Hem terörle mücadele sürecek hem de ‘taban’ı çekip alacağız

AĞAOĞLU Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Uğur Kılıç ve Genel Müdür Hasan Rahvalı’yla geçen haftaki günübirlik Diyarbakır turu sırasında, onlara eşlik eden kentin iki AK Parti milletvekili Oya Eronat ve Cuma İçten’le terörü de konuştuk.

Haberin Devamı

Oğlunu 2008 yılında Diyarbakır’da dershane önünde patlayan bombaya kurban verdikten sonra siyasete giren Oya Eronat, kentteki oy tartışmaları arasında
TBMM’ye girdi, partisini temsilen Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanvekilliği görevini de üstlendi.

Eronat, söze oğlunu kaybettiği günden başladı:

- Ben o gün oğlumun cansız bedenini öpebildiğim için şükür ettim. Çünkü, çocuklarının cansız bedenini bütün halde göremeyenler vardı. Binaların balkonlarından kollar, bacaklar toplanıyordu.

Sonra terör örgütüyle, terörle mücadelede gelinen noktayı değerlendirdi:

- Bir kere teröre karşı askerin, güvenlik güçlerinin mücadelesinin kesintisiz sürmesi gerekiyor. Bu iş artık konuşarak çözülme noktasını çoktan geçti.

- Partinizin o yönde yoğun çabaları oldu...

- Evet ama maalesef çeşitli engeller çıktı, mesafe alınamadı.

- Sizin çözüme dönük bir formülünüz var mı?

- Bize düşen terör örgütünün “taban”ı gibi görünen kesimi onların yanından, altından çekip almak.

- Nasıl olacak bu?

Cuma İçten’i de işaret ederek yanıtladı:

- Cuma Bey de, ben de, Sayın Bakanımız Mehdi Eker de, AK Parti olarak Diyarbakır’da çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Öncelikle terör örgütünün ve onunla bağlantılı BDP’nin Kürtlerin, bölgedeki insanımızın tek temsilcisi olmadığını anlatıyoruz.

- Çalışmalarınız ne kadar etkili olabiliyor?

- Diyarbakır’ı, bölgeyi dolaştıkça, vatandaşlarımızla görüştükçe, aralarında terör örgütüne sempati duyanlar olsa da adım adım yanımıza çektiğimizi görüyoruz. Biz yılmadan, kimseden çekinmeden çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Gün gelecek “taban” dedikleri kesim kalmayacak.

Sözü Cuma İçten’in terör örgütü tarafından kaçırılma planına taşıdı:

- Terör örgütü neden Cuma Bey’i kaçırmaya kalkışıyor, çünkü biz meydanı onlara bırakmayacağımızı gösteriyoruz. Bundan rahatsız oluyorlar.

Korkmadan, çekinmeden mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı:

- Korkacak ne var ki? Kimden korkacağım? Bu yolda canımı versem ne olacak ki?

AK Parti bölge milletvekillerinin çalışmalarından rahatsız olan BDP’nin de ayrımcılığı başka bir noktaya çekme çabasına girdiğini kaydetti:

- Bizim için, “Onlar AK Parti Kürt’ü” diyorlar. Ne demek AK Parti Kürt’ü? Biz de Kürt’üz, bölgemizdeki vatandaşlarımızı temsil ediyoruz. Hem, ırkı, dili, dini ne olursa olsun, en önemlisi insandır.

Oya Eronat, teröre oğlunu kurban vermiş ana yüreğiyle şu noktanın altını yeniden çizdi:

- Ne olursa olsun, bölgede meydanı terör örgütüne bırakmak yok. Bölgemizde hep vatandaşlarımızın yanında olup, terör örgütüne sempatisi, meyli varsa ikna ederek o yoldan dönmesini sağlayacağız. Bu iş başka türlü çözülmez artık.

Hükümet, bölgedeki vatandaşları yanına çekmek için ramazan ayını iyi kullandı. Doğu ve Güneydoğu kökenli bakanlar, bölgeyi bir ay boyunca karış karış dolaştı, vatandaşlarla iç içe olmaya çalıştı.

Terör örgütü saldırının dozunu artırırken, şehit cenazelerinin ardı arkası kesilmezken, BDP’ye verdiği oylarla kendini gösteren o “taban”ı vazgeçirmek mümkün olabilecek mi?

Bu sorunun yanıtını 2013 sonbaharına çekilecek yerel seçimlerde göreceğiz...

Haberin Devamı

Dağ kadrosu için 12 yaşında çocukları kaçırmaya başladılar

Haberin Devamı

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, terör örgütünün dağa eskisi kadar yeni militanlar çekemediğini savundu:

-
Kendi isteğiyle örgüte katılıp dağa çıkanlar çok azaldı. O yüzden 12-13 yaşındaki çocukları kaçırıp, onların beyinlerini yıkıyorlar.

İddiasının altını bir kez de şöyle çizdi:

- Çocukları kaçırmaktan vazgeçsinler bakalım dağ kadrosuna yeni militan bulabilecekler mi?

Susmak da konuşmak sayılır

OYA Eronat, terör örgütünün Doğu ve Güneydoğu’da yarattığı, yaydığı korkuya değindi:

- Zaman zaman yerel ya da yaygın TV kanalları örneğin bölgedeki kadınlara mikrofon uzatıyor. Bir bölümü susuyor, arkasını dönüp gidiyor. Aslında bu da bir anlamda konuşmanın yerini tutar.

Yorumunu şöyle güçlendirdi:

- Mikrofon tutulan eğer konuşmuyorsa, anlayın ki o terör örgütünden rahatsızdır. Ancak, korkusundan konuşmak istemiyordur.

12 Haziran seçimleri öncesinde bu durumu çok iyi gözlediğini vurguladı:

- Kimi zaman kapısını çaldığım evdeki kadınlar benim tanıtım broşürlerimi sessizce alıp, “sus” işareti yaptılar. Bu, “Merak etme, oyumu sana vereceğim ama evdekiler duymasın” anlamına geliyordu.

 

Yazarın Tüm Yazıları