Hep gölgede kalmış bir ses

Muhteşem bir sese sahip olup da yıllarca perde arkasında kalmak nasıl bir duygudur?

Siyah-beyaz Türk filmlerindeki unutulmaz gazino sahnelerinde dinlediğiniz ses var ya, o ya Sevim Şengül’dür ya da Belkıs Özener...

Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve beyazperdenin diğer güzellerinin şarkı sesi olup da, şöhretin kenarından bile geçmemek, jenerikte küçük bir isim olarak kalmak hayatın cilvesi mi?

Belkıs Özener gençliğinde bir-iki kez sahneye çıkmış, ablası Gönül Yazar sahne ışıkları altında en görkemli yıllarını yaşarken, Belkıs Hanım dublaj stüdyolarında şarkılarını söylemiş.

Bugünün sesi olmayan güzelleri bile şöhret için kendilerini sahneye atarken, Belkıs Özener muhteşem sesine rağmen gölgede kalmış.

Üstelik güzeller güzeli bir yüzü, fiziği olmasına rağmen...

Hikayesini öğrendikçe ve Belkıs Hanım’ı sahnede dinledikçe şaşkınlığım daha da arttı.

Bugün 64 yaşında Belkıs Özener...

Sahneye oğluyla birlikte çıktı, kısacık bir teşekkür konuşması yaptı ki, heyecandan yığılıp kalacak zannettik...

Nasıl bir zarafet, nasıl bir hanımefendilik yayıldı sahneden salona anlatamam...

30 yıldır küs olduğu Gönül Yazar’ın yanına gidip şarkılarını ona söyledi...

Sorular üzerine yine tüm nezaketiyle, "Nereden çıkmış o canım, insan hiç ablasına küs olur mu" diyebildi ancak.

Muhteşem bir geceydi...

Sol tarafta dev ekranda Türk Sineması’nın siyah beyaz gazino sahneleri dönerken, Cahide’de birbirinden güzel şarkılar söyledi Belkıs Hanım.

Öğrendim ki, gençliğinde sahnede giydiği beyaz Marilyn Monroe kıyafetini bu gece için yeniden diktirmiş.

Geçen yıl Kalan Müzik’ten çıkan Sahibinin Sesinden albümüyle yıllar sonra yeniden girmişti Belkıs Özener hayatımıza...

İzzet Çapa, şimdi Belkıs Hanım’ı iki gece için sahneye çıkararak hepimizin vefa borcunu ödedi.

Belkıs Özener de o kadar duygulandı ki, ne dedi biliyor musunuz;

"Dünya gözüyle bunu da gördüm ya, çok teşekkür ederim"...

Haftaya pazartesi yine Maçka’daki Cahide-Variete’de Belkıs Özener, bu olağanüstü sesi kaçırmayın derim...

Başka yazar yok mu?

Medyanın polemiklerini iyi analiz etmek gerekiyor.Mesela neden POAŞ yazılarını Sabah’ta sadece Fatih Altaylı ve Ergun Babahan yazıyor?

Madem bu kadar inandığınız bir konu, Sabah’ın neden bir başka yazarı bu konuda kalem oynatmıyor?

Sabah’ın halef-selef genel yayın yönetmenleri bu konuda birbiriyle yarışıp, meydanı kimseye bırakmıyorlar.

İktidar kavgası ve grup içi çekişmenin tezahürü böyle oluyor demek ki...

Altaylı’nın Doğan Grubu gazetelerinde POAŞ’la ilgili yazılan her yazıyı "savunma" olarak görmesi ve yazarların dönüşümlü olarak bu konuyu yazdığını söylemesi ise tek kelimeyle terörize etme yöntemi...

Yani bilgisayar başına oturan her Doğan grubu yazarını, "POAŞ’ı yazarsan hedef olursun" diyerek terörize ediyor.

Gazetecilerin gazetecilere bunu yapması doğru değil.

Şimdi de Vatan...

Bugün medya eleştirisine devam edelim.Dünkü Vatan’da Guatemalalı kadının tecavüz haberi...

Vatan, "Haberi atlayan Hürriyet, bizi yalanlamak için tecavüz yok dedi" diyerek Hürriyet’i eleştiriyor.

Oysa Hürriyet, sadece habere temkinli yaklaştı ve kadının ifadesini göz önünde bulundurarak kesin bir yargıya varmadı.

Ama Vatan’cılar bunu fırsat bilip, Hürriyet’i eleştiriyorlar.

Sabah’tan sonra Vatan da aynı yolda demek ki...

Hürriyet’in sırtından prim yapma yolunda...

Şenol Güneş’in imajı

Milli Takım’ın başında olduğu dönemde yerden yere vurulan Şenol Güneş’in imajını, saç stilini bile eleştirenler olmuştu.

Şenol Hoca’nın Seul’de karşılanma görüntülerini izlerken çok iyi kesilmiş saçları dikkatimi çekti.

Bu görüntüsü çok daha iyi olmuş Şenol Hoca’nın...

Yıllar önce saçını böyle yapsa Milli Takım’ın başında daha çok kalır mıydı bilemem ama yeni haliyle umarım FC Seoul’da çok kalır.
Yazarın Tüm Yazıları