Hukuk olmayınca boşluğu maganda dolduruyor

27 yıldır Kanada’da yaşıyorum ve üniversitede hocayım. Öğrencilik (fakirlik) yıllarım hariç her yıl ülkeme gelir, sanayi tesislerinde ve üniversitelerde gönüllü teknik seminerler verir, inandığım ulusal politikaları uluslararası platformlarda İngilizce söyleşi ve duyurularla destekler, ülkemdeki yozlaşma ve haksızlığa karşı da yazılarımla mücadele ederim.

Şu anda 7 asistanım var Türkiye’den, tüm mali ve akademik desteklerini ben veriyorum. Kısacası, aşağıdaki hassasiyetimi ülkeme olan sevdamın yansıması olarak görmenizi dilerim.

Aşağıda anlattığım hadise, başımdan geçen son yılların belki en kötü olayıydı. Olayın bana karşı yapılmış bir haydutluk değil, sizin Serik’teki verdiğiniz örnek (Turizmcilik haydutluğa dönüşüyor, 27.8.2005) gibi ülke çapında yaygın olduğunu gözlemledim.

AHMAK YERİNE KONMAK

Amasra’
da iki yıldızlı kötü bir otelde oda başına 65 YTL söylenmişken, çıkarken kişi başına aynı fiyat alındı (bir çocuklu üç aile ve bir çift, 11 kişi 4 odada kaldık!). İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda sırtlarına sanki görevli hamal izlenimi vermiş gömlekli magandalar sıradan ufak araba alıp sizin iki bavulunuzu koyarak 10 milyon lira istiyorlar. Kısacası, kuralların, hukukun ve Maliye’nin iflas ettiği ve magandalığın hüküm sürdüğü turistik beldeler, ülkemizi çağdaşlığa değil ama mafya kontrolündeki toplumlar seviyesinin tepelerine oturtur. Biz vatandaşlara dahi bunları yapanlar, turistlere neler yapıyor acaba? Artık yabancı her şeyde kazık yiyip ‘ahmak yerine’ konmamak için olağanüstü pintileşiyor. Bunun örneğini maalesef ağırladığımız 43 ülkeden gelen 485 bilim adamının hepsinde gözlemledik. Bilim adamları bile bu kadar reaksiyon gösterirlerse, neden turistlerin artık paket turlar aldığını anlayabilirsiniz. Denizli Valiliği’ne fakslattım. Bakalım Karahayıt bölgesinde denetim yapacaklar mi? Yoksa sadece bu haydutun kulağını çekip, vergi ve hukuk kurallarını oradaki tüm kapkaççı esnafa uygulayacaklar mı?

BU KADAR ZOR MU

Örneğin... Her lokanta-kafede bir fiyat listesinin kapı önünde, görülecek şekilde asılı olması... Hesabın müşterinin anlayamayacağı ve okuyamayacağı şekilde çiziktirilip, katlanıp üstüne toplamının iliştirilmesi yerine hizmetleri sıralayan fiş verilmesi... Bu kadar zor mu bu en basit vergi ve alışveriş kaidelerini yerine oturtmak ve uygulatmak? Kurallar ve hukuk oturmazsa boşluğu doğal olarak magandalar doldurur.

Prof. Dr. Y. ALTINTAŞ-University of British Columbia, Vancouver-KANADA

Tekel’in aklı başına geldi

‘Yalçın Bey, Tekel’le ilgili o kadar yazılar yazıp kamuoyuna doğruları yansıttınız ki...

Tekel yönetimi, yasaları delmek isteyerek bu makineleri yurda sokmak istedi. Ancak, ilgili mevzuat ve yasalar karşısında başarılı olamadı. Hukukun üstünlüğü galip geldi sonunda.

Şimdi ne oldu biliyor musunuz?

Daha önceleri Tekel Genel Müdürü Sezai Ensari’nin, Tokat sigara fabrikasının teknolojisine uygun 120 ve 150 devirle çalışacak makineleri seçtiklerini söylüyordu.

Ancak öğreniyoruz ki, Ağustos 2005’te, Devlet Planlama Teşkilatı’nın da onayıyla Tokat’a 500 devir dakikalık 5 adet makine ihalesi yapıldı.

İhaleyi, İtalyan GD firması kazandı.’

Bu okurumuza teşekkür ediyoruz.

Yolsuzluklarla mücadele etmek üzere iktidara gelen AKP iktidarı, bütün bu yanlışlara göz yumdu. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığı, sonra da Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcılığı görevinden, eski ANAP’lı Bakan Yılmaz Karakoyunlu tarafından Tekel’in başına getirilen Sezai Ensari, Tekel’in % 65’lerde olan pazar payını % 37’lere düşürmüşken, ‘Para’ dergisinde (3.11.2002) söylediği ‘Tekel, altın çağını yaşıyor. Biz şaha kaldıracağız!’ sözleri için bugün ne diyecek? Diğer yabancı üreticilerle mücadelenin beyanatla olmayacağını herhalde anlamıştır.

Her geçen gün pazar payı düşen Tekel’in, sigara bölümü nasıl özelleşecektir. İktidar, bu gidişe ne zaman dur diyecek?’

Tatlıses ‘silah’ sözünü tutmalı

İBRAHİM Tatlıses, ‘Bugün’ Gazetesi’nde İrem Barutçu’nun sorularını yanıtlarken şöyle diyor:

‘Mesela ruhsatlı silah alacaktım. Sayın Mehmet Ağar Bey dedi ki, ‘Beni dinlersen silah alma. Çünkü bir olay oldu diyelim. Silah yoksa kaçar gidersin, olay biter; varsa çekersin.’

Barutçu ‘Aldınız mı?’ diye sorunca, ‘Aldım. On tane silah aldım. Duruyor, gidiyor, geliyor. Üzerimde de taşıyorum’ diye yanıtlıyor.

Tatlıses ile ilgili o kadar çok silah olayı var ki... 1997 Kasım ayında, Savaş Ay’ın programında, ‘Bir daha silah taşımayacağım’ sözünü veriyor ve ruhsatlı silahını dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır’a teslim ediyor; hem de gazetecilerin önünde.

Silah bağımlısı bir toplumda Tatlıses’in tavrı tebrik ediliyor. Can, ölüm, acı ve kalleşliğin de içine girdiği bir olgu karşısında silahsızlanma kampanyasının ilk adımını atıyor.

Peki bu yazıdaki söyledikleri ne?

Tatlıses sözünde durmuyor.

Biliyor musunuz

ESNAF Odaları Birliği Başkan Yardımcısı olan aynı zamanda İkitelli Organize Sanayi Sitesi’nin müteşebbis heyetinde yer alan Temel Çoruh’un, katılmadığı toplantının parasını şoförüyle aldırmaya kalkışınca, heyet başkanı ilgili vali yardımcısının ‘Hem toplantıya katılmıyor, hem de parasını şoförüyle aldırtmak istiyor, böyle şey olmaz. Gelsin kendi alsın’ diyerek tepki gösterdiğini...

GÜNÜN SÖZÜ

‘Dış ticaret açığı ne zaman % 5’in üzerine çıkarsa bir kriz olmuştur. Bunu daha önce örnekleriyle gördük. Şu anda da kriz olmayacak deniliyor. Türkiye aslında çok ciddi bir tehlikenin içerisindedir. Sıcak para ülkeden çekildiği an, ekonomik krizle yüz yüze geliriz.’

(Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi Doç. İbrahim Öztürk)

MESAJ PANOSU

UKRAYNA-Türkiye
milli maçında bizim milli marşımızı değil de Ukrayna milli marşını bizlere seyrettiren Show TV’yi tebrik eder, başarılarının devamını dilerim!

S.Cüneyt CEYLAN

MEMLEKETİM Niğde’ye yaz tatiline bu sefer Konya üzerinden gitmek istedim. Konya’nın çevresi dahi kent içinde kalmış. O nedenle Niğde ile ilgili yol tabelasını aradım, birçok yerde yoktu.

Aksaray yazısı olan tabelalar Niğde’nin en az üç katı konulmuştu. Aksaray, Niğde’nin bir ilçesiydi, il oldu. Aksaray adı olsun; ama Niğde’nin neden olmasın.

Ömer Fethi GÜRER
Yazarın Tüm Yazıları