Herkes müziği kimin çalması gerektiğini öğrenecek

İkiniz arasındaki dostluk ne zamana dayanıyor? Bir süredir de güçlerinizi birleştirmiş durumdasınız, öyle değil mi?
Atilla Şen: Cüneyt’le olan dostluğum, 80’lerde Cüneyt’in benden plak almasıyla başladı. Şamdan ve Memos’ta artık beraber çalışmaya başladıktan sonra, uzun yıllar Power FM’de beraberdik. Yıllarca devam eden dostluğumuz, 2012’den itibaren ortaklığa dönüştü ve bu yıl Jazz Radio’yu açtık.

Jazz Radio’yu kurma fikri ne zamandır aklınızdaydı? Hedefleriniz nelerdi yola çıkarken?
A.Ş: 1998’den beri aklımızda. Amerika’da çok meşhur olan ‘CD 101.9’ radyosunu dinler, “Ah böyle bir radyomuz olsa” derdik. Çalıştığım gruplar, bu fikre pek sıcak bakmadı. Hep hit müzik çalan radyolar yaptık. En son Ferit Şahenk ile paylaştığımda esprili bir şekilde “Jazz yapmayın” dedi ve biz Cüneyt’le jazz yaptık. Radyomuzun sloganı oldu. Bu yolda bize en büyük desteği Yüksel Kılınç ve Ulaş Can verdi. Kendilerine minnettarız.
Cüneyt Kurt: Hep özlenen caz müziğinin tüm türevlerini içeren bir yayını hayal ettik ve başladık.

Peki niçin Türkiye’de birbirine alternatif oluşturacak şekilde caz radyoları yok?
A.Ş: Türkiye’de caz radyoları yok ama en çok caz festivalleri var. Biz ilk olduk bu çok önemliydi, arkası gelir...
C.K: Kimse denemedi veya cesaret edemedi, hakikaten çok zor bir tür, sevmeniz, o kültüre sahip olmanız, radyoculuğu bilmeniz, zevkli, yenilikçi ve tecrübeli olmanız lazım... Atilla ile bu özelliklere sahip olduğumuza inanmasak başlamazdık.

Kuracağınızın bir caz radyosu olması önünüze güçlük çıkardı mı?
A.Ş: Tabii ki! Kimse inanmadı, inanmak istemedi. Bu yüzden 15 sene bekledik. Ama biz, caz müziğini çok seven bir kitlenin olduğunu biliyorduk. Beklediğimize değdi.
C.K: Kimse bunu başaracağımıza inanmadı, bu kadar kısa sürede ilgi göreceğini kimse tahmin etmedi. Çünkü karşımızda caz dinlemeye alışkın olmayan veya dinleyemeyen çok büyük bir kitle vardı.

Peki popüler müzik yayını yapan bir radyo sahibi olmakla caz radyosu sahibi olmanın avantajları, dezavantajları var mıdır?
A.Ş: Mutlaka birinde daha geniş kitleye hitap ediyorsunuz, daha kısa sürede reklam alıyorsunuz, reytinglerde üst sıralarda yer alıyorsunuz. Caz radyo, tematik bir radyo kanalı. Bu yüzden reytinglerde üst sıralarda olma şansı yok. Daha geniş bir kitleye hitap etmese de kendi türünde tek olması, havası ve imajı her şeyin üstünde. Caz konserleri de öyle değil mi?
C.K: Dezavantajı, karşınızda onlarca popüler radyo var ve onların arasından sıyrılmak ve reklam pazarından pay almak kolay değil. Ancak, Türkiye radyolarında çok büyük bir eksiklik vardı. 24 saat kesintisiz, sizi sıkmadan, zorlamadan, kendi türünde değişkenliği koruyabilen bir radyo yoktu. Örnek vereyim geçenlerde taksiye bindim. Şoför bizim radyoyu dinliyor. Sordum: “Caz müziğiyle aran iyi galiba?” Cevap verdi: “Yok be abi ne anlarım ben cazdan.” “E niye dinliyorsun o zaman” diye sorunca da “Abi bütün gün trafikteyiz. Bu çalanlar beni rahatlatıyor bütün gün hiç kanal değiştirmek zorunda kalmıyorum. Ayrıca kim arabama binerse bu kanal hangisi diye soruyor” dedi.

Türkiye’de caz dinleyicisi yetişmiyor pek. Varolanın oranı da farklı yaş grubundan dinleyiciye eşit şekilde dağılmıyor. Bunda bir caz okuluna dahi sahip olmamamızın payı yüksek herhalde...
C.K: İşte biz belki biraz öncülük etmiş olacağız. Okullar, özel sektör ve devletimiz de biraz daha caz müziğine ağırlık verirlerse hem müzisyen hem de dinleyici oranının çok büyüyeceğine inanıyorum.
A.Ş: Bizler ve bizim gibi caz müziğinee gönül vermiş insanlar, gelişmesine öncülük ediyoruz. Çok yakında Türkiye’de caz okulları olacağına inanıyorum. Hep birlikte bunu başaracağız.

Siz de Jazz Radio’yu Türkiye’de caz müziğe destek vermek için kurdunuz. Bu ülkede caz müziği geniş kitlelere nasıl duyurulabilir, hatta öğretilebilir?
A.Ş: Bence son 10 yılda inanılmaz şekilde caz müziğe destek var. Zaten bu kadar çok caz konseri ve sponsorların desteklediği caz festivallerinin olması bunu gösteriyor. Biz de bu konuda elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz. İnsanlar her geçen gün caz müziğini seviyor. İnanın arkadaşımın altı yaşındaki oğlu bile caz radyo hastası. Hatta babası, arabasının teybi çift rakamları aldığı için teybini değiştirmek zorunda kaldı. Bu gösteriyor ki cazın yaşı yok. Kesinlikle doğru yoldayız.
C.K: Her şey kültürle paralel yönleniyor, ne kadar eğitim verirseniz o derece bilinçli, zevkli, istediğini bilen, modern ve çağdaş bireylere sahip olursunuz hemen akabinde de, radyolar, okullar, festivaller, konserler birbirini takip eder. Başladı da diyebiliriz her sene bir evvelkinden daha hızlı. Tek sorun şimdilik büyük şehirler başı çekiyor.

Jazz Radio’nun nasıl bir yayın çizgisi olacak?
A.Ş: Caz ve bütün türevleri en iyi şekilde harmanlanıp, cımbızla seçilip (Cüneyt’in lafıdır bu) dinleyiciye sunulacak. Saatte bir reklam kuşağı planlıyoruz. Bazı reklamları kendi prodüksiyonumuzdan geçirdikten sonra yayımlamayı düşünüyoruz. Yayın akışımızda hafta sonları yurtiçi ve yurtdışından programlar yayımlamaya devam edeceğiz. Kısaca müzik hep ön planda olacak. 24 saat dinlenebilecek tek radyo!
C.K: Atilla’m ne güzel cevapladın öyle...

Caza destek için Jazz Radio bünyesinde organizasyonlar, etkinlikler düzenleme planınız da var mı?
A.Ş: Bizim organizasyon şirketimiz My Production ve June8 zaten caz konserleri organizasyonları yapıyor. Jazz Radio ile birlikte de caz festivalleri yapmaya başlayacağız. İsimler üzerinde çalışıyoruz.
C.K: Şu an yurtdışı bağlantılarımız devam ediyor, çok iyi sanatçılar getireceğiz. 2013 Haziran ve temmuz ayları için planlıyoruz.

Bir de zannediyorum yakında başka bir sürprizle çıkageleceksiniz...
C.K: Evet inşallah, Allah’ın izni ile müzik dinleyenlere bir sürprizimiz daha olacak...
A.Ş: Ama onu şimdi söylemek istemiyoruz. Çok yakında herkes müziği kimin çalması gerektiğini öğrenecek.

Aplikasyon da var

Jazz Radio 101.4 FM’in iPhone ve android aplikasyonları da mevcut. Ayrıca internetten de canlı olarak dinleyebilirsiniz: www.jazzradio.com.tr