Hem marka ol hem iyi örnek

Haberin Devamı

ASLINDA bir evin üç dört mekana karşı verdiği bir mücadele değil bu.
Gürültü kirliliği sadece Aya Yorgi’de değil, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemin onlarca koyunda yaşanıyor.
Poyraz esen bir Pazar günü, buyurun Paşalimanı’na, dinleyin.
Şehrin içinde de var bu kirlilik. Herkeste bir müzik telaşı. Her köşede kendine göre bir gürültü.
Bir tarafta yüksek sesli müzik talep eden, iyi harcayan müşteri grubunun yarattığı hareket... Diğer yanda müzikten rahatsız olan koy, sokak, mahalle sakinleri. Çatışma kaçınılmaz.
Çözüm rahatsız olanların sabrını test etmekten geçmiyor. Şikayetçi olanları yok saymak akıllıca ve adil de değil.
İktidar partisini, çoğunluğun isteklerini dayatıyor diye eleştirenler, şimdi “kalabalığız, haklıyız” havasındalar. Ne garip! Direnirsen, itiraz edersen, eleştirirsen suçlamaları da hazır.
Halbuki sorunu çözmek o kadar da zor görünmüyor.
Tesislere ruhsat verirken bir ses standardı konur. Hatta vardır bile belki. Gerekirse üniversiteden katkı istenir. Örneğin; Aya Yorgi koyuna göre bir model geliştirilir. Desibel limiti belirlenir. Teknik altyapı ona göre yerleştirilir. Sonra da denetlenir. Uymayan cezalandırılır.
Bugünün ses teknolojisinde uzağa az gürültü göndererek yakında yüksek ses yakalamak mümkün. Biraz yatırıma bakar, biraz denetlemeye. Yeter ki, istensin.
Eğer Çeşme eğlencede markalaşıyorsa, gürültü kirliliğini çözerek örnekleşebilir de.

Haberin Devamı


Bir uçtan öbür uca

UKOME, yani ulaşım koordinasyon merkezi, Kordon’da yeni bir uygulama başlattı. Saat 09.00-24.00 arası Kordon araç trafiğine kapalı. Park etmek de yasak.
Salkım saçak kaldırımlara park eden araç kalmadı, ama bu sefer de başka şikayetler başladı. Bir uçtan öbür uca geldik!
Ulaşım dünyadaki hemen her kentin öncelikli sorunu... Ulaşımın sağlığı kenti nasıl yönettiğinizin aynası oluyor bir yerde. Yerel idareden beklenen kentli için hayatı kolaylaştırmak, kenti daha yaşanır hale getirmek.
Böyle ani gelen uygulamalar hayatın doğal akışını birden değiştirdiği için tepki çekiyor. O cadde boyunca yüksek kira ödeyen dükkanlar var, evlerinde yaşayanlar var, hastalar, yaşlılar var.
Olası mağduriyetleri önlemenin yollarını önceden düşünmüş olmanız gerek. Uygulamadan hemen etkileneceklerin infiallerini ancak bu şekilde önlersiniz. Kentliye dönük yönetim anlayışı bunu gerektirir.
Ama başka yerlerde, başka zamanlarda gördüğümüz gibi bu kentin ulaşım düzenlemesinde “dayatmacı” bir anlayış var. Bu, “biz yaparız, kentli de paşa paşa uyar” kıvamında bir yaklaşım.
Örneğin size nice trafik lambası gösterebilirim ki yeşili yıllardır sabah akşam aynı uzunlukta yanıyor. Kurmuşlar gitmişler. O arada ihtiyaçlar değişmiş, trafik artmış, lambada kuyruk olmaya başlamış. Kimin umurunda? Beklesinler!
Son zamanlarda etraftaki tepkilerden çıkardığım sonuç şu: 2014 yerel seçimleri İzmir’de çetin geçecek. Daha çok var demeyin. Sayılı gün çabuk geçer.

Haberin Devamı



Başka bir proje mümkündü

Hem marka ol hem iyi örnek

İlk önce sörf vardı. Bakalım daha ne kadar olabilecek?

Port Alaçatı projesine en başından beri karşı olan gruptanım.
Şimdi yapılanma olanca hızıyla devam ediyor. Evler ünlü kişilere iyi fiyatlardan satılıyor. Projeyi güzel bulan çok. “Ne yani, bataklık kalsa daha mı iyiydi?” diyenler de var.
Muhalifliğimiz üç nedene dayanıyordu.
Yapılaşma rüzgar ve su ekolojisini bozabilirdi. Hem denizin altı, hem de sörf etkilenebilirdi. Bunların işaretleri şimdiden geliyor maalesef.
Uzun vadede teknelere karşı sörfün direnmesi kolay olmayacaktı. Aya Yorgi’dekine benzer biçimde günü birinde birileri “burası artık tekne mekanı, yirmi otuz sörfçü için mağdur mu olacak bu insanlar?” diyebilirdi! Sörfe karşı tavır henüz “taciz” aşamasında, ama baskı artıyor.
Bir diğer itirazımız ise Belediye’nin bu projeye ortak olmasınaydı. Bu durum “denetleyici kurum” için “çıkar çatışması” yaratabilirdi. Kıyı kenar çizgisi tartışmalarından, arıtmaların denetlemesine kadar her konuda sorumlu davranması gereken İdare, yeterince katı olacak mıydı? Zordu. Bundan sonra olacak mı? Göreceğiz.
Kimine göre bu “proje” bütün bunlara değerdi. Bize göre değmezdi, başka bir proje mümkündü.
Zaman geçer, doğru olan haklı çıkar.



 

Yazarın Tüm Yazıları