Hipertansiyonlular çoğalıyor

Araştırmalar hipertansiyon probleminin yaygınlaştığını gösteriyor.

Rakamlara bakılırsa orta yaş ve üzerindekilerin neredeyse yüzde 10’unda hipertansiyon saptanıyor. Bu rakamın daha da artacağına yönelik işaretler var.

Diğer taraftan hipertansiyon tedavisinde karşılaşılan birçok problem var. Örneğin çoğu hekim, gereksiz yere hemen ilaca başlıyor. Oysa kilo vermek, tuzu azaltmak, beslenme planında küçük değişiklikler yapmak, aktiviteyi çoğaltmak, stresle mücadele etmek gibi küçük önlemler birçok hastada sorunu ilaç kullanmadan çözebiliyor. Bunun tam tersi durumlar da var. Bazı hastalar mutlaka ihtiyaç duymalarına rağmen tedaviye direnç gösteriyor. Bu kişilerin başlıca korkuları, ilaca başlarlarsa alışkanlık kazanacakları. Yani ilacı bir daha bırakamayacakları. Ne var ki, yüksek tansiyonlu biriyseniz ve artık ilaç kullanma noktasına gelmişseniz, büyük olasılıkla hayatınızın geri kalan kısmında bu gereksinimi duymaya devam edeceksiniz.

Hipertansiyon ancak çok seyrek hallerde geçici olabiliyor. Genel olarak özellikle orta ve ileri yaşlarda tespit edilen hipertansiyonlarda ilaç gereksinimi sürekli oluyor.

BİLGİLİ VE İLGİLİ BİR HASTA OLMALISINIZ

Burada çok önemli bir ayrıntı ön plana çıkıyor. Bu tür ömür boyu sürecek tedaviler, ilgili ve bilgili bir hasta ile deneyimli bir doktorun işbirliğini gerektiriyor. Böyle yapılırsa, ortaya çıkabilecek sorunlar ciddi problemler yaratmadan kontrol altına alınabiliyor.

Eğer Dr. Julian Tudor Hart’ın söylediği gibi “insan vücudunun nasıl çalıştığı konusunda çok şey bilen fakat tedavi ettikleri insanların kişisel yaşamları konusunda çok az şey bilen uzman profesyoneller ve kendi yaşamları konusunda uzman olan fakat vücutlarının nasıl çalıştığı konusunda çok az şey bilen kişiler” bir araya geldiğinde sonuç yüz güldürücü olmadığı gibi vahim bile olabiliyor. “Doktorların yaşamınızı ihmal edecek biçimde size uygun tedaviyi uygulamamaları gibi siz de insan biyolojisini göz ardı ederseniz doktorların tavsiyelerini akılcı bir biçimde yorumlayamazsınız.”

İLAÇLARINIZI DOKTORUNUZA SORMADAN BIRAKMAMALISINIZ

Bir kez daha altını çizelim: Hipertansiyon tedavisi, bilgili ve ilgili bir hasta olmayı gerektiren tıbbi durumların başında geliyor. Eğer ilaçlarınızı düzenli kullanmaz, verilen önerileri uygulamazsanız, sonuç almanız güçleşiyor.

Çoğu hastanın yaptığı gibi haplarınızı düzenli kullanmak yerine, ancak kan basıncınızın yükseldiğini hissettiğinizde yutarsanız, hipertansiyon gelgitlerinden kurtulamıyorsunuz. Hipertansiyon tedavisinde anahtar, ilaç kullanımı konusunda bilgili bir hastanın elinde oluyor.
Diğer taraftan hipertansiyon ciddi bir hastalığa yol açmadıkça kendinizi rahatsız hissetmenize sebep olmuyor. Tansiyon yüksekliğiyle ilgili olduğu düşünülen baş ağrıları, çarpıntı, göğüste sıkışma hissi, ensede basınç duygusu gibi işaretlere pek güvenmemek gerekiyor. Aynı işaretler tansiyon tamamen normalken de ortaya çıkabiliyor. Özetle tansiyonunuzun ne durumda olduğunu anlamanızın tek bir yolu var: Kan basıncınızı belirli aralıklarla ölçmek...

Hipertansiyon atakları neden oluyor

Tansiyon yükselmesi atakları ile son zamanlarda daha sık karşılaşılıyor. Çoğu hastamız düzenli ilaç kullanmalarına rağmen ara sıra ortaya çıkan tansiyon fırlamalarından yakınıyor. Bu durumun iki temel nedeni var; stres ve tuz tüketiminin artması. Endişeli, tereddütlü, kızgın, öfkeli ve aceleciyseniz böyle dönemlerde kan basıncınız beklenenden yüksek olabiliyor.

Özellikle endişe ve sıkıntı hissi, kan basıncında ani fırlamalara yol açabiliyor. Bu durumların tansiyonu normal olan insanlarda da hipertansiyon ataklarına yol açması mümkün. Tuz tüketimi de önemli bir faktör. Tuzu kısıtlamalarına rağmen sodyumdan zengin hazır yiyecekleri (konserveler, turşular) fazla miktarda tüketenlerde de ilaç kullanımına rağmen kan basıncında ani yükselmeler ortaya çıkabiliyor. Cipsler, sucuk, sosis ve pastırmalar, konserve gıdalar, özellikle soya içeren soslar, tuzlu peynirler ve daha pek çok besin, tansiyon yükselmelerine yol açabiliyor. Çoğu insanda tuz ve sodyum miktarını kontrol altına almak yeterli oluyor.

Fazla kilo tansiyonu yükseltiyor

Sık sorulan sorulardan biri de kilo fazlalığı-tansiyon ilişkisidir. Çoğumuz kilo verirsek kan basıncımızı düşürmeye de yardım edeceğimizi bilmeyiz. Araştırmalar, özellikle 40 yaşın altındaki kişilerde kilo vermenin kan basıncını düşürmede neredeyse ilaçlar kadar etkili olduğunu gösteriyor.

Kilonuzu değerlendirirken dikkat etmeniz gereken nokta, yalnızca hangi kiloda olduğunuz değil, ne kadar vücut yağına sahip olduğunuz ve yağlarınızın vücudunuzun neresinde biriktiğidir. Eğer ciddi bir kilo sorununuz olmamasına rağmen yağ oranınız yüksekse hipertansiyon riskiniz artmaktadır. Yağ oranınızı azaltır ve göbek karın bölgenizde biriken yağlarınızı vücudunuzdan uzaklaştırırsanız, yalnızca kan basıncınızın düşmesine yardımcı olmaz, koroner kalp hastalığı veya inme riskinizi azaltmak ve şeker hastalığından korunmak yönünden de önemli bir adım atmış olursunuz. Kilo vermenin kan basıncını kontrol altında tutmaya yardımı olur ama bu yardım yaş ilerledikçe azalır.
Yazarın Tüm Yazıları