Hoşgörüsüzlüğün dışavurumu

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Toplumdaki hoşnutsuzluğun yoğunlaşması zaman zaman sosyal patlamalara dönüşür.

Böyle durumlarda insanlar birbirlerine inanılmayacak derecede acımasız davranırlar.

Bununla da kalmazlar, kırıp dökerek çevreye, olaylarla ilgisi olmayan insanlara ait mala mülke de zarar verirler.

Bu tip olaylar başladığı zaman nerede duracağını kimse kestiremez.

Büyümeden de bastırılabilir, kontrolden çıkıp faciaya da dönüşebilir.

Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki derbiyi bu açıdan değerlendirmek zorundayız.

Bizce önümüzdeki günlerde yaşanacak tehlikelerin habercisi olan Kadıköy'deki olaylar toplumsal hoşgörüsüzlüğün dışavurumudur.

O gün, yöneticisi, futbolcusu ve taraftarıyla Galatasaray Fenerbahçe'nin konuğuydu.

Ama Fenerbahçe kendisine yakışır bir ev sahipliği yapmadı.

Tersine, konuğuna her türlü kötü davranışı gösterdi.

Uygar bir topluma yakışmayacak saldırılar önce stat çevresinde sonra da içinde sergilendi.

Maçtan önceki olaylarda Galatasaraylı taraftarlara saldıran grup aslında içlerindeki toplumsal öfkeyi boşaltıyordu.

Kovalayanlar da kaçanlar da ne yaptıklarını bilmiyorlardı.

Aynı olayların Ali Sami Yen'de oynanacak rövanşta tekrarlanacağını tahmin etmek hiç de zor değil.

* * *

Bu ürküten olayların birinci derecede sorumluları, toplumu birbirine karşı bu kadar hoşgörüsüz hale getiren ülke yöneticileridir.

Sorumluluk onlardan başlamakta ama girerek aşağıya doğru yayılmaktadır.

Bazı gazeteci arkadaşlarımızın da oldukça önemli payları var.

Maçtan günlerce önce taraftarları tahrik edici yazılar yazanlar, programlar yapanlar zaten öfke içinde olan bilinçsiz insanların hınçlarını bilediler.

Fenerbahçe yönetimi ise baştan sona yanlış bir tutum içinde oldu.

Maç öncesi sayı tabelasına yazdırılan tahrik dolu sloganlara hangi sivri akıllı izin verdi acaba?

Ya insanların cayır cayır yanmasına neden olacak o fişekli gösteriler?

Bunun felaket getireceğini yöneticilerin arasında görecek aklı başında bir adam yok muydu?

Ne biçim bir sorumluluk anlayışıdır bu?

Fenerbahçe ve tüm kulüplerimiz yönetici kalitelerini yükseltmek zorundalar.

Bu kadar sağduyudan yoksun insanların elinde milyonların gönül verdiği bu kulüpler bir yere gidemez.

* * *

Aynı durum Futbol Federasyonu için de söz konusu.

Trilyonlarca liranın döndüğü böyle müthiş bir dünya küçücük insanların eline bırakılamaz.

Onların çapları bu işin altından kalkmaya yetmez.

Maç nakillerinden hakem olaylarına, saha içi ve saha dışı disiplinden altyapı savurganlığına kadar Türk futbolundaki derbederlik ortada.

Bu yöneticilerle Türk futbolunun bu koastan kurtulması olanaksız.

Bir de spordan sorumlu devlet bakanı var.

O zat nerelerde acaba? Ne yapıyor?

Her şeyi kendi haline bırakmış.

Bütün sorumlular akıllarını başlarına toplamak zorunda.

Bu gidiş, iyiye gidiş değil.

Futbol seyircisinin büyük çoğunluğu toplumun dar gelirli kesimini oluşturuyor.

Bu insanların düzene karşı içlerinde zaten büyük bir öfke var.

Böyle vurdumduymazlıklar, hele tahrikler, çok büyük olaylara neden olabilir.

Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde yaşananlar bunun habercisidir.

Unutmayalım, toplum hoşgörü ile beslenmezse polis önlemleri bir işe yaramaz.













Yazarın Tüm Yazıları