Hoşt’tan anlamayan itler!

GÜNLERDİR yanıp tutuşuyorum... Yüreğime düşen ateş sönmüyor bir türlü...

12 yiğidimizin şehit olduğu olay, aslında Türkiye’nin varlığına yönelik bir saldırı...

Sabırlar taştı, millet sokaklara döküldü. "Yeter! Bitirin bu acıyı!" diye haykırdı insanlarımız... İyi de, kim bitirecek? Amerika’dan izin bekleyen bu kararsız iktidar mı?

Gerçi azgın itle de, azgın teröristle de uğraşmak zordur.

Ama zor da olsa bunun üstesinden gelmeliyiz. Bunun için cesaret ve kararlılık gerekiyor.

Teröristlere kol-kanat gererek Türkiye aleyhine atıp tutan Kuzey Iraklı Kürt liderler "Hoşt"tan anlamayan itlere benziyor. Öylesine arsız, öylesine küstahlar!

Uzun sürse de sonunda biz bu belayı defedeceğiz. Hepsini tepeleyeceğimiz kesin! Türkiye bu serseriler tarafından bölünemeyecek kadar güçlü bir ülkedir.

ABD’nin uşağı olarak bize havlayıp duran rezillerin lafına bakın:

"Ankara bizden PKK’nın elebaşılarını istiyor. Biz, hiçbir Kürt’ü Türkiye’ye teslim etmeyiz. Hatta bir Kürt kedisini bile..."

Bir zamanlar elimize ayağımıza kapanıp neredeyse kıçımızı öpen, şimdi ise Amerikalılara soytarılık eden bu küstahlara derslerini vermek gerek. Nasıl olacak bu? Nasıl ders verilecek? Elbette ki, sınır ötesi operasyonla... Tezkere bunun için çıkarılmadı mı?

Sınır ötesi operasyon demek, aslında resmen savaştır. Bunu bilelim.

Türkiye’yi Kuzey Irak’a çekmek istiyor olabilirler. Türkiye’yi siyasi bir kargaşanın içinde zor duruma düşürmeye çalışabilirler. Fakat, bunları göze almak zorundayız. Aksi halde hep dayak yeriz! Barış isteyen, savaşa hazır olmalıdır. Savaşmasını bilmeyene barış yoktur, esaret vardır!

İçimizdeki bazı şerefsizler "Silahla bir şey kazanılmaz" diye tutturuyor, bazıları da "Sınır ötesi operasyonlarla ne zaman sonuç alındı ki?" diye geveliyor. Eeee... Ne yapalım? Teslim mi olalım? Ülkemizi bırakıp başka diyarlara mı gidelim?

Savaşsa savaş. Onlar bunu göze alıyorsa, biz niye almayalım?

Ertuğrul Özkök’ün, Barzani’yi "Ya komşumuz olacaksın ya hedefimiz" diye uyarmasına gönülden katılıyorum. Doğru bir teşhis, yerinde bir tespittir! Artık hedefimiz Barzani olmalıdır.

İsrail’in iki askeri kaçırıldıktan sonra Lübnan topraklarında yaptığı unutulmaz operasyonları düşünün... Ortalığı hallaç pamuğu gibi atmışlar, İsrail devletinin gücünü göstermişlerdi.

Türkiye neden aynı şeyi yapmasın? İsrail’den daha mı güçsüzüz?

Hayır! Bunun sebebi hep Amerikan güdümündeki politikalardır.

Tayyip Bey’in şimdiki Amerikan yanlısı politikasından söz etmiyorum. Yalnız bugün değil, 1948 yılında kurulan NATO’ya girdiğimiz 1951 yılının ikinci yarısından beri, ABD politikalarının dışında bir adım atmadık, atamadık!

Göbeğimizden bağlıyız çünkü... Borçluyuz... Hem de dünyanın en borçlu ülkelerinden biriyiz. Kendi kendimize yetmiyor, üretemiyor, borçla yaşıyoruz. 5 yıllık AKP döneminde borçlarımız, Cumhuriyet tarihindeki tüm borçlarımızın iki katına çıktı. PKK terörü gibi, borçlar da böyle gitmez! Borçlu olanın rengi sararır, boynu bükük, başı eğik olur. Kişiliksiz ve kötü politikalar ülkemizi ne yazık ki bu hale getirdi.

ABD’nin Türkiye üzerindeki askeri ve ekonomik kontrolü sürdükçe bağımsız hareket etmemiz zor. Bu yüzden Başbakan Erdoğan "Amerika’ya gittiğimde (5 Kasım Pazartesi günü) Başkan Bush ile PKK terörünü konuşacağım" diyor.

Yani, TBMM’nin yetki vermesi, sınır ötesi operasyon için tezkere alınması yeterli değil. Başkan Bush’un icazeti (izni, onayı) gerekiyor! Daha önce gitti, konuştu kaç kez... Bir sonuç alabildi mi? Tayyip Bey ne yazık ki yanılgı içinde. Bizi vuran silahları bile PKK’ya Amerika veriyor. Bush’un adı Bush... Ondan başka ne beklenir ki?
Yazarın Tüm Yazıları