Hem çile hem ödül

17 yıl önce işi devralırken, “bitirmek bize nasip olacak” dediler ama bir metre ‘metro’ mevcudun üzerine eklemediler! Tüneller lağım suları ile doldu, paralar boşa gitti, toprak altında bir ölü yatırım, ibretlik halde başkente yakışmadı. Çalışan sistemin inşaatı, 1991’de başladı, 1996’da tamamlandı, sonra planlanan ise bir türlü bitmedi.

Zamanın, görev bilir sorumlu ekipleri, uzak doğudan kredi bulup getirdi ve onunla mevcut metroyu bitirdi. 17 yıldır görevde olan ekip “kredi borçlarını” başarısız projenin gerekçesi olarak uzun süre sundu! Sorumluluğu üzerlerinden atma gayreti şaşırtıyordu.
İnandırıcı olmayan gayretler hükmünü yitirince, yanlış tercihler itiraflara konu olmaya başladı ve en yetkili ağız, ”hatların hepsine birden başlamamalıydık,tek güzergahta yoğunlaşmalıydık..” dedi. Ulaştırma Bakanı ‘Marmaray’ için tarih verirken, başkent metrosunu pas geçti. Ankaralılar, yıllardır hasret kaldıkları metroya ve trafikte çektiklerine yanarken, Ankara sözde ödüllere doymadı.
Gülelim mi, ağlayalım mı, hayretler içinde izliyoruz..
Metin ALTAY

27 Aralık’ın ardından


ATATÜRK’ün Samsun’da başladığı tarihi yolculuğunun yedinci ayında Ankara’ya ulaştığı 27 Aralık tarihinin Ankara ve Ankaralılar açısından önemi büyüktür.
Ne yazık ki, 91 yıldır devam eden Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıldönümü törenleri, ilk defa bu yıl biraz buruk geçti.
1927’de Atatürk’ü karşılayan Ankaralıların başlattığı bir gelenek olan Seğmen Yürüyüşü’ne bu sene -trafik bahanesiyle- izin verilmedi. Hâlbuki bu yürüyüş gibi çok anlamlı bir başka gelenek olan Büyük Atatürk Koşusu için (her sene olduğu gibi bu yıl da) bazı yollar trafiğe kapatıldı ve Ankara’ya gelen bazı yabancı devlet adamları için yapılan uygulamalardan daha fazla bir trafik sorunu yaşanmadı.
Bu sorun, aynı bahaneyle izin verilmeyen Garnizon Koşusu’nun iptal haberiyle biraz gölgede kalmış olmakla birlikte duyarlı Ankaralılar tarafından büyük bir üzüntüyle karşılanmıştır.
Bu yanlıştan bir an önce dönülerek 27 Aralık Korteji’ne tekrar izin verilmesi en büyük dileğimizdir. Bu arada bu yürüyüşün, başka bir yola taşınması şeklindeki “yürüyüşün ruhuna aykırı” bazı önerileri de duymak bile istemiyoruz.
Bir bir duyarsızlık da Ulus’taki Atatürk Anıtı’nda düzenlenen törende yaşadık. Valilik, Büyükşehir Başkanlığı ve Garnizon Komutanlığı’nın protokol çelenklerinden başka sadece 6 çelengin (AKP, DSP, Noter Odası, ANGİAD, PTT, Telekomünikasyon Kurumu) bulunması dikkat çekiciydi. CHP Ankara İl Başkanlığı’nın ve diğer partilerin çelenkleri yoktu.
Bu düşüncelerimizi kamuoyu ile paylaşmak istedik.
Seçimler yaklaşıyor, yarın bu il örgütleri kapı kapı dolaşıp partilerinin adayları için oy isteyecekler. Ankara’nın her gün biraz daha sahipsiz kalması, biraz daha ihmal edilmesi (bunların anlatılması ayrı bir yazı konusudur) elbette sadece siyasi partilerimizin hatası değildir ama en büyük STK’lar olarak bu konudaki sorumluluğun en büyüğü de siyasi partilerimizin Ankara il örgütlerine ait olsa gerekir. En azından kendilerini Ankara’yı ilgilendiren her platformda ve özellikle böyle anlamlı günlerde ‘mutlaka’ görmek istiyoruz?
Timur ÖZKAN- Ömer TÜRKOĞLU

Gülsek mi ağlasak mı


BİRKAÇ bakandan oluşan heyetimiz İsviçreli bakanlar ile resmi görüşmeler için İsviçre’ye giderler. Tanışma faslı başlayınca İsviçreli bakanlardan biri kendisini Denizcilik Bakanı olarak tanıtır.
Tabi bizim heyet üyelerimizden bir bakanımız hemen söze girerek “İyi ama sizde deniz yok ki neden Denizcilik Bakanlığı var” der şaşkınlıkla.
İsviçreli Denizcilik Bakanının cevabı çok manidardır:
“Sizde de Adalet Bakanlığı var ama!”
(Domuz bağı ile katledilen insanlarımızın yakınlarına ithaf olunur)
Muhammet Salih SANCAR

Rahşan Ecevit’ten özür


SON günlerdeki rezaleti ve iğrençlikleri görünce, 2001 yılında kabul edilemez gerekçelerle ön ayak olduğu af nedeni ile çok sert eleştirdiğimiz, hatta gençlik kollarımızın kendisine kına gönderdiği Sn. Rahşan Ecevit’ten tamamen olmasa bile kısmen özür diliyorum.
Özürümün kısmen olmasının nedeni, 2001 affıyla çıkan bazı canilerin serbest kaldıktan sonra işledikleri cinayet ve suçlar ile canlarını yaktıkları ailelere olan saygı ve empatimdendir.
Cem TOKER- LDP Genel Başkanı
Yazarın Tüm Yazıları