Her zaman okunur

Bazı kitaplar vardır, sık sık ona başvururuz. Takıldığımız bir kelime, bir kavram, bir deyim için bu kitap en iyi çözüm, bilgilendirme kaynağıdır.

M. Ertuğrul Saraçbaşı’nın Örneklerle Büyük Deyimler Sözlüğü bu türden bir çalışma.
İki ciltten oluşan kitap, gerçekten büyük bir çaba ve emeğin eseri.
Saraçbaşı, kitaplığımızda mutlaka bulunması gereken kitpların yazarı.
Daha önceki yazılarımda, onun başka kitaplarını yazmıştım.
Kimdir M. Ertuğrul Saraçbaşı?
29 Ekim 1922 ’de Ankara’da doğan Saraçbaşı, ilk ve orta öğrenimini Ankara ’da tamamladı. 1944 yılında Mülkiye ’yi (Siyasal Bilgiler Okulu) bitirdi. Diyadin, Doğubayazıt, Şirvan, Bafra ve Bor ’da kaymakamlık yaptıktan sonra, 1972 yılında Türkiye Odalar, Borsalar Birliği Şube Müdürlüğü görevinden emekli oldu. Genç yaşta kapıldığı okuma aşkı özdeyişler, deyimler ve atasözleri üzerine kitaplar hazırlamaya dönüştü.
Bu emeklerinin sonucunda ortaya çıkan çalışmaları; Damıtılmış Sözler, Örnekli ve Açıklamalı Türk Atasözleri Sözlüğü (İ. Minnetoğlu ile) ve Örnekleriyle Büyük Deyimler Sözlüğü (2 cilt).
Günlük konuşmalarımızda, yazılarımızda sık sık deyimleri kullanırız.
Peki doğru mudur, yerinde midir, anlamı tam oturmuş mudur?
Eğer doğru kullanamazsak, asıl anlamını bilmezsek bütün yazının gücü, etkisi kaybolur.
Kitabın yazılış ve hazırlanış yöntemini yazmalıyım.
Çünkü sadece deyimlerden oluşan, bunun nasıl ve nerede kullanıldığını örnekle göstermeyen bir sözlük, yeterince yararlı olamaz.
M. Ertuğrul Saraçbaşı, her deyim için, bu deyimin geçtiği bir eserden alıntı yapmış. Böylece, örnekle okuduğumuz deyimi ve onun nerede, ne zaman kullanılacağını daha iyi anlamamızı sağlıyor.
İki ciltten oluşan kitabın bir başka özelliği, sanırım genç kuşak için önemli.
Bazı deyimler dil olarak eskidi ama hâlâ kullanılıyor.
Buna rastladığımız yerde bu kitaba bakarsak, ne demek olduğunu, ne ifade ettiğini anlayabileceğiz.
İkinci cildin sonundaki Deyimler İçin Örnek Alınan Eserler listesi, çalışmanın boyutunu, genişliğini gösteriyor.
Kitapların kime adandığı ya da kime armağan edildiği, benim için bir merak konusudur, bu satırlar duygusal izler taşır:
“Bu kitabımı
Ebedi dost Sayın Nebahat Amaçlı
ile
Sayın mimarlar Aydın Göğüş ve Haldun Uyak’a,
şükran duygularımla armağan ediyorum.”
Yazar Saraçbaşı’nın kitabın öyküsünü anlattığı Önsöz, yaşama dair notlar taşıması benim hoşuma gitti; içten, deneyimlerle bezeli bu satırları aşağıda okuyacaksınız:
“Bu sözlüğe niçin yıllarımı verdiğimin öyküsüne gelince... Türk atasözleri ve Türkçe deyimler üzerine yazılan ciddi ve kapsamlı kitapların en önemlilerinden olan, 1976 yılında Ankara Üniversitesi Matbaası’nda basılan, merhum Ömer Asım Aksoy’un Atasözleri ve Deyimler adlı kitabının 2. cildi olan Deyimler Sözlüğü’nün Önsöz’ünde şunlar yazılıdır:
Tanınmış yazar ve sanatçılarımızın yazılarında geçen atasözlerimizi ve deyimlerimizi tanık olarak alıp sözlüğümüzdeki açıklamalara eklemek çok yararlı olurdu. Ancak bütün atasözlerine ve deyimlere tanık bulmak, pek geniş bir tarama yapmayı gerektirir. Buna da bir kişinin gücü ve yaşamı yetmez. Yetiştirebildiği oranda tarama yapmak ve bulabildiğince tanık saptamak, bu konunun en önemli işlerindendir.
Bizden sonrakilerin, geniş taramalarla bütün atasözleri ve deyimler için tanıklar saptayarak bu kitabı üçüncü aşamaya taşımalarını dilerim.”
Saraçbaşı’nın çalışması,kitaplığımızın temel kitaplarından biri olacak.
(Örnekleriyle Büyük Deyimler Sözlüğü, 2 cilt, M.Ertuğrul Saraçbaşı, YKY)

KİTAPTAN

Abalı Frenk: (Yörs. Dey) Eğitim görmemiş ama kurnaz, işini bilir kişi. / ...komisyon reisi; şikâyetçi ırgattan, derdini söylemesini ister. Ağaların ‘Abalı Frenk’ diye zekâsıyla eğlendikleri ırgat zavallı bir adamdır. Tepeden tırnağa haklı olsa bile, haksız çıkar komisyonun yanından (Reşat Enis, Toprak Kokusu, 156-157)
Adam İçine Karışmak: Değerli bir topluluğa girmek, kendisine değer verilir olmak. / ...sana ‘Muhitimizdeki insanlara bençe’ diyorum. ‘Ya o zaman seni daha az seversem?’, ‘Daha çok seversin. Şimdi kıskanmıyorsun, hiçbir yere gittiğimiz, ‘adam içine karıştığımız’ yok ki, erkeklerin bana nasıl yiyecek gibi baktıklarını göresin...” (Nâzım Hikmet, Enayi, 242)
Ahbap Çavuşlar: Her vakit birlikte görülen ve birbirine çok bağlı arkadaşlar. / Başmakinistin elleri arkasındaydı... İyçileri gözden geçirdikten sonra. Hüseyin Yorulmaz’la Salih Topal’a seslendi: ‘Heeyy.. Ahbap çavuşlar!...’ Fakat onlar kendilerini işe öyle vermişlerdi ki, duymadılar. (Orhan Kemal, Grev, 40)
Alâkaya Çay Demlemek: (Argo) Tutarsız, konuşla ilgisi olmayan sözlerle alay etmek. / Esmer.. Mektep... Bindebir / Kadeh.. Mezar.. Kimbilir / Mehtap.. Kuşlar ve zincir / Alâkaya çay demle! (Turgut Özakman, Ah şu Gençler)
Belini Bıkını Kırılmak: (Yörs. Dey.) Beli böğrü hurdahaş olmak. / ...İçlerinde bir yaşlı adam var. KAfası yüzü sarılı, her yanı kan içinde, perişan! Döğülmüş, beli bıkını kırılmış. (Fakir Baykurt, Efkâr Tepesi, 111)
Fındık Kurdu: (Mec.) Vücut yapısı ufak tefek, fakat son derece dilber, şirin ve sıcak kanlı, sevimli, alımlı (kadın) / ‘...ilk önce esmeriyle dansa kalktık.’ ‘Hani şu fındık kurduyla?’, ‘Sorma... yumuşacık, sokulgan, kedi yavrusu gibi yaramaz ve tatlı...’ (Rakım Çalapala, Işıklı Pencere - Kırmızı Siyah, 131)

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Filiz Aygündüz / Kaç Zil Kaldı Örtmenim? / Doğan Kitap
Patti Smith / Çoluk Çocuk / Domingo Yayınları
Feyza Hepçilingirler / Türkçe Dilbilgisi / Everest
Juli Zeh / Serbest Düşüş / Metis Kitap
Cemal Saydam / Havadan Tozdan / Heyamola Yayınları
Yazarın Tüm Yazıları