasının aşılması tezi üzerinden gerekçelendiriyor, “darbeye karşı olan bu paketi destekler” propagandasına başvuruyor. O halde bu açıdan da tarihi bir fırsat var. Çünkü yüzde 10 barajı da 12 eylül askeri rejiminin bir eseridir. Darbelere karşı demokratlık iddiasında olanlara düşen, 12 Eylül’ün bu antidemokratik mirasını ortadan kaldırmak değil midir?

Haberin Devamı

Barajın anayasa dışında yasayla  düzenlenmiş olması bu konuda hareketsiz kalınmasına mazeret gösterilemez. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yaptığı öneri bu açıdan tarihi bir fırsat yaratmıştır.

Başbakan Erdoğan’ın bu öneriyi siyasi istikrarın korunması gerekçesiyle kabul etmediği anlaşılıyor.  Bu durumda Adalet Bakanı’nın Brüksel’de Avrupalı Parlamenterler karşısındaki açıklamasıyla Başbakan’ın ana muhalefet  lideri karşısında aldığı tutum arasında izah edilemez bir çelişki ortaya çıkıyor.

Kaldı ki, CHP’nin yüzde 7’lik  baraj önerisi de yüksektir. Bir grup aydın, akademisyen ve sivil toplum kuruluşunun katıldığı 245 imzalı bir bildiride, barajın Venedik Komisyonu’nun öngördüğü şekilde yüzde 3 ile yüzde 5 arasında bir eşiğe indirilmesi çağrısının yapılması, bu konudaki tartışmalara önemli bir katkıdır. (3)  

Haberin Devamı

1) VENICE COMMISSION

2) VENEDİK KOMİSYONU SEÇİM BARAJININ YÜZDE 3 - 5'E İNMESİNDEN YANA

3)  Bildirinin metni ve imzalar için; DEMOKRATİK ANAYASA

Yazarın Tüm Yazıları