Hong Kong Çin’den Ceki Çen

Güncelleme Tarihi:

Hong Kong  Çin’den Ceki Çen
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2001 01:54

Jackie Chan'le Kanada Toronto'da Spielberg'in yapımcılığını üstlendiği ‘‘Tuxedo’’ filmini çektiği sırada konuştuk. Hong Kong'un yaşayan en büyük starı yerinden duramayan enerjik hali, kırık dökük İngilizcesi ve herkesin tanıdığı kahkahalarıyla bütün sorulara cevap verdi.

O müthiş atletik adam, beline önlük takarak mutfağa girmeye, yemek yapmaya bayılıyor. Hong Kong'da oturuyor, ama ömrü herkesin hayran olduğu o komik aksiyon filmlerini çekmek için o ülke senin bu ülke benim (Türkiye de bu ülkelere dahil) seyahatlerde geçiyor. Evini, oğlunu özleyerek.


Jackie Chan, Toronto'da ne yapıyorsun?

-Burada Dreamworks Şirketi için bir film çeviriyorum.

Bu, Spielberg'in şirketi öyle değil mi? Filmden söz eder misin?

- Filmin adı Tuxedo (smokin). Bu oldukça garip bir isim. Ben polis değilim, CIA ajanı değilim, sıradan biriyim. Bir taksi şöförüyüm. Nasılsa birini ölümden kurtarıyorum ve sonra smokin giyiyorum. Süpermen'inkine benzeyen bir hayat sürüyorum, sadece uçamıyorum.

Spielberg'le tanıştığında neler oldu?

-Spielberg kapıyı açtı, ilk söylediği söz ‘‘Jackie, senin imzalı bir fotoğrafını alabilir miyim?’’ oldu. Ne?!! demişim. O da ‘‘Çocuklarım için’’ diye karşılık verdi. Fotoğrafımı Spielberg'in çocukları için imzaladıktan sonra, sorma sırası bana geldi: ‘‘Steven, dinozorları insanlarla birlikte koşturmayı nasıl başarıyorsun?’’ Spielberg dedi ki: ‘‘Çok kolay. Düğmeye basıyorum, basıyorum, basıyorum, iş bitiyor!’’ Sonra o sordu: ‘‘Peki sen bir binadan ötekine nasıl atlıyorsun?’’ Çok kolay, dedim ben de, yuvarlanıp atlıyorum, hepsi bu. Sonra Spielberg ‘‘Tuxedo‘‘ adlı senaryoyu çıkardı, ‘‘bu projeye öncelik tanı’’ dedi, çekip gitti.

Amerikalı olmadıkları halde Amerikan sinemasında oynayan az sayıda aktör var. Senin sırrın nedir?

-Sanırım benim sırrım, başkalarından farklı olmayı istemek. Bruce Lee bir süper kahramandı. Ben Bruce Lee'yi seviyordum ama onun gölgesi olmayı da istemiyordum, bu yüzden kendimi kanıtlamak için bu filmlere başladım. Bruce Lee bir kahramandır, ben değilim. Ben her zaman hayata gülerim. Bruce Lee, güçlü bir tekme savurur, ben ıskalarım. O müthiş bir yumruk yapıştırır, ben gene ıskalarım. Kısacası ben Bruce Lee'nin tam zıddı oldum. Daha sonra her filmimde farklı bir oyun sergilemeye başladım. İnsanlar beni taklit etmeye başlayınca çok tehlikeli sahnelerde dublörsüz çalıştım. Seyircilerimden de çok şey öğreniyorum. Bir dostum bana mektup gönderip 'filmini beğendim ama oğlum bu filmi izleyemez çünkü çok fazla şiddet ve müstehcen şakalar var' derse, tamam, ben de değişirim. Şiddet gösterileri ve müstehcen şakalar yok. Ben değişmeyi ve öğrenmeyi sürdürüyorum. Yıllarca Asya'daki seyircilerimden çok şey öğrendim. Aileler çocuklarına sadece benim aksiyon filmlerimi izleme izni veriyor, çünkü filmde sürekli hareket olmasına karşın hiç kan göremezsiniz. Silahlardan kurtulmak için pek çok çare düşünmek zorunda kaldım. Silahı bir hamlede yere düşürmeliyim örneğin. Derken komik sahneler başlıyor. Seyircilerin sinemadan kahkahalarla gülerek ayrılmalarını istiyorum.

11 Eylül günü neredeydin?

-Toronto'da film çekimindeydim. Bu benim için özel bir anlam taşıyor, çünkü bu filmi çekiyor olmasaydım, New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'nde ‘‘Nosebleed’’ isimli filmin çekimleri yapılacaktı. Hatta çekim yerlerinde inceleme yapmak için Dünya Ticaret Merkezi'ne gitmiştim. Senaryo bir cam temizleyicisinin öyküsünü konu alıyordu. Senaryonun yazılması tamamlanamamıştı. İşte bu nedenle Kanada’da Tuxedo'nun çekimine başlandı.

TÜRK YEMEKLERİ TUHAF

Bu olay senin özel hayatını değiştirdi mi? Daha iyi mi korunuyorsun?

-Hayır, öyle bir şey yok. Keşke o gün süpermen olabilseydim. Uçakları yakalamak için. Yakalayamasam bile, çevreyi saran tozları yok eder, beton enkazı kaldırıp itfaiyecilerin kazazedeleri kurtarmalarına yardımcı olurdum. Bir hafta sonra, tamam dedim, egzersizlere devam, hayat durmuyor.

Söz egzersizden açılmışken, günde kaç saat çalışıyorsun?

-Eğer film çekimleri yoksa günde üç saat kadar boks, tekme ve yumruk çalışıyorum.

Özel bir diyet uyguluyor musun?

-Hayır, her şeyi yiyorum. Diyelim bugün çılgınlık günüm, dondurma, süt aklıma ne gelirse yerim. Yarım saat koşu, iki saat yumruk, bir saat step yapınca, artık her şeyi yiyebilirim. İnsanlara her zaman diyetten vazgeçmelerini söylüyorum. Rejim yapınca kaslar güçlenmez, vücudunuz sadece yağ üretir. Egzersiz yağların yakılmasını sağlar, insanı gençleştirir, zekanızı artırır.

Film çekmek için dünyayı dolaştın. Türkiye'ye de gitmiştin. Türkiye hakkında ne düşünüyorsun?

-Türkler, hoş insanlar, Müslüman. Ekipteki Türkler son derece profesyonel ve yardımseverdiler, çok hızlı koşuyorlardı, müthiş iyiydiler.

Ya Türk yemekleri nasıldı?

-Tuhaf buldum, ama iyiydi. Lokantalar... Yemekleri çok tuhaf değil mi?

Dublör kullanmıyorsun, ama bu yüzden de pek çok kaza geçirdin. En önemlisi hangisiydi, anlatır mısın?

-Aslında bu kazalar sıradan günlük olaylar sayılır. Ama Yugoslavya'da az kalsın ölüyordum. Bir şatodan ötekine atlıyordum. Tam orta yere bir ağaç yerleştirdim. Şatodan ağaca atladım, o sırada ağaç eğildi, hoop! Ekiptekiler atlayışımı beğendi ama ben maymuna benzemek istiyordum. İkinci denemede ağaç kırıldı ve tepeüstü düştüm.

En büyük hayalin nedir, yani hangi erkek-kadın oyuncularla çalışmak istersin?

-En sevdiğim oyuncular Dustin Hoffman, Al Pacino, Jodie Foster, Sylvester Stallone, John Travolta. Disney ile bir çizgi film yapmak isterim. En önemlisi ölüp gittikten sonra John Wayne ya da Bruce Lee gibi Jackie Chan adının da tarih kitaplarında yer almasını diliyorum. Dünyanın dört bir yanında insanlar beni hatırlasınlar. Hong Kong, Çin'den Jackie Chan!


BABAM BENİ 120 DOLARA BİR İNGİLİZ DOKTORA SATACAKTI


Çok yoksul bir ailenin çocuğuydum. Annemle babam az kalsın beni 120 dolar karşılığı bir İngiliz doktora satacaklardı. O zamanlar Kızılhaç gibi örgütler çok yardım etti, yiyecek, giyecek verdiler. Şimdi sıra bende. Boş zamanlarımda çocuklarla ilgili projelere katılıyorum. Çocukların şunu bilmelerini istiyorum: Bana teşekkür etmesinler. Onlarla ilgilenmek, benim işimin bir parçası. Çok fakirken, para kazanmayı çok istedim. Şimdi çok param var. Paradan sonra sırada şöhret vardı. Şöhretin çok yarar sağladığını öğrendim. İnsanlara yardım etmek için şöhretimden yararlanabilirim, uyuşturucu kullanmayın diyebilirim. Örneğin insanlara hayvanları öldürmemelerini anlatabilirim bir filmimde. Ben buna inanıyorum.


HİÇ OKULA GİTMEDİM


Hiç okula gitmedim. Babam da gitmemişti. O yüzden oğlumun çok iyi bir eğitim görmesini istiyorum. Şimdi 18 yaşında, New York'ta üniversiteye başladı. Ben sadece geleneksel savunma sanatı okulundan çok eski Çin geleneklerini öğrendim: Yaşlılara saygılı olmayı, çocuklarla ilgilenmeyi, kadınları korumayı ve asla bir kadına el kaldırmamayı... İşte öğrendiklerim bunlar. Şimdi çocuklar çok farklı. Bakıyorsunuz, mutfakta bir ayakkabı, yemek odasında bir ayakkabı, beyaz çoraplarıyla bahçede dolaşıyor. Dolaşmayın çorapla diyorum, yıkaması zordur, anlamıyorlar. Ben küçükken tek bir çorabım vardı ve onu ben yıkamak zorundaydım.

Benim sırrım başkalarından farklı olmayı istemek. Bruce Lee bir süper kahramandır.

Ben değilim.

O müthiş bir tekme savurur, ben ıskalarım.

İnsanlar hareketin şiddet anlamına geldiğini sanıyor. Hiç de öyle değil. Ben hareketi seviyorum. Şiddetten nefret ederim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!