Her zaman değerli

Kış yavaş yavaş yüzünü göstermeye, bize kalın hırkalar giydirmeye başladı. Vücudumuzun daha çok enerjiye ve ısıya ihtiyacı olacak artık.

Kimimiz için çay ve kahve, kimimiz için ıhlamur gibi bitki çayları, kimimiz içinse bir bardak sıcak salep, soğuk kış gecelerinin vazgeçilmezi olacak. Benim gibi çikolata delisi olanlar içinse akşamları içilecek bir bardak sıcak çikolatanın yerini hiçbir şey tutamayacak.

Çikolatanın sıvı olarak tüketilmesi aslında yeni bir buluş değil. Hatta kakaoyu ilk kez tüketenler olduğu söylenen Aztekler de bu harika şeyi sıvı olarak tüketiyorlarmış. Kakaoyu ilk kez bulanların Aztekler olduğunu söyledik ama bazı kaynaklar Azteklerden önce Orta Amerika’da yaşamış olan medeniyetlerin de kakaoyu bildiklerini kanıtlıyor.

Tekrar Azteklere dönecek olursak, bu medeniyet kakao tohumlarının cennetten geldiğine inanıyormuş. Belki de bu yüzden kakao ağacı güç ve bilginin simgesiymiş ve kakao içenlerin akıllı olacağına inanılıyormuş. Çok kıymetli olan kakaoyu sadece soyluların tüketmesinin sebebi de buymuş hatta. Bu medeniyetle aynı dönemde Peru’da yaşayan İknalar da çikolatayı keşfetmiş durumdaydılar. Hatta İknalar için çikolata içeceği yalnızca soyluların değil, herkesin tüketebileceği bir şeymiş. Halkın tüketebileceği bir malzeme olması kakaonun daha az değerli olmasını gerektirmiyormuş elbette. Kakao çekirdekleri para yerine geçiyor ve pek çok gıda maddesinin satın alma değeri kakao üzerinden ayarlanıyormuş.

Kakao 16 yüzyıla, birkaç İspanyol kaşifin Orta Amerika’ya gidişlerine kadar yaygın bir tüketim maddesi olamadı. İspanyol kaşiflerin ülkelerine getirdikleri şey de zaten öğütülmüş kakao çekirdeklerinin suyla karıştırılmış haliydi. Kakaonun Avrupa insanının damağını şenlendirmesiyse 17. yüzyılı buldu. Ama çikolata h l çok pahalıydı ve halk bu "şenlendirme" işinden pek nasibini alamadı. Kakao çekirdeklerine süt ve şekerin katılması ise bu yüzyıldan sonra Avrupa’da gerçekleşti.

Tarihi M. Ö.’ye dayanan çikolata şimdilerde onlarca çeşidiyle market raflarını süslüyor ve onu sevenlerin sayısı o kadar çok ki tüm bu çeşitliliğin alıcısı mutlaka bulunuyor.

Cevizli narlı buğday salatası

4 kişilik

Hazırlama süresi 10 dakika

Pişirme süresi

50 dakika


Malzeme listesi

1 su bardağı aşurelik buğday

1/2 su bardağı iri çekilmiş ceviz içi

1/2 su bardağı nar

1 adet (sap) taze soğan

Sos için,

Türk kahvesi fincanıyla 1 fincan sızma zeytinyağı

2 yemek kaşığı nar ekşisi

2 çay kaşığı tuz, karabiber

Aşurelik buğdayı bir gece önceden bol suyla ıslatın. Ertesi gün yıkayıp süzün. Orta boy bir tencereye (düdüklü tencere de olur) 6 su bardağı su koyarak buğdayı iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın. Süzüp derin bir cam kaseye aktardığınız buğdayın üzerine incecik kıydığınız taze soğanı ilave edin.

Üzerine temizlenmiş nar taneleri ve iri çekilmiş ceviz içini aktarıp karıştırdıktan sonra kenarda bekletin. Diğer taraftan, sosu hazırlamak için; zeytinyağı ve nar ekşisini küçük bir kasede çatal ya da tel çırpacak yardımıyla karıştırın. Üzerine tuz ve karabiberi serpip tekrar çırpın. Hazırladığınız sosu buğday salatasının üzerine gezdirip salatayı iyice karıştırın. Bu orijinal salatayı özellikle et yemeklerinin yanında servise sunun.
Yazarın Tüm Yazıları