Hırsızlığın limiti

HÜRRİYET'in bugünkü manşeti, benim yıllardır hem radyoda, hem bu köşede vurguladığım bir gerçeğin somutlaşıp, rakamlara dökülmüş hali.

Vatandaşımızın önemli bir bölümü ‘‘hırsız’’.

Bu ‘‘hırsızların’’ hemen hepsi de ‘‘hırsızlıktan şikáyetçi’’.

Ha 50 milyonluk elektrik çalmışsın, ha bankadan yarı legal yollarla 100 milyon dolar.

Hiç farkı yok.

İkisi de hırsızlık.

Türkiye'nin kaderi ise ne yazık ki bu. ‘‘Hırsızlardan hesap sorulsun’’ diye meydanlarda bağıranlar bile küçük büyük birtakım haksızlık, usulsüzlük içinde.

Türkiye'de herkes ‘‘hırsızlara karşı’’. Ama limitler değişik.

Herkes ‘‘kendinden fazla’’ çalana kızıyor.

50 milyonluk elektrik çalan vatandaş, 100 milyondan fazla çalan herkese, 150 milyon dolar hortumlayan bankacı 500 milyon dolar çalan hortumcuya kızıyor.

Herkes kendi çaldığı miktarın ‘‘üst limit’’ olmasını istiyor.

Trafikte 10 milyon rüşvet veren, üst düzey bürokrata 10 milyar veren işadamına, bürokrata 10 milyar veren işadamı, siyasetçiye 500 bin dolar veren holding patronuna kızıyor.

10 milyon rüşveti lüpleten trafikçi 10 milyar alan bürokrata, 10 milyarı cebe indiren bürokrat 500 bin doları alan siyasetçiye ‘‘hırsız’’ diye sövüyor.

Hal böyle olunca da, hırsızlığın önüne geçilemiyor.

Vali Yazar: Müdahale etseydik kent karışırdı

TRABZON Valisi Adil Yazar önceki gün aradı. Trabzonspor-Beşiktaş maçı ile ilgili olarak aldıkları önlemleri anlattı.

Bu gibi kritik maçlarda maksimum güvenlik düzeyine çıktıklarını, statta 1187 polis ve jandarmanın görevli olduğunu, bunun yanı sıra Tugay Komutanlığı'ndan da takviye birlikler getirilerek, stat yakınında araçların içinde konuşlandırıldığını söyledi.

Vali Yazar, ‘‘Biz tribünde olaylar çıktığı zaman cop ve diğer imkánlarla müdahalede bulunabilirdik. Ancak bu asayişi sağlamaz, tam aksine kentin bütününde bir sorun yaratırdı.

Eğer tribünde ani ve sert bir müdahale ile olayları bastırmaya kalksaydık, çatışmalar kent sokaklarına yayılır, sabaha kadar polisle taraftarlar yollarda taşlı sopalı kavgaya tutuşurlardı. Durumu yerinde görüp, müdahale etmeme kararı almamızın nedeni budur.

Tribünde gerek Emniyet Müdürü, gerekse diğer yetkililerle kısa bir durum değerlendirmesi yaparak bu yöntemi benimsedik.

Haklılığımız da ortaya çıktı. Statta bir süre devam eden olaylar, daha sonra tansiyonun düşmesiyle eridi.

Vatandaşın canına, malına bir zarar geleceğine, üç beş koltuk kırılsın’’
diye anlattı o akşamı.

Vali Adil Yazar, Trabzonspor'un kentin moralini birebir etkilediğini, özellikle son haftalarda takıma yönelik beklentilerin artmasından sonra gelen bu farklı yenilginin taraftarı çileden çıkardığını söyledi.

Genelkurmay bastırdı ABD kabul etti

BİRKAÇ hafta önce bu köşede F 16 savaş uçaklarının elektronik harp sistemlerinin ABD'nin dayatmasıyla çağdışı, iki jenerasyon eski elektronik cihazlarla yapılacağını duyurmuştum.

ABD, ‘‘Amerikan uçağına Fransız sistemi olmaz’’ diyerek Genelkurmay'ın Aselsan'a verdiği ihaleyi bozmaya çalışıyordu.

Benim yazıdan sonra iş ‘‘ayyuka’’ çıkınca, Türkiye bastırmaya başladı ve Genelkurmay bu uçakların elektronik harp sistemleri için en son teknolojinin transferi konusunda baskı yapmaya başladı.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı içindeki kimi ‘‘vurdumduymazlar’’ vatanseverlerin harekete geçmesiyle pasifize oldular.

Gelişme çok olumlu.

Türk ordusunun Savaşan Şahinleri hem en son teknolojiye sahip olacaklar, hem de bu teknoloji Türkiye'de üretilip uygulanacak.

Genelkurmay'ın baskısıyla, Türkiye'nin bu konudaki kararlılığı Amerikalılara gösterildi ve daha önce ‘‘En son sistemi size veremeyiz. Versek de Kongre'den döner’’ diyerek, eski teknolojiyi Türkiye'ye ‘‘itelemeye’’ çalışan ABD'liler, şimdi ‘‘bazı basit parçaların ABD'den alınması’’ şartıyla en son teknolojinin F 16'lara takılmasını kabul etti.

Demek ki, ülke çıkarları kararlılıkla savunulunca, bunun önünde hiçbir güç duramıyormuş.

Adı ‘‘Amerika Birleşik Devletleri’’ olsa bile.

Türkiye'yi ‘‘parasıyla rezil eden’’ Savunma Sanayii Müsteşarlığı'ndaki bazı kafalara umarım ‘‘dank’’ etmiştir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hayatta bir insanın elde edebileceği en büyük başarının mutluluk olduğunu çocuklarımıza öğrettiğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları