Hislerim bana diyor ki

FRANSIZCA bir deyişle “stupide”, yani aptal bir tuzağa düşüyoruz.

Haberin Devamı

Somut bir bilgi değil.
Öyle Paris’ten falan gelen derin bir istihbarata dayanmıyor.
Sadece “his”...
Ruhumdaki hiç iyileşmeyen zona nüksetti.
Sinir uçlarım bana bir şeyler anlatıyor.
Ancak şunu da söyleyeyim.
Hislerim kuvvetlidir.
O nedenle söylediklerimi öteki aptal komplo teorileri ile karıştırmayın..
* * *
ŞURAYA ALT ALTA YAZIYORUM
-  Fransa Parlamentosu’nda oylanan karar tam anlamıyla “Stupide”dir.
Yani aptallık ötesi bir karardır.
Eminim Sarkozy şu yazacaklarımı en az benim kadar iyi biliyor.
-  BİR; Böyle bir kararı Fransa gibi, itiraz kültürü son derece kuvvetli bir ülkede, uygulamak da o kadar kolay olmayacaktır.
-  İKİ; Üç beş Ermeni oyu, Sarkozy’yi kurtarmaya yetmeyecektir.
Dolayısıyla bunu oy için atılmış bir adım olarak görmek de stupide’dir.
Öyleyse Fransa, böyle bir dönemde niye böyle 20-50 oyla saçma sapan bir riskin altına girdi?
* * *
TAHMİNİM ŞU
Sarkozy, Türkiye’ye ve özellikle de Başbakan Tayyip Erdoğan’a bozuluyor.
-  Oraya buraya sokuşturulan “Yeni Osmanlı” ayaklarına bozuluyor.
En sıradan bakanın bile olur olmaz vesilelerle “Avrupa’ya nizam vermeye” kalkışması sinirini bozuyor.
-  Türk siyasetçilerinin fazla güç gösterisi yapmaya başlamaları asabını bozuyor.
-  Türkiye’de dünya kadar insan hakkı ihlali varken, başka ülkelere ders vermeye kalkması delirtiyor.
O NEDENLE DİYORUM Kİ
Fransa’nın bu kararı, Avrupa’nın öteki ülkelerinden de gelebilecek bazı adımların ilk ciddi sinyalidir.
-  Türkiye, orantısız güç gösterisi yapıyor.
-  Ekonomisinin sahip olduğu gücü çok fazla abartıyor.
-  Stratejik önemini fazla abartıyor.
-  Askeri alandaki hareket kabiliyetini sınırsız sanıyor.
-  Fazla kibirli, arogan davranıyor.
Başta Merkel olmak üzere bir Avrupalı, hatta Arap liderin bu kararı dolayısıyla Fransa’nın yaptığını sevdiğini söyleyebilirim.
Çünkü Türkiye “kibir”de hudutları geçmek üzere...
* * *
MUKALLİTE İHTİYAÇ YOK
Verilecek tepkileri, geri dönülmez noktalara götürmemekte yarar var.
Bir de naçizane tavsiyem var.
Başta Dışişleri Bakanımız olmak üzere, bütün öteki bakanlarımız da “lisanına”, “lügatine”, afrasına tafrasına biraz hâkim olmalı.
O tür davranışlar Başbakan’a yakışıyor.
Mukallitlere hiç ihtiyaç yok.

Haberin Devamı

Bu yıl gettoya kapanıyorum

Haberin Devamı

-  UZUN süredir Haris Aleksiu dinlemiyordum.
Dün sabah, Parios’la birlikte söylediği “Cocino Galifalo”sunu dinledim.
Özlemişim.
KAFAYI TAKAN BEN DEĞİL, 67’LİK BİR ADAM
O şarkıyı dinlerken, çok ilginç bir kitap okuyordum.
Adı belki tuhafınıza gidecek.
“Orgazmın Tarihi”...
Ne olur, lütfen, yalvarıyorum, hemen bazıları gibi atılıp, “Taktı bu adam” falan demeyin.
Yazan Robert Muchembled
adlı biri.
Paris Nord Üniversitesi öğretim üyesi.
67 yaşında. Yani benden büyük.
Anlayacağınız adam, andropoz yaşını bile geçmiş.
KAFAYA KOYDUM BU YIL ARZU DEVRİMİ YAPACAĞIM
İşte onun harika kitabında şu kavramı okudum.
“Arzu devrimi”...
-  İLK MADDEM BU Bu kavramla birlikte önümüzdeki yıl programımın ilk maddesi belli oldu.
Kendi çapımda bir “arzu devrimi” yapacağım.
Arzularımın beni götürdüğü yere gideceğim.
-  GETTOLAŞACAĞIM Bunun için de “gettolaşacağım”...
Önce hayatı, “Ergenekon, darbe, ileri demokrasi, KCK vs” gibi şeylerden ibaret insanların gettolarından, mahallelerinden, semtlerinden bir daha dönmemek üzere kaçacağım.
Bu istilaya direnmeyeceğim.
Bir “arzu gettosuna” ilhak edeceğim.
-  MASADA YAN YANA Güzel yaşayacağım.
Masalarda karşı karşıya değil, yan yana oturacağım.
Kendi gettomdaki insanlara dokunacağım, Güzel müzikler dinleyeceğim.
Güzel sergiler gezeceğim, güzel şaraplar içeceğim.
KARAR VERDİM ÖTEKİNİN TADINI ÇIKARACAĞIM
-  Bu yıl okuduğum ikinci çok güzel kavram “ötekinin tadını çıkarmak”tı.
Hayatım “öteki” ile kavga etmekle geçti.
Şimdi “Ötekinin tadını çıkaracağım.”
Peki “öteki” dediğim kimdir? Nedir?
Müsaade ederseniz ona da kendim karar vereceğim.
-  TARTIŞMAYACAĞIM “Tayyip Erdoğan” denince tüyleri diken diken olanlarla tartışmayacağım.
-  HEMEN KAÇACAĞIM “Tayyip Erdoğan” denince, onun etrafında pervane olanlarla da tartışmayacağım.
-  ENDİŞELENECEĞİM Yeni gettolarımda Mahler’i konuşacağım. Bağımlılık tedavisi gören Kings of Leon, tekrar stüdyolara giremeyecek mi diye endişeleneceğim.
Anlayacağınız, 10 yıldır öve öve bitiremedikleri “muhafazakârlaşmayı” bu yıl da kabul etmeyeceğim.
Getto’nun güzelliğini keşfedeceğim...

Yazarın Tüm Yazıları