Hey Bond, çok sıkıcısın!

Ömür biter James Bond serisi bitmez. Hakikaten bu kaçıncısı?

"Quantum Of Solace" meğer yirmi ikinci Bond filmiymiş.

Devamı gelir mi? Maalesef gelir. Ama artık bu karikatürize, sıkıcı İngiliz ajanını biraz değiştirmeleri lazım.

Bond’un teknolojiyi had safhada kullanması, hiper hızlı olması filan yetmiyor, kimse bu numaraları yemiyor.

Artık Bond gelecek sefere, Obama rüzgarından esinlenerek siyahi mi olur ya da bu son filmde seksi Bond kızıyla sevişmemesinden yola çıkarak gay mi, bilinmez. Ama değişiklik şart işte.

Bir de itiraf ediyorum; film öyle baş döndürücü ki, kim ne yapıyor, ne oluyor, yakalayabilene aşkolsun.

Bond sabah Haiti’deyse, akşama Bolivya’da. Ertesi gün Avusturya’da, İtalya’da...

İnsan hiç mi jet-lag yaşamaz, hiç mi takımı buruşmaz?

Hálá ortalıkta jilet gibi nasıl dolaşır, etrafa kurt köpeği rengi gözleriyle cool ve de yanı sıra bön bön bakar...

Of yani, şahsen film boyunca içim sıkıldı, uykum geldi.

Bir tek kötü adamı oynayan Fransız oyuncu Mathieu Amalric’i sevdim. Kendisi "Kelebek ve Dalgıç" filminde oynuyordu, hatırlayacaksınız.

Onun haricinde dediğim gibi, sıkıcısın Bond.

Çok hem de...

Klip atlası

SERHAN SOKULGAN/ BİTTİ RUHUMUN GEZMELERİ

Ünlü radyocuları alıp parti tadında bir klip yapmış Serhan Sokulgan.

Merak ettim: Mesela Radyo D’den "Sarı şeker Sema" sette durmadan fotoğraf çekti mi?

Çünkü kendisi çok seviyor fotoğraf çekmeyi. Hatta "barda fotoğraf çekenlere kılım" yazımdan sonra "herkes barda fotoğraf çektirsin" diye anti-grup kurmuştu internette.

Peki klibe 10 üzerinden kaç? Yedi. Radyocular eğlenmiş, Serhan cool takılmış. Eli yüzü düzgün bir parti klibi olmuş, o bakımdan.

Ve bizim Bond’çu ünlüler

Bond filminin gösterimi öncesi Kanyon’daki Gilt’te mini bir akşamüstü partisi yapıldı. Zero sponsorluğunda.

Meğer Bond meraklısı çok ünlü varmış, herkes oradaydı.

Sinan Çetin, Daniel Craig sonrası yeni Bond olmasını arzu ettiğim Tamer Karadağlı, Didem Erol ve karnı burnunda Pınar Altuğ. Malum, birkaç hafta önce "Su Bebek’e yazık yahu" diye bir yazı yazmıştım.

Çünkü Pınar hem Çocuklar Duymasın’ın yeni bölümlerinde oynayacaktı hem de tv8’de her gün program yapacaktı.

Hatta söylenene göre dizide doğum yapacaktı, filan.

Ben de, "bu kadarına pes, Su bebek daha dünyaya gelmeden su gibi aktı eğlence dünyasına" tadında bir-iki cümle çiziktirmiştim.

Pınar dedi ki, "Dizinin çekimi haftada bir gün olacak. Ayrıca bebeğimi dizide göstermeyeceğim. Böyle bir şey yok. Üstelik sete bir çocuk odası kurulacak. Çekimin olduğu gün Su’yu sürekli görebileceğim".

Doğum yaptıktan sonra tv8’deki programını ise önce yakın arkadaşları, sonra da kocası Yağmur sunacakmış. Yaklaşık bir ay böyle idare edeceklermiş.

Pınar’la mini sohbet sonrası İstanbul Doors ortaklarından Berk Ekşioğlu’yla karşılaştık. Lehman Brothers’la yaptıkları anlaşmayı konuştuk. Sonra da Les Ottomans’ın yanındaki Q Jazz yerine açılacak Wan-na’yı. "Tepebaşı’ndaki Wan-na ne olacak" diye sordum Ekşioğlu’na. Kararsız olduklarını söyledi.

Bence orası şık bir kulüp olarak kalmalı. Sonuçta Wan-na giderse Tepebaşı’ndaki gece hayatı tamamen biter çünkü...
Yazarın Tüm Yazıları