GeriSeyahat Her yüzde farklı bir hikâye var
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Her yüzde farklı bir hikâye var

Her yüzde farklı bir hikâye var

Seçkin Yılmaz (39) bir İngiliz turizm firmasının Türkiye direktörü. İzmir Foça’da bir otel işletiyor. Yılmaz, fotoğrafa tutkuyla bağlanmış ve dünya artık ona küçük geliyor. Bir gün Kenya’da insan yüzlerini, başka bir gün Burma’da günbatımını fotoğraflıyor. Evli ve 8 aylık bir çocuk sahibi olan Yılmaz, çektiği her yüzde farklı bir hikâyenin olduğunu söylüyor.

Fotoğraf çekmeye nasıl başladınız?
1999’da ilk analog fotoğraf makinemi almamla ve Prag’a gitmemle fotoğrafa olan ilgim başladı. Eşimle beraber 5 yıl önceki Güney Amerika seyahatimize gidene kadar da pratikliğinden dolayı hep cep tipi dijital fotoğraf makinesi kullandım. Burma gezisinden önce, bir dergide okuduğum “Doğru dürüst fotoğraf çekmek istiyorsanız, ağlamayacaksınız, sızlamayacaksınız ve bir DSLR makine alıp yanınızdan ayırmayacaksınız” tavsiyesi üzerine ilk profesyonel makinemi aldım. Şu an hâlâ fotoğraf benim için amatör bir tutku. Çektiğim fotoğrafları Instagram hesabımda, Facebook’ta ve web sitemde paylaşıyorum (Instagram: @seckinyilmaz, seckinyilmaz.smugmug.com). Ne kadar güzel bir dünyada yaşadığımızı mümkün olduğunca çok insanın görmesini istiyorum.

Gideceğiniz yerleri nasıl belirliyorsunuz?
Yerli ve yabancı birçok seyahat dergisi takip ediyorum. Çoğunlukla UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki yerlere öncelik veriyorum.

Her yüzde farklı bir hikâye var

Gördüğünüz yerlerden en çok hangi- sine vuruldunuz?
Aslında tek bir yer yok. Peru’da Machu Picchu, Burma’da Bagan ve Laos’ta Luang Prabang... Bu yerlerin tamamı, ‘Bu dünyanın dışından yerler’ hissi verdi bana. Machu Picchu’daki klasik manzarayı ilk gördüğümde 15 dakika tek kelime edememiştim. Bagan’da gündoğumunda balonla seyahat sırasında manzaranın etkisiyle neredeyse fotoğraf çekmeyi unutuyordum. Laos’taki Luang Prabang şehriyse hayatımda gördüğüm en sakin şehirdi; hayat adeta yavaş akıyordu.

Burma seyahati nereden çıktı?
Birkaç yıl önce Bagan’daki tapınaklar bölgesi ve U Bein Köprüsü’nün fotoğraflarını yabancı bir seyahat dergisinde görmüştüm. Büyüleyici fotoğraflardı. “Buraları mutlaka görmeliyim” dedim. 5 aylık hamile eşimi Türkiye’de bırakarak 10 günlüğüne Burma’ya gittim. Bugüne kadarki en etkileyici seyahatimdi.

Her yüzde farklı bir hikâye var

Bu köprünün özelliği nedir?
Burma, dünyadaki en kaliteli tik ağaçlarının yetiştiği ülkelerden biri. U Bein Köprüsü de dünyanın en uzun ve en eski tik ağacından yapılma köprüsü. Taungthaman Gölü üzerindeki bu köprünün uzunluğu bir kilometreden fazla ve yaklaşık 160 yıllık. Bunların dışında bu köprüyü dünyanın en güzel fotoğraf noktalarından biri yapan özelliği, günbatımına doğru üzerinden geçen rahiplerin, balıkçıların, çocukların ve kadınların yerel kıyafetleri içindeki siluetlerini fotoğraflama fırsatını sunması. Fotoğrafçılar için bir cennet.

Seyahatinizde başınıza gelen en garip şey ne oldu?
Burma’daki tapınaklardan birini gezerken okul gezisine denk geldim. Tapınağın içi ilkokul çağında bir sürü öğrenci kaynıyordu. Öğretmenlerden biri yanıma yaklaşıp iki öğrencinin benimle fotoğraf çektirmek istediğini söyledi. Hayatlarında ilk defa sakallı birini görüyorlarmış.

Her yüzde farklı bir hikâye var

Neden insan yüzlerini fotoğraflıyorsunuz?
2012’deki Kenya seyahatimize kadar aslında hiç insan fotoğrafı çekmiyordum. Eşim insan fotoğrafları çekmem konusunda çok ısrar ediyordu. Kenya’da çektiğim fotoğrafları beğenince, gittiğim değişik ülkelerdeki insanları da fotoğraflamaya başladım. Her yüzde farklı bir hikâye var. Mutluluk, hüzün, merak, endişe, özellikle çocukların yüzlerindeki masumiyet... Bunları yakalamak hoşuma gidiyor.

Bir fotoğraf çekmek için ne kadar zaman harcıyorsunuz?
Gittiğim yere göre değişiyor. İyi fotoğrafın temeli ışık olduğu için, doğru ışığı yakalamak adına bazen bir noktada bir dakika, bazen de saatler harcıyorum.

Her yüzde farklı bir hikâye var

En unutulmaz fotoğrafları nerede çektiniz?
Burma’da Bagan ve Amarapura, Peru’da Machu Picchu, Kamboçya’da Siem Reap’taki tapınaklar bölgesi, Kenya’da Tsavo East, Ürdün’de Petra, İtalya’da Toskana. En unutulmaz fotoğraflarımı buralarda çektim.

En son nereye gittiniz?
Fotoğraflamak için ekimde Santorini, turistik gezi amacıyla kasımda Madrid.

Her yüzde farklı bir hikâye var

Bundan sonrası için planınız ne?
Dünya o kadar güzel ve görecek o kadar çok yer var ki... Hangi birini sayayım. Almanya’nın masalsı şatolarını fotoğraflamak istiyorum. Eltz Şatosu, Hohenzollern Şatosu, Lichtenstein Şatosu ve efsanevi Neuschwanstein Şatosu. Bu rotanın devamında Slovenya’da Bled Gölü ve Avusturya’da Hallstatt. Fotoğrafçı bir arkadaşımla programı yaptık, şubat başında gidiyoruz. Önümüzdeki yıllarda da Çin’de Li Nehri, Endonezya’da Bromo Dağı, Tayland’da Yee Peng Kâğıt Fener Festivali, İzlanda’nın dağları ve şelaleleri, Paskalya Adası’nın gizemli heykelleri... Liste uzar gider.

Her yüzde farklı bir hikâye var

En sevdiği 5 şehir: Cusco (Peru), Bagan (Burma), Luang Prabang (Laos), San Gimignano (İtalya), Londra (İngiltere)
Seyahatten ne alır: Yerel ressamların yaptığı resimler, yerel gazeteler
Seyahatte ne yer, ne içer: Yerel lezzetler
Nerede kalır: Otelde
Seyahatte ne okur: Lonely Planet’in seyahat yazıları, fotoğraf kitapları
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri: Fotoğraf makinesi, laptop, rehber kitap
Seyahate kiminle gider: Eşi ve arkadaşlarıyla

False