Hayatın İçinden

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

Adana ve Florida

Başlığa bakıp şaşmayın. Biraz sabrederseniz Adana ile Florida’yı nasıl bir potaya koyduğumu göreceksiniz...

Bu karşılaştırmayı yapmama vesile olan kişi Güman Birincioğlu. Güman gazetecilik hayatımda tanıdığım ilk teknik müdür. İşinin antipatikliğine rağmen, Gelişim’in en renkli simalarından biriydi. Dostluğu ise pahaya vurulamaz. Bu arada hayatımın en güzel günlerini Gelişim’de geçirdim desem yalan olmaz. Duygu Asena, Hıncal Uluç, Yalçın Pekşen orada edindiğim gazeteci dostlardı. Dostluklarımız yıllar boyunca aynı sıcaklıkta sürdü gitti. Bu sıcak ortamı yaratan Ercan Arıklı’ya kendi hesabıma ne kadar teşekkür etsem azdır.

Sıcak deyince konuyu Adana’ya bağlayalım.

Güman geçenlerde telefonla arayıp Adana’daki Tepe-Cinemaxx işletmesinin açılışı için eski Gelişimcileri Adana’ya davet ettiğini söyledi. Bir de Cumhuriyet’ten kadim dostu Doğan Hızlan’ı bizlerle birlikte olacağını haber verdi.

Bir proje önerisi

Cumartesi günü hep birlikte yola revan olduk. İstanbul mevsim normallerine göre sıcak. Ama Adana büsbütün sıcak. Kış buralara hep teğet geçiyor. Üstelik her yer yeşil. Daha yeşillendirmek de işten bile değil. Deniz ise burnunuzun dibinde.

Türkiye’nin güneyi niçin Amerika’daki Florida gibi bir emekli cennetine çevrilmez hálá anlayabilmiş değilim. Bodrum küçük ve sınırlı bir örnek. Oysa çok daha geniş kitleler bu iklim güzelliğinden yararlanabilir.

Bu vesileyle de oralardaki gelir düzeyi yükselir. Özellikle yüksek oranda göç alan bu yerlerde istihdama da bir ölçüde imkan sağlanmış olur. İstanbul gibi aşırı nüfusla şişmiş kentler geriye göç verebilir.

Bu işi kim örgütlemeli derseniz, cevabım 'elbette oraların büyükşehir belediyeleri' olur.

Kente hizmet sadece yol ve altyapı yatırımlarıyla sınırlı değil. Böyle büyük projeler de hizmet için düşünülmeli.

Tepe-Cinemaxx

BİZİ Adana’da misafir eden Tepe-Cinemaxx girişimi burada müthiş bir iş başarmış. Büyük bir alış-veriş merkezinin içinde toplam 3,200 koltukluk 9 salon inşa etmiş. İçlerini son derece rahat bir oturma düzeniyle donatmış. 'Dolby digital' ses düzeni ve tenis kortu büyüklüğündeki 160 metre karelik- perde harika.

'Adana’da bu kadar seyirci var mı?' diye sordum. Adanalı dostlarım 'yok' dediler. Ama Cinemaxx grubunun sloganı, 'kendi seyircini kendin yarat.' Ankara Bilkent’te bunu iki yıl içinde ciddi ölçüde gerçekleştirdiklerini söylüyorlar.

Bir iddiaları da filmin sinemada seyredileceği. Bunu ispatlamak için salona geniş ekranlı bir televizyon koydular ve perdedeki görüntü ve sesi VCD ile televizyondan da aktardılar. Televizyondaki ses ve görüntünün ekrandaki filmin karikatürü gibi kaldığını söylememe bilmem gerek var mı?

Bu vesileyle Cinemaxx’ın İstanbul’da Carrefour Vega’da da benzer biz hizmeti sunacağını haber vereyim.

Ramazan tebriki ve bir eleştiri

BUGÜN ramazanın ikinci günü. Söze Müslüman okurlarımın ramazanını tebrikle başlayayım.

Sonra da bir eleştiri...

Ramazan ayı İslam dinininde özel bir konuma sahip. İstanbul da İslam kentleri arasında en önemlilerinden biri.

Peki, siz Müslümanlarca kutsal sayılan bu ay boyunca İstanbul’da din ve sanatın buluşmasına ilişkin seçkin ne gibi bir faaliyetten haberdarsınız?

Acaba birileri dişe dokunur bir şeyler yapıyor da, ben mi bilmiyorum?

Devleti bir kenara bırakılım. İslami değerlere bağlılıkla övünenler ne yapıyor?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi dini ve milli değerleri 'hıfz' etmekten sözeden muhafazakar bir görüşün temsilcileriyle dolup taşmakta. Onların programlarında böyle bir faaliyet var mı?

Her ramazan birkaç nostalji meraklısının pek de anlam ifade etmeyen yüzyıl öncesiyle sınırlı Binbirdirek hikayelerini dinlemekten siz de bıkıp usanmadınız mı?

Yoksa ramazan zamanın derin dondurucusunda bir daha çözülmemek üzere ebediyen saklanan bir şey de biz mi farkında değiliz?

Yazarın Tüm Yazıları