Harry Potter hayatınızı kurtarabilir

Güncelleme Tarihi:

Harry Potter hayatınızı kurtarabilir
Oluşturulma Tarihi: Ocak 05, 2002 00:00

Sizin adınıza konuştuğum için özür dilerim. Ama bu aralar Harry Potter benim hayatımı kurtarıyor. Dün gece de aynı şey oldu.Sol kaşımın tam üstündeki adi damar kabardı ve zonklamaya başladı.Az kalsın şakağıma sıçrayacaktı ki...Yarı yolda baş parmağımla yakaladım. Derinlemesine bastırırken, ‘‘Kurtar beni Harry!’’ diye bağırdım. Anladınız baş ağrısı karşısında çaresiz kalmıştım, elimde kitabım, cup diye yatağa atladım, kendimi Harry'nin kollarına bıraktım. Tylenol'lardan daha iyi geliyor Harry Potter kitapları bana!Nasıl anlatsam size?Sanki bedenimi dışarıda bırakıp, sihirli bir dünyanın kırmızı kadife perdelerinden kafamı içeri sokuyorum. İlk kurtulduğum şey baş ağrısı ondan sonraki hayata dair karın ağrısı...Oh be rahatım şimdi...*Sihirbazlar, büyülü değnekler, dev yılanlar, gizemli koridorlarıyla Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu, müdür Dumbledore, iksir hocası Snape, kızıl kafa Weasley'ler, çok bilmiş Hermione ve Karanlık Lord Voldemort...Artık en yakın arkadaşlarım onlar! En çok da Harry tabii...Ayıptır söylemesi ondan çok hoşlanıyorum.Elimden tuttuğu gibi bana dünya değiştirtebiliyor.Yavrum, öksüz ve yetim o! Ama kendine acımıyor. Yenilgiyi peşinen kabul etmiyor. Klasik bir kahraman fiziğine sahip değil. Hiç. Küçücük bir şey. Ama çok yetenekli ve sevimli. İyi bir büyücü o. Ve iyi bir sporcu. Baksanıza, daha birinci sınıftayken ‘‘Quidditch’’ oynamaya başladı. O dünyada çok önemli bir spor bu. Futbolu, mutbolu katlar! Sonra, Harry'cik gözlüklü ama inek değil. Derslerine ancak gerektiği kadar çalışıyor. Bir kahraman ama pot da kırıyor.Yani hem sıradan, hem değil...Demek istiyorum ki, bildiğimiz kahramanlardan değil.İri adaleli, geniş omuzlu, çelik bakışlı her şeye muktedir biri hiç değil. Doğa dışı güçlerden yardım almasaydı, doğduğu andan itibaren kaybetmeye mahkum biri olurdu yani.Kurbanların masumiyetini taşıyor üzerinde...Ama kimseye de kendini ezdirmiyor.*Bir uçak yolculuğu sırasında tanıştım Harry Potter'la.Hala birlikteyiz.İlişkimiz başladığında kuşkuluydum, ya beni de baştan çıkarırsa diye. Korktuğum başıma geldi. Yeni, yepyeni bir dünya keşfettim onda.Lütfen kendinize iş edinin ve Harry Potter hastalığına siz de yakalanın.İnanın, değecek!Şahane kadın Sevin OkyaySevin Okyay, bizim Harry Potter'la tanışmamızı sağlayan önemli isimlerden biri. Birincisi hariç diğer kitapları o ve oğlu çevirdi. Kendisini zaten tanıyorsunuz Radikal'in ‘‘deli’’ sinema yazarı. Ciddi bir entelektüel. Şahane biri o. Sağolsun, Harry Potter konusunda mini bir röp yapmama izin verdi. Verdiği bilgiler için teşekkür ediyorum. Bu yazıyı onun sayesinde çıkardım. Tamam mı, anlaşıldı mı, ben onu seviyorum!Nereden çıktı bu Harry Potter?- Malum yerden! Yani, J.K. Rowling'in kaleminin ucundan...Siz bu gözlüklü minik veletle nasıl tanıştınız?- Valla, niye bu kadar kıyamet koparıldığını merak edip Harry Potter'ın İngilizcesi'ni almıştım. İkinci kitap, Sırlar Odası ise çeviri için bana geldi. Oğlum Kutlukhan da vaktinde yetiştirmem için yardım etti...Anne-oğul birlikte severek çevirdiğiniz doğru yani...- Tabii, tabii. Azkaban Tutsağı ile Ateş Kadehi'ni birlikte çevirdik. Ve çok eğlendik. Bölümleri paylaşıyor, sonra karşılıklı geçiyor yaptıklarımızı kontrol ediyorduk. Azkaban Tutsağı'nı 17 gün içinde çevirmemiz icap etti. Söylememe gerek yok herhalde, bittiğinde, ikimiz de bitmiştik!En çok nerelerde zorlandınız...- Sihir ve büyüyle ilgili terimlerde, fantastik yaratıkların ve yiyeceklerin isimlerinde. Dahası, bir sonraki kitapta da tekrarlanıyorlar. Haliyle, üçüncü kitapta küçük bir sözlük yapmak zorunda kaldık...Sizce kitapta sözü edilen bütün o kavramlar bize yabancı mı?- Ne alakası var? Büyücülü, cadılı, ejderhalı, üç kafalı, köpekli bir alem nerede var ki, burada olsun? İngilizlere ne kadar yabancıysa Türklere de o kadar yabancı...Siz kitabın yazarı Rowling'i daha önceden tanıyor muydunuz?- Herkes gibi ben de onu ilk kitabıyla tanıdım. Joanne Kathleen Rowling, erkek çocuklar kitabı yazanın bir kadın olduğunu anlamasın diye, isminin ilk harfleriyle yetinmiş: J.K. yani. 6 yaşından beri yazar olmak istediğini söylüyor. İşin tuhafı, fantezi edebiyatına pek düşkün değil. Ama Yüzüklerin Efendisi'ni de 14 yaşındayken okumuş! Harry Potter aklına ilk kez, bundan 12 yıl önce, Manchester-Londra arasında yolda kalan bir trende, ineklerin otladığı bir çayıra bakarken geliyor. Küçük kızı Jessica'ya tek başına bakmak zorunda olan, işsiz bir anne ya, habire sıcak olsun diye Edinburgh kafelerinde oturup kullanılmış kağıtların arkasına, peçetelere bir şeyler çiziktirip duruyor. Daha önce büyükler için iki roman yazmaya başlamış, ama ikisi de bitmemiş. İş, Harry'ye gelince, fantezi yazdığının farkına varmadan, keyif için yazmaya başlamış. Bakar mısınız sonuca...Harry Potter'ın tüm dünyada bir fenomen kabul edilmesi nasıl açıklanabilir?- Cevabı ‘‘zamanlama’’ galiba! İş, sadece cadı-büyücü işi değil. Sinemada da, bilim kurgu yerini fanteziye bırakmış gibi görünüyor. Belki böyle bir dönemde yaşıyoruz. Bir de tabii, Harry Potter kitaplarının en güçlü yanlarından biri, çocukların güçsüzlüğünü öne çıkarması. Sonra da bu çocukların en güçsüzü kalkıyor, yüz yılın en kudretli Karanlık Büyücüsü dahil, herkese karşı zafer kazanıyor! Sihir işinin kendisi de sihirli. Kendileri dışındaki şeyleri değiştirebilecek kudrete sahip olmayı kim istemez? Ama büyümenin en berbat yanlarından biri, gücümüzün ne kadar sınırlı olduğunu fark etmek. Oysa insan çocukken, sadece büyümenin her şeye yeteceğini sanıyor. Ama kendinizi büyümüş bulunca, ‘‘Kahretsin!’’ diyoruz, ‘‘Büyüklerin söylediği her şey yalanmış!’’. ‘‘Büyüyünce yaparsın’’ denilen şeylerin çoğunu yapamıyoruz çünkü. Ama tabii bu acı gerçek, onları değiştirmeye çalışmayacağımız anlamına gelmiyor! Harry de, bu çocuk haliyle, doğru bulmadığı şeyleri değiştirmeye çalışıyor. Allahtan, çevresinde bu güce sahip büyükler de var...Sizce Rowling, altın saçlı bebek yüzlü bir karakter yaratmak yerine neden esmer, gözlüklü sevimli ama sıradan bir fizik oturtmuş karakterine?- Çok da isabet etmiş! Bu seçim, kitabının başarı kazanmasındaki en etkin nedenlerden biri bence. Harry, sıradan biri aslında ve bu dönemin çocuğu. Başka kuşaklardan kalmış bir miras değil yani. Ve inanıyorum ki, Peter Pan misali, sonraki kuşaklara da kalacak. Bir eleştirmen, Harry Potter için ‘‘Çocuklar, tıpkı tavşan kokusu almış tazı gibi, yeniliğin kokusunu alıp sevinçle titriyorlar’’ diyor. O kadar doğru ki! Belki de o yüzden, Harry'nin biraz da onların hesabına atıldığı tehlikeleri soluk soluğa izliyorlar. Ama Harry'yi sadece cesareti korkusuna galebe çalan bir kahraman olarak tanımlamak haksızlık olur! O aldığı dersler sayesinde, doğru olanı, haklı olanı, gerekli olanı kavramayı öğreniyor ama bunları yaparken insanın canını sıkmıyor. Yaşı büyüdükçe karşısına çıkan sorunları da göğüslüyor. Daha acı olaylarla karşılaşsa bile! Okurları da, onunla birlikte büyüyor. Üstelik Rowling, iyiyle kötünün ilk bakışta göründüğü kadar basit olmadığını da bizlere hissettiriyor...Eee peki çeviriden para kazanılıyor mu? ‘‘Çeviri yapsam geçinir miyim?’’ diye düşünenlere verecek cevabınız nedir?- Kazanılıyor ama, bu parayla geçinmek biraz zor! Ne kadarla geçindiğinize bağlı tabii. Hızlı çalışabiliyorlarsa, durum pek fena değil. Yani ne oldurur, ne öldürür! Yine de sinema eleştirmenliğiyle geçinmekten iyidir. Harry Potter çevirileri bu piyasada bir istisna sayılır. Hem satıyor, hem de Yapı Kredi Yayınları, baskılara para ödeme konusunda çok dürüst davranıyor. Ben şahsen, J.K. Rowling'in kaleminin, Harry'nin alnındaki şimşeğin hızına ulaşmasını diliyorum...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!