Hormonlar kadın kalbini koruyamıyor

Güncelleme Tarihi:

Hormonlar kadın kalbini koruyamıyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 15, 2005 00:00

1966’da yayımlanan ‘Feminine Forever’ (sonsuza kadar feminen) adlı kitaba göre östrojen bir gençlik kaynağıydı. Cildin yaşlanmasından, kalp ve damar hastalıklarına kadar kadının tüm sistemlerini genç tutmasında başrolü oynayabilirdi. 2000’li yılların başında menopozdaki kadınlara verilen hormon tedavisiyle ilgili ciddi kuşkular belirdi. Peş peşe açıklanan iki büyük araştırmanın (HERS ve WHI) sonuçları, östrojen efsanesine son veriyordu. Menopoza giren tüm kadınlara östrojen tedavisi öneren anlayışın kökten değişmesi kaçınılmaz oldu.

Vücutta doğal olarak üretilen östrojenin kalp ve damar sağlığı üzerindeki kritik etkisi tartışılmıyor. Ama dışarıdan verilen hormon, kadınların kalp ve damar sağlıklarını koruyamıyor hatta tam tersi etki yaparak riskin artmasına da yol açıyor. Hormon tedavisi gören kadınlarda kalp ve damar krizi riskinin yanı sıra meme kanseri, inme ve kan pıhtısı oluşması riski de artıyor. Östrojen ‘kötü kız mı?’, ‘iyi kız mı?’ tartışmaları alevlendi. Bu konudaki son uzlaşma noktası, kalp ve damar sağlığını korumak için hormonların reçete edilemeyeceği yönünde. 2003’te kısa adı FDA olan ABD’nin Gıda ve İlaç Kuruluşu bu yöndeki kararını ilan etti. Sonra yine ABD’de Kadınlarda Kalp Hastalığını Koruma İlkeleri içinde hormon tedavilerinin verilmemesi yönündeki maddeler de yer aldı. Hatta hormon tedavisi uygulanması halinde doğabilecek sonuçların sigorta şirketlerince ödenmemesi de kararlaştırıldı. Hormonlarla ilgili bir kötü haber erkeklere. Andropozdaki erkeklerin veya sporcuların aldığı testesteron hormonu da kalp ve damarları bozuyor. Kısa adı ESH olan Avrupa Hipertansiyon Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Erdine konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı:

Menopoza kadar vücutlarında üretilen doğal östrojen kadınların kalp ve damarlarını koruyor. Menopozdan sonra verilen hormonlar neden aynı etkiyi yapmıyor?

- Bunu bilmiyoruz. Belki ileride doğal östrojenler üretilmeye başlanırsa, dışardan verilse de yararlı etkisi sürer. Ancak günümüzde verilen östrojen tedavileri bırakın korumayı, kalp ve damarlara zarar veriyor. Damar duvarında yapısal değişikliklere yol açıyor. Damar sertliği sürecini hızlandırıyor. Kanın pıhtılaşma eğilimi artıyor. İnmeler görülüyor. Akciğer damarlarında daralmaya, akciğerin havalanmasını bozma etkisi var. Kalp kasında büyüme yapıyor. Damarların büzüşmesine yol açıyor. Ayrıca kan basıncından sorumlu mekanizmaları bozuyor. Damar sertliği sürecinde rol oynayan maddelerde artış yapıyor. Trigliserid düzeylerini yükseltiyor. Özellikle sigara içen kadınlarda çok büyük bir risk faktörü.

n ABD’de yayınlanan Kadınlarda Kalp Hastalığını Koruma İlkeleri’nde östrojenin verilmemesi kararında hangi kurumların imzası var?

- Aslında bu bütün kardiyogların üzerinde anlaştığı bir konu. İlkelerin altında Amerikan Kalp Birliği, Amerikan Kardiyoloji Birliği, Amerikan Jinekologlar Birliği, Amerikan Kadın Sağlığı Birliği, Zenci Kardiyologlar Birliği, Dünya Kalp Federasyonu ve Meme Cerrahları Birliği’nin imzası var. Başka birçok dernek tarafından da onaylandı. Kadınlarda kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin giderek daha sık olması ve erkeklere yaklaşması da kadınların kalp ve damar sağlığını koruma isteği kararların alınmasında etkili.

n Bu kararların alınmasında hangi araştırmalar etkili oldu?

- Hormon tedavisinin kadınların kalp ve damar sağlığı üzerindeki etkileri daha önce de araştırıldı. Ancak bunlar az sayıda kadın üzerinde yapılmıştı ve herhangi bir zararlı etkisinin bulunmadığını göstermişti. Ancak kısa adı HWI olan ve 16 bin kadın üzerinde ABD’de yapılan geniş kapsamlı çalışma, gerek sadece östrojen, gerekse östrojen ve progesteronun kombine edildiği preperatları alan kadınlarda koroner kalp hastalığı, inme, akciğer damarlarında pıhtıya bağlı tıkanma ve meme kanseri riskini artırdığını ortaya koydu.

n WHI’ya yönelik yapılan eleştiriler yaşlı (yaş ortalaması 63) ve kalp ve damar sorunları açısından zaten riskli kadınlar üzerinde yapıldığı yönündeydi...

- Söylediğinizi savunanların görüşü düşük riskli kadınlarda östrojenin yan etkilerinin olmayacağı yönünde. Düşük riskli kadınlarda yan etkisinin olmayacağı görüşü de araştırmacılar tarafından çürütüldü. Ayrıca toplumdaki genel kadın nüfusuna bakıldığında tüm risk faktörleri görülüyor. Kadınlar giderek daha fazla sigara içiyor. Menopozdan sonra kilo alıyor. Hareketsiz ve stresliler. Kan yağları yüksek. Tüm bu faktörler yüksek riskli grubuna kadınları sokuyor.

n Kardiyologlar için bu tartışma bitti mi?

- Kardiyologlar arasında bu konuda artık en ufak bir tartışma bile olmuyor. Güncel bilgilere göre hareket etmek zorundayız. WHI 16 bin kişiyle yapıldı bu da küçük bir rakam değil. Menopozun osteoporoz ve diğer sonuçlarından uzak durmak için başka yöntemler var. Örneğin beslenmeye dikkat etmek, egzersiz yapmak gibi.

n Sonuç olarak menopozdaki kadınlara hormon tedavisi ‘kesinlikle’ uygulanmamalı mı?

- Menopozdaki kadının terleme, çarpıntı, yüzde kızarma gibi menopoza bağlı şikayetleri çok aşırı ölçüdeyse ve diğer önlemlerle ortadan kaldırılamıyorsa kısa süreli olarak bu ilaçlar denenebilir. Ama çok yakın takip altında. Bunun haricinde hiçbir şekilde önermiyoruz.

Türkiye’de menopoz yaşı ortalaması 47

Tüm dünyada 470 milyon menopoza giren kadın olduğu tahmin ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü bu rakamın 2030 yılında 1.2 milyara ulaşacağını öngörüyor. Türkiye’de 35.5 milyon kadın var. Yani 3 Avrupa ülkesi büyüklüğü kadar neredeyse. 40 yaşın üstündeki kadınların sayısı ise 10.2 milyon. Ortalama menopoza girme yaşı Türkiye’de 47. Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derneği’nin 19 ilde, bin 7 kadın arasında yaptığı bir araştırmaya göre de 43-58 yaş arası kadınların yüzde 72’si menopozda.

Koruyucu hekimlik adına bile hormon önerildi

HRT ya da hormon yerine koyma tedavisi, şikayeti olsun olmasın her kadına öneriliyordu. Olabildiğince erken başlanması ve uzun süre kullanılması da. Hatta ne zaman başlanırsa başlansın kadınların olumlu etkilerini hissecekleri. Sıcak basması, vajinal kuruluk, gerginlik, uyku düzeninde bozukluk gibi şikayetler giderilirken, osteoporoz, kalp ve damar hastalıkları, kognitif fonksiyonların kaybından koruduğu da öne sürülüyor bu nedenle ‘koruyucu hekimlik’ için de öneriliyordu. Hormonları kısa süren bu tahttan indiren HERS (Heart and Estrogen/Progestin Replacement Study) ve WHI (The Women’s Health Initiative) ve araştırmaları oldu. WHI 16 bin, HERS 2 bin 700 kadın üzerinde yapıldı. Bir darbe de İngiltere’de yapılan Bir Milyon Kadın Çalışması (Million Women Sutdy Collaborators) oldu. Bu araştırmayla kalp ve damar üzerindeki etkisine bakılmadı. Ancak WHI’da olduğu gibi meme kanseri görülmesi sıklığını artırdığı bir kez daha görüldü.

TESTESTERON ERKEKLERE NE YAPIYOR?

Sporcuların ve anti-aging amaçlı erkeklerin aldığı testosteron ve androjen preparatları da kalp ve damarları bozuyor. Bunlar da damar duvarında değişiklikler yaratarak kanın pıhtılaşma eğilimini artırıyor. Damar sertliği sürecini hızlandırıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!