Hatırlıyorum

Muzır, hınzır ve gülümseten iletiler de çoktu elbet.

Okul yıllarımızdaki gibi...

Ankara Cumhuriyet Lisesi 1. sınıftaydık.

Bir grup yakın arkadaşız.

Dersler cazip gelmedi pek, hep birlikte sınıfta kaldık.

Okul yönetimi ikinci senemizde tüm "kalanlar"ı aynı sınıfta topladı.

Namlı ya da potansiyel "yaramazlar"ı...

* * *

Sınıfın "adı" da alfabenin en sonlarından geldi: "4-V".

O sınıfa Cumhuriyet'e yeni gelen bazı hocaları da verdiler.

Sonradan hep sevgili hocalarımız diye andığımız, aydınlık genç öğretmenleri...

Bir ara pos bıyık bırakan, Kimyacı Halas Onbulak.

O kısa süre sonra gidince yine Kimyacı Ender Atlı.

Fizikçi Alpay Tolon...

Edebiyatın efsane hocalarından, demokrasi öğretmeni Muzaffer Gürses.

Matematik'e "Cebir ve Geometri'den birisinden geçin, diğerinden ben geçireceğim" diyen, babacan İsmail Evyapan.

Resime dünya güzeli gerçek bir melek, Gönül Akbay.

Mahmut Hoca tiplemesinin en çok yakıştığı isimlerden, bedenci Sabri Öter.

Coğrafya'ya Nesrin Kale.

Tarihe dünyanın en sabırlı hocalarından Mediha Şener.

Diğer hocalarımızın ismini çıkartamıyorum.

Ama unutulanların bir bölümünün, sistemli baskı yöntemini denediklerini, her fırsatta disipline yolladıklarını hatırlıyorum.

Olsun, hatıramızdır.

* * *

Ünlü 4-V'de eğitim yılı başladı.

Tarih dersine yeşil fon kağıdından yapılma defne taçlarla giren.

Kimya sözlüsünde tuzu-bazı Billur Tuz ile açıklayan.

Fizik hocasına, "Susun, yoksa pencereden atlarım" dedirten.

Devamsızlık "hak"kını sonuna kadar ve "artı rapor" ile kullanan.

Herşeye "birlikte" tepki veren.

Bir tür "4-V düzeni" ya da kaosu yaratan bir "hababam" çıktı ortaya.

Hem filmdeki kadar da "şirin" olmayan...

Mevcudu 60+...

İki-üç ay geçmeden dağıtıldı 4-V.

* * *

Bakmayın yazdıklarıma.

İyi çocuklardı hepsi; Amca Sedat, Adanalı Mehmet, Sarı Gülay, Çerkez Selahattin, Gülgün, Nur, Ferhat, Adnan, Hale, Burhan, Aynur, Selma, Cazibe, Fatih, Avni, Savaş, Murat, Meltem, Şehrazat...

İyi çocuklardık.

Yoksa nasıl güzel hatırlanırdı…