Hayali Kürdistan

IRAK Kürtleri bağımsız devlet kurmak istiyorlar mı?

Daha doğrusu, fiili geniş zaman kipine dönüştürerek soruyu şöyle sormak gerekiyor:

Irak Kürtleri bağımsız devlet kurmak ‘isterler mi’?

* * *

KESTİRMEDEN ve láfı hiç gevelemeden, cevabı dobra dobra cevap verelim:

Evet, isterler!

Eh, aşınsa bile madem ulus-devlet varlığını koruyor; madem bunu hayata geçirememiş etnisitelerde de ruhi bir ‘özlem’ olarak kalıyor, o halde Kürtleri doğal karşılamak gerekir.

Ancaak, ‘özlem’ler ve ‘arzu’lar bir şey; ‘g-e-r-ç-e-k’ler ise bambaşka bir şeydir!

Hele hele, ‘realpolitik’ damgalı bir uluslararası arenada; üstelik, Ortadoğu gibi milimetrik hesaplı bir coğrafyada o ruhi taleplerin maddi olguya dönüşmesi kolay iş değildir. Ve málum, böyle ‘özlem’ ve ‘arzu’ları Türkçe’de ‘hayal’ kelimesiyle tanımlıyoruz.

* * *

BU durumu en hariká biçimde saptayan formülü, Irak’ın Ankara Büyükelçisi Sabah Cemil Ümran’ın ‘Zaman’ gazetesinde Salih Boztaş’a vermiş olduğu demeçte okudum.

Ümran yarı üstü kapalı cümlelerle Türkiye’de hüküm süren ‘Kürt paranoyası’nı anlayamadığını çağrıştırdıktan sonra, şu ‘tavsiye’yi dile getiriyordu:

‘Kürt devletinin kurulması hayaldir ve insanları hayallerine göre yargılamayın’. İşte Bağdadi diplomatın toplam sekiz kelimede özetlediği ‘gerçek’ her şeyi açıklıyor.

* * *

EVET evet, daha önce ben de bin defa yazdım ki, şurada veya burada bir Kürt devletinin kurulması ‘özlem’ ve ‘arzu’ların uzantısı olan bir ‘hayal’lere tekabül ediyor.

Fakat tabii, biz müzmin paranoyaklığımızdan ve travmatik mazoşistliğimizden ötürü hayalleri yargılamayı sürdürüyoruz.

Ötesi, inanılacak gibi değil, başkalarının hayallerini kendimize kabus ediniyoruz. Falanca bize kendi gördüğü rüyayı anlattığında, ertesi gece biz nöbete giriyoruz. Burada tekrar çok şematik biçimde özetliyorum.

* * *

BIRAKIN Türkiye’yi, Atlas Okyanusu’ndan Umman Denizi’ne kendi ‘álem’inin yekpareliğine titreyen Arap dünyası ‘hadım edilmeyi’ asla kabullenmez. Kan davası güder.

İmparatorluk geleneğinden süzülen İran ise hiçbir şekilde ‘armut toplamaz’.

Ve, ‘W’ rumuzlu George Bush da ne kadar dar görüşlü olursa olsun, ABD Kürtlerin kara gözü, kara kaşı uğruna ve kendisi için hayati önem arzeden o Arap alemiyle tamamen ‘bozuşmak’ pahasına bağımsız bir devlete ‘he’ demez. Diyemez ve demeyecektir.

Hele hele, bir ‘ayağı çukurdayken’; yani Irak badiresini atlatmaya çalışırken?

* * *

ÜSTELİK, Kürtler ‘hayal kuruyor’ olabilir ama hiç de ‘hayalperest’ davranmıyor. Bugün - yarın bir ‘Kürdistan’ kurulamayacağını bizzat onlar da çok iyi görüyorlar.

Nitekim bunun içindir ki, yanlışına rağmen yine de sömürge mirası yapay Irak’ın etno - mezhebi yelpazesini en gerçek biçimde yansıtan seçimlerden sonra ‘kilit’ konuma geçen Kürtler bağımsızlığa değil, federal yönetimli ama Bağdat merkezli bir devlete ‘oynuyorlar’.

İnsaf, Kürtlerin hem Irak hükümetine ‘damga vurmak’ için cumhurbaşkanlığını, başbakan yardımcılığını ve dışişleri bakanlığını istediğini göreceksiniz; hem de ‘bağımsız Kürdistan kurmak istiyorlar’ diye yine ‘paranoya krizi’ne gireceksiniz?

Kaldı ki, etrafı hasımlarla çevrili ve denize çıkış yoksunu bir devlet kurulsa Türkiye için ne yazar, kurulmasa ne yazar o başka bir mesele ama, bugünkü konuma girmiyor. Mazoşistliğin de sınırı var, başkalarının hayaliyle kendimize kabus kurmak artık yetti!
Yazarın Tüm Yazıları