Hayatım, kötü biten roman gibi olmasın

Babasından gördüğü şiddet, akıl hastası annesinin verdiği sorumluluk, sevgililerinin yaşattığı ihanet; gencecik bir yüreği kuşkular içinde bırakmaz da ne yapar?

İçi içine sığmayan, aslında pek çok yeteneği olan bir genç kız bu. Önemli bir özelliği de hayvanseverliği. Ama bunu da sıkça rastladığımız gibi ‘hastalıklı bir duygu’ olarak görüyor çevresi.
Ben, sevdiği gencin onu sarıp sarmalayacağını, bu defa gerçekten iyi birine rastladığını düşünüyorum. Yeter ki ona güvenmeyi öğrensin.

Hiç kimseye güvenemiyorum


Feyza Abla, ben 21 yaşında genç bir kızım. Öncelikle sizi çok sevdiğimi ve yazılarınızı ilgiyle takip ettiğimizi söylemek istiyorum.
Benim sorunum güvensizlik. Çevremdekilere ve tabii daha da önemlisi kendime güvenemiyorum...
Aslında çirkin bir kız değilim, etrafımdakiler güzel ve akıllı bir kız olduğumu söylüyor. Onlara göre, her erkeğin evlenmek isteyeceği, akıllı, sadık ve güzel bir kızım. Ama nedense ben kendime güvenemiyorum. Belki de bunun nedeni, geçmişte yaşadığım üzücü olaylardır, bilemiyorum...
Daha önce hayatıma iki kişi girdi. Biriyle iki yıl görüştük. Fakat ilişkimiz devam etmedi, çünkü beni aldattı. Diğeriyle dört yıl ilişki yaşadık, ne yazık ki o da aldattı.
Şu an görüştüğüm biri var ve beni el üstünde tutuyor, üstüme titriyor. Bazen kırıyor beni ama hak veriyorum ona, çünkü yaşadığımız sorunların hepsi benim güvensizliğimden kaynaklanıyor.
Her defasında “Bana ne zaman güvenmeyi öğreneceksin? Seni aldatmıyorum, seni seviyorum ve ciddi bir ilişki istiyorum. Ben senden kopmak istemiyorum, sen beni zorla kendinden uzaklaştırıyorsun” diyor.
Ablacığım, inan o sorunları isteyerek çıkarmıyorum. Üç yıldan sonra ilk defa hayatıma biri giriyor. Onunla vakit geçirmeyi, gözlerinin içine bakmayı seviyorum.
Onu çok seviyorum, o da beni seviyor... Zaten sevmese o tavırlarıma neden katlansın ki?

ANNEM KOLLARIMDA VEFAT ETTİ

Üç yıl önce annemi kaybettim, ondan sonra kendimi bıraktım. Toparlanmaya çalışırken etrafımdaki insanlardan kaçar oldum. Sevdiklerimi üzdüm.
Annem akıl hastasıydı. Kollarımda vefat etti. Babam, anneme ve bana şiddet uyguluyordu, bize kötü sözler söylüyordu. Ona çok kırgınım, çok kızgınım. Bana bir hiç olduğumu kabul ettirdi...
Ben aptal bir kız değilim. Dans, tiyatro eğitimim var. Karakalem çizimler yapıyorum, hikâyeler yazıyorum. Çocuklarla ve hayvanlarla ilgilenmeyi de seviyorum. Özellikle hayvanlar konusunda çok duyarlıyım. Bir köpeğim var, ayrıca sokaktaki kedi, köpek ve kuşlara da bakıyorum.
Çevremdekiler halime gülüyor, bana ayıp bir şey yapıyormuşum gibi bakıyorlar ama ben utanç duymuyorum. O hayvanlar aç ve üşüyorlar. Elimde olsa hepsini eve alıp bakarım.
Bir tanıdığım yavru kedi arıyordu, ben de ona mahallede baktığım bir kediyi gösterdim. Fakat kedi cins olmadığı için istemedi. Bu kadar katı ve bencil olabildiklerini gördükçe insanlardan soğuyorum.
Hayvanları çok seviyorum. Her ne kadar babam buna “hastalık” dese de... Erkek arkadaşım da hayvanseverdir, o da sokakta bulduğu siyah bir kediciği evine aldı, bakıyor.
Bu dünyada sadece hayvanlara güvenebiliyorum ablacığım. Onların beni üzmeyeceklerini bildiğim için belki de...
Çok istediğim halde, ailevi sorunlarım yüzünden üniversite okuyamadım. Şimdi kendimi çok boş hissediyorum. İnsanlara duyduğum güvensizlik yüzünden sevdiğim adamı kaybetmekten de çok korkuyorum.
Artık yoruldum ağlamamaktan... Güçlü olmaya çalışmaktan... Kırılmaktan... Çıkmazdayım. Benim hayatım, sonu kötü biten bir roman gibi olmasın.
Bu yazımı okuyan ebeveynlerden bir ricam var; ne olursa olsun çocuklarınıza kalp kırıklığı yaşatmayın ve onları asla terk etmeyin. Benim gibi kocaman bir boşluğa düşmesinler...
Rumuz: Kedicik
Yazarın Tüm Yazıları