Hayatın İçinden

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

Hediye adabı

GAZETELERDE hediye fuarlarının ziyaretçi yoksulluğu çektiği yazılıydı. Hatta lüks alış-veriş merkezlerinde bile yeterince müşteri olmamasından yakınılıyormuş. Ekonomik sıkıntıları vurguladığı için haberlerin ilgi çektiği düşünülmüş olmalı.

Çoğu kimsenin bir elinin yağda, bir diğerinin balda olmadığı apaçık bir gerçek. Yine de ben en büyük tehlikenin böyle denip insanların parayı tedavülden kaldırması olduğunu düşünenlerdenim. İktisatçı değilim ama, bunun bir ters sarmal oluşturduğunu sanıyorum.

Cimrilik etmenin alemi yok. Sevdiklerimiz için her zaman bir kenarda birkaç kuruş paramız vardır, yoksa da olmalı.

Hediye ile ilgili sık unutulan bazı noktalar var ki, hatırlatmadan geçemeyeceğim...

Bazı kurallar

Bunlardan birincisi, gerçekten hediyenin pahasının fazla değeri olmadığı. Önemli olan hatırlamak denip de geçilemez. Hediye seçimine gösterilen özen, ayrılmış vakit paradan çok daha önemli. Adet yerini bulsun diye alınmış bir hediye beş para etmez.

Hediyenin bir başka özelliği de alanın değil, verenin zevkini yansıtmasıdır. Ama daha kötüsü, hediye niyetine bir gereksinmenin karşılanmasıdır. Bu ortak kullanılacak bir şeyse daha da kötü. Karısına hediye diye ütü alan adama hep gülmüşümdür. Hediyede işe yararlık gözetilmez. Daha çok karşınızdakinin para verip almak konusunda tereddüt edeceği şeyler hediye sınıfına girer.

Bu konuda yazılacak daha çok şey var. Ama yeni gelin gibi yerimin dar olduğunu söylemek zorundayım.

Yeri gelmişken kim olduğunu bilmediğim George MacDonald adlı birinin çok beğendiğim bir sözünü paylaşmak isterim. Esrarengiz bay MacDonald, 'Cömertlik sadece verdiklerinizle değil, hareketlerinizle de ölçülür' der. Ne güzel söz!

Bayramda ve yılbaşında sevdiklerinizi -pahaca ne kadar küçük olursa olsun- bir hediye ile hatırlamayı unutmayın...

İyi bayramlar mutlu yıllar

BUGÜN 2000 yılının Hürriyet-İstanbul’daki son yazısını yazıyorum.

Önümüz bayram. Hemen ardından da yılbaşı geliyor. Bir çoğumuz için bu uzun bir tatil anlamına gelmekte. Bir kısmımız ise, farklı nedenlerle de olsa, İstanbul’da kalacağız. Ben bu sonuncular arasında yer alıyorum. Kendimce bu uzun tatil döneminde nispeten boşalan bu güzel kentin keyfini çıkartmaya çalışacağım.

Eğer hava şartları izin verirse, bu zorunlu ikametin acısını İstanbul’un nedense pek gidip gelemediğim yakın çevresini gezerek çıkartmayı düşünüyorum.

Evde tatil

Aksi halde evde oturup çoktandır dinlemediğim CD’lerimi dinlemek, bir ara okurum diye kitaplık raflarına terk ettiğim kitaplarımı okumakla zamanı değerlendirmeye çalışacağım. Bu arada paketini bile açamadığım özel çay ve kahvelerimi içmeyi de düşünmüyor değilim. Düşümde sıcak bir bardak çay, sıcak bir simit, bir dilim leziz peynirden oluşan tabaklarla süslü tepsinin bir kenarda durduğu masanın üzerine kitabımı açıp farklı dünyalara gitmek ve bu yolculuğa eşlik eden müziği dinlemek var!

Yoksul tesellisi mi? Yanılmıyorsam bir Arap atasözünde, 'Fukaranın cebi boş, kalbi doludur' denir. Galiba benimki de ona benziyor. Aslında Şirazlı Sadi’nin sözleriyle teselli buluyorum. Bir eserinde, 'Hayatın arzuna uygun geçmiyorsa sabret' der, 'sabır acıdır, fakat meyvesi tatlı olur'. Şair sözü, inşallah yalan değildir.

Müslüman okurlarımın Şeker Bayramı’nı, Hıristiyanların geçmiş Noel’ini ve Musevilerin Hanukka’sını ve hepinizin yeni yılını candan kutlarım...

Hediye önerisi

HEDİYE üzerine bu kadar ahkam yürüttükten sonra önerimi söylememek olmaz.

Kısa yoldan söylenecek olursa, benim favori hediyelerim kitap ve CD’ler. Sevdiğim bir eseri bir başkasıyla paylaşmak kadar güzel başka bir şey düşünemiyorum.

Burada önemli olan kitabı veya CD’yi hediye ederken duygularınızı karşınızdaki kişiye doğru ve tam olarak aktarabilmek. Unutmayın ki, sevgi bir elektrik akımına benzer. Onu da bir yürekten bir diğerine aktarmak mümkün. Ancak bu iş biraz da ustalık ister.

Cömertlik ve zenginlikle donanmış talihlilerden olsam elbette hediye denince aklıma bir tablo, bir sanat objesi -ya da Frenkçe deyimiyle 'objet d’art'- gelirdi. Bu talihli okurlar için bir haberim olacak. Lebriz ve Evin sanat galerileri yılbaşı için Türk ressamlarının eserlerini kapsayan 'online' yılbaşı müzayedesi düzenlemişler.

Ne demişler, 'Ağanın eli tutulmaz'!

Yazarın Tüm Yazıları