Yaptığı bağışın miktarını "Allah’la benim aramda" diye açıklamıyor. Hayrını hep sessiz sedasız yapmıştı, öylece kalacaktı. Ama "Deniz Feneri rezaletinden sonra örnek olsun, birileri duysun istedim" dedi ve kendisiyle röportaj yapmamızı kabul etti.
Hatice Korkmaz Yıldırım, iki çocuklu bir ev kadını. Babası Zihni Yıldırım,
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’la amca çocuğu. Eşi Cevat Korkmaz, Oxoil Petrol’ün yönetim kurulu başkanı. Yıldırım Ailesi’nin büyükleri, Cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden. Bu aydın aile aynı zamanda dini değerlere de bağlı. Ailenin birçok üyesi, yıllardır her ramazanda fitrelerini gönül rahatlığıyla Deniz Feneri’ne veriyordu.
Hatice Hanım, aile üyelerinin Deniz Feneri olayından sonra yaşadığı hayal kırıklığından çok etkilendi. Ramazanın son günlerinde, bitişik apartmandaki komşusu, aynı zamanda Ermeni Patrikhanesi Giysi Eşya ve Gıda Yardım Kolu Başkanı olan Linda Süme aklına geldi. Hayrını bu kez yoksul Müslümanlara değil, yoksul Hıristiyanlara yapmaya karar verdi: "Deniz Feneri olayından sonra benim gibi inanç sahibi Müslümanlarda büyük bir güven sorunu başladı. Zekatımızın, fitremizin yerine gitmesini istiyoruz sonuçta. Yardım ibadetimi yaparken din ayırımı gözetmiyorum artık."
PATRİKHANE’DEN KURDELELİ TEŞEKKÜRHatice Korkmaz, bu ramazan önce giyecek ve gıda yardımını Ermeni Patrikhanesi’nin Yardım Kolu’na yaptı. Eşine, akrabalarına, arkadaşlarına bu seneki yardımının adresini söyleyince hiçbirinden olumsuz bir tepki almadı. "Annem yaşasaydı belki itiraz ederdi ama açlık ve yoksulluk, din ayrımı yapmaz, derdi."
Hatice Korkmaz’a birkaç gün önce Patrikhane’den armalı, kırmızı kurdeleli bir teşekkürname geldi. Teşekkürname’de şunlar yazıyordu: "Sayın Hatice Korkmaz Yıldırım, Patrik Mesrob 2. Hazretlerinin himayelerinde, kullanılmış giysi ve eşyaları değerlendirme kolumuzun çalışmalarına göstermiş olduğunuz destek ve yaptığınız giysi yardımlarından dolayı en içten teşekkürlerimizi sunarız."
Hatice Korkmaz, "Önemsenmek, resmi bir belgeyle yardımımın kayıtlara geçtiğini görmek beni çok mutlu etti, güven verdi. Kırmızı kurdeleyle ödüllendirilmiş bir çocuk gibi hissettim kendimi" diyor. Bu teşekkürnameden sonra fitresini de Patrikhane’nin yardım derneğine yapmaya karar verdi. "Bugüne kadar yakın çevrem, fitre ve zekátı hep Müslümanlara veriyordu. Aynı ayrımı onlar da yapar, Müslümandan yardım kabul etmezler diye önce çekindim. Ama maksat ihtiyacı olanlara yardımsa, din ayrımının ne anlamı vardı?"
Hatice Korkmaz, fitre vermeden önce, Kumkapı’daki Meryem Ana Patriklik Merkez Kilisesi’ndeki derneğe gitti. "Yardımda din ayrımcılığı yapmıyorlardı" diye anlatıyor. "Fitre kararımda bu da çok etkili oldu. Muhtaç Müslümanlar pazartesi, Hıristiyanlar ve mülteciler perşembe günleri geliyor. Üstelik bizdeki gibi itiş kakış, rencide edici görüntüler yok. İstenince koordine olunuyormuş."
ERMENİLER AZ, YARDIMLARI YETMİYORLinda Süme, iki çocuk annesi bir Ermeni. Beş yıl önce Patrikhane’ye bağlı olarak kurulan yardım derneğinin başkanı. Yardım derneği kurmak istediğini Patrik Mesrob Mutafyan’a anlatmış. Patrik de "Olur ama Hıristiyan da gelse, Müslüman da gelse vereceksin. Kapımıza kim gelirse" demiş. Dernek, iki yıl önce sel felaketine uğrayan Batman’a, Diyarbakır’a yardım paketleri yollamış, ilköğretim okullarına giyecek yardımı da yapmış: "Ermeni cemaati az olduğu için yardımları yetersiz kalıyor. Yetişemiyoruz. Dün bir paket çayı 20’ye böldük. Para yardımı kabul etmiyorum ama verildiğinde mutlaka kayıt altına alınır ve makbuzlar Patrik Vekili Aram Ateşyan’da durur. O parayla bakliyat, yağ alırız."