Hay, Allah Mercedesinizi versin e mi?

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Hem bizim gazete, hem bilhassa Sabah'ta Necati Doğru, şu büyük Türk büyüklerinin Mercedes marka araba düşkünlüğüne iyi bindirdi. Üstelik bu seferki ‘‘alel acele altı Mercedes, bir de Safrane’’ talimatı, Başbakanlık'ça Emlak Bankası'na verilmişti. Emlak Bankası Genel Müdürü işten kovulacağını öğrenince, içine sinmeyen bu usulsüz konuyu basına intikal ettirmekte bir beis görmedi. Nasıl olsa gidiciydi. Bari, giderayak bir yiğitlik yapayım dedi. İyi de oldu.

Şimdi karşımıza Kartal marka kaptıkaçtıya binen 72 yaşında Karaoğlan Ecevit çıkmış bulunuyor. Vallahi yürek dayanmaz. Vur deyince öldür. Ya ifrat, ya tefrit. Bu memleket bu kadar mı fakir? Başbakanlığın ve çeşitli bakanlıkların ve bilcümle genel müdürlüklerin garajlarında, 72 yaşında bir Başbakan Yardımcısı'nın bineceği doğru dürüst bir makam arabası kalmadı mı? Mercedes'in 10 yaşındaki modeli bile makam arabası olur. Beyaz kaptıkaçtıdan makam aracı olmaz. Kartal'a binmekle de, kartal olunmaz. Ecevit, devlet malına şahin olsun. Devletin gücünü göstersin. Devlet malı olup da ‘‘kayıp’’lara karışan lüks arabaları toplatsın biyol. Ondan sonra alkışlayalım kendisini...

***

Hani meşhur hikâyedir. İki fakir köylü oturmuş hayal kuruyormuş. Biri diğerine sormuş: Ulen Hasso, padişah olsan ne yersin? Hasso, cevap vermiş: Soğanın cücüğünü yerim. Peki ya sen ne yersin? Soruyu ilk soran, melul melul, ulen bana yiyecek bi şey komadın ki... demiş.

***

Bizim siyasilerimizin herhalde bir tek hayali var. Mercedes'e binmek. Ama en büyüğüne ve en son modeline. İster dinci, ister laik olsun, hepsi köylü Memo ile Hasso. İlla soğanın cücüğünü yiyecek. İlla ki, Mercedes'in en büyüğüne, en son modeline binecek. Yoksa bir tarafları şişiyor galiba. Bakan, belediye başkanı veya genel müdür olunca, bunların ‘‘Mercedes'leri tutuyor’’. Elleri titriyor. Dikkatlerini toparlayamıyorlar. İlla Mercedes isterim diye tepiniyorlar. Bunun için kalpler kırılıyor, küsülüyor, ayağın tozuyla usulsüzlükler yapılıyor. Kaçak olsun, sahte plakalı olsun, beyaz plakalı olsun, siyah plakalı olsun ama illa Mercedes olsun. Hem en büyüğünden, hem de en yenisinden olsun diye yeri göğü inletiyorlar. Mercedes'e binince bütün asabiyetleri geçiyor. Tüm komplekslerinden sıyrılıyorlar. Karılarının, kızlarının, oğullarının yanında itibarları artıyor. Şaban filmi gibi, Mercedes'e binip eski oturdukları mahalleleri turluyorlar herhalde. Hayat nedir zaten. Şu politikanın kahrını çekmeye değer mi? Bir Mercedes'e binmedikten sonra, ben bakanlığı neyleyim. Şimdi göreceksiniz, Emlak Bankası'na aldırtılamayan Mercedes'ler ‘‘usulüne uygun olarak’’ bütçeden alınacak. Hiç kimse bu Mercedes işi kapandı sanmasın. Bu bir inat ve itibar konusudur. Sen mi Emlak Bankası'nın altı tanecik Mercedes almasına engel oldun, bak ben kaç tanesini ‘‘usulüne uygun’’ olarak alacağım. İster çatlayın, ister patlayın. Özel sektörde kıytırık patronlar Mercedes'e binecek de devlet mi binmeyecek? Ulan bir müteahhit kadar itibarımız yok mu?

SON SÖZ: Kendim için Mercedes istiyorsam namerdim.

Yazarın Tüm Yazıları