Hikmet Uluğbay sorunu

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

DYP Lideri Tansu Çiller'e kızabilirsiniz. Örneğin, ‘‘Refah'la mücadele edeceğim’’ vaadiyle oyunuzu alıp, sonradan Refah'la koalisyon kurduğu için kendinizi hâlâ ihanete uğramış hissedebilirsiniz.

Ya da Amerika'daki malvarlığını satıp, gelirini Şehit Anaları Vakfı'na bağışlayacağı yolunda halka verdiği sözü yerine getirmemiş olmasına da içerliyor olabilirsiniz.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür ve bu uzun bir liste tutar.

Ancak ne kadar kızarsanız kızın, DSP azınlık hükümetinin kuruluşuna giden süreçte belirleyici rolü oynadığını ve ‘‘istediğini yaptırttığını’’ teslim etmeniz gerekiyor. Son sözü o söyledi.

Çiller, geçmişte de kendisi hakkında ‘‘Artık bitti’’ hükmünün verildiği her darboğazda yaptığı manevralarla kendisini çevreleyen kuşatmayı yarmış ve ayakta kalarak beka kabiliyetini kanıtlamıştı.

* * *

DYP Lideri, malvarlığı konusunda Yüce Divan'a gitme tehdidine hedef iken, bu tehlikeyi bertaraf etmesinin hemen ardından hükümet kuruluşunda nazım rol oynayarak bir kez daha zemin kazanmıştır.

Televizyon kameraları karşısındaki mağrur hali, kendisine güveninin tam olduğunu gösteriyor.

Bu güven duygusunda, herhalde siyasi sistemi rehin almış olmasının rolü olsa gerektir. Seçime kadar geçecek olan süre içinde siyasi hesapların hepsi bir şekilde DYP Lideri'nin vizesinden geçecektir.

DSP Lideri Bülent Ecevit'in de azınlık hükümetinin icraatını, kendisine destek veren DYP ile yakın bir danışma mekanizması işleterek, işbirliği ve uzlaşı ortamı içinde götüreceği söylenebilir.

Çiller ile girdiği işbirliği, geçmişte kendisini İmelda Markos'a benzeten ve ‘‘Çiller Ailesi'nin etik açısından bağışlanamayacak pürüzleri var. Herhalde vatandaşa iyi örnek olmuyor bu aile’’ diyen DSP Lideri açısından ne anlama geliyor?

Sorunun yanıtı, büyük ölçüde Ecevit'in ipleri ne ölçüde Çiller'e bırakacağına bağlıdır.

Bu bağlamda ilk sınav, yolun başlangıcında, Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay üzerinde verilecektir.

Hikmet Uluğbay ismi, cumhuriyet tarihinin en önemli reformlarından biri olan kesintisiz sekiz yıl zorunlu eğitim reformu ile özdeşleşmiştir.

* * *

Düzgün ve başarılı bir bürokratik geçmişten gelen Uluğbay, bakanlığı döneminde bir kez daha dürüstlüğü ile temayüz etmiştir.

Çiller'in Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarıyla ilgili hassasiyet belirtmiş olması, nereden bakarsanız bakın, Uluğbay dönemiyle ilgili bir çekincenin ifade edilmesidir.

En azından, bu demecin, Uluğbay'ın icraatından rahatsız olan muhafazakâr sağ ve İslamcı kesim nezdinde Çiller'e puan kazandırdığı söylenebilir.

Ecevit, Uluğbay'ı, Çiller'in görüşlerinden bağımsız olarak, farklı nedenlerle ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığına kaydırmak isteyebilir. Bu düşünceyi zihninde çok önceden olgunlaştırmış da olabilir.

Ancak Milli Eğitim Bakanlığı üzerinde ortaya çıkan tartışmanın ışığında, Uluğbay'ın muhtemel bir görev değişikliğinin nasıl algılanacağı, özel bir politik anlam kazanmıştır.

Kim ne derse desin, muhtemel bir değişiklik, Ecevit açısından bir ödün olarak tefsir edilebilecektir.

Ecevit, bu yönde bir tasarrufa girdiği takdirde, bunun yaratacağı imaj sorununu ve siyasi sonuçlarını da göğüslemek durumunda kalacaktır.



Yazarın Tüm Yazıları