Hep aynı...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

(Yeni Delhi)

Bugün size bir önerim var: Gündemdeki konuları bir an için unutun. Biz de onlara girmeyelim. Birlikte aşağıdaki satırları okuyalım:

‘‘Son yıllarda ülkedeki siyasi yapı ve seçmenin oy verme nedenleri son derece radikal değişikliklere uğradı.

Artık ülkedeki siyasetin kimyasını değiştirme zamanı geldi. Biz uzlaşmacılığı ön plana alan bir siyasi kültür geliştirmek zorundayız.

Doğru: Siyasi partiler ideolojilerine bağlı kalmak durumundalar, ama yine de bir gerçek var: Bizim soldaki partiler soldakilere, sağdaki partiler sağdakilere çok benziyorlar. Ama yine de birbirlerinden çok uzaklar. Oysa ortak noktaları o kadar çok ki... Buna rağmen daha çok birbirlerine karşı çıkmakta buluşuyorlar, uzlaşmada değil.''

Size bu satırlar, sanki Türkiye'de yayınlanan bir makaleden alınmış gibi gelmedi mi?

Oysa onları burada yayınlanan en etkili gazetelerden The Hindustan Times'ta birkaç gün önce çıkan bir makaleden aldım.

Aynı şey burada meydana gelen büyük trafik kazalarıyla, yangınlar, patlamalar, tren vs. çarpışması gibi olaylarla ilgili olarak yayınlanan bir yazıda da görülüyordu.

Sanırsınız ki yazar Türkiye'ye gelmiş ve bizden söz ediyor:

‘‘Bir büyük kazadan söz etmek zorunda kalmadan, neredeyse günümüz geçmez oldu. Her gün pek çok ölü... Pek çok yaralı... Ya bir otobüs uçuruma yuvarlanıyor, ya iki tren çarpışıyor, yahut da akıl almaz bir yangın pek çok cana patlıyor.’’

Gerçi kazaların cinsleri çok farklı, ama hepsinin bir ortak yanı var:

Hemen hepsinde ya yasalara uymazlığı, ya kuralları gözardı etmeyi temel bir neden olarak görüyorsunuz. Bir başka deyişle eğer böyle davranılmasa, bu tür felaketlerden kaçınılabileceğini biliyorsunuz.

Nitekim büyük bir kazayı hemen birkaç gün sonra bir başkası izliyor. Bakıyorsunuz ki, bunda da sürücü ya alkollü çıkıyor, ya ehliyeti yok, yahut arabanın frenleri tutmadı deniyor, hatta tren makinistinin kırmızı ışığa aldırış etmediği ortaya çıkıyor...

Ya, laiklik-bağnazlık yahut gericilik tartışması?

Bazılarına göre Hindistan şimdi onların Necmettin Erbakan'ı tarafından yönetiliyor. Yalnız buradaki Müslüman değil, Hindu. Adı Atal Behari Vajpayee.

Kimi Başbakan Vajpayee'nin bir ‘‘gizli programı’’ olduğuna inanıyor, kimi hükümeti kurduktan sonra yumuşayan üslubunun dışına çıkmayacağını umuyor. Ama Vajpayee'nin başbakan olmasından sonra ilk iş olarak Yeni Delhi güneyindeki modern bir kültür-din merkezini açmaya koştuğunu dikkate alınca, insanın kuşkuculara daha fazla hak veresi geliyor.













Yazarın Tüm Yazıları