Hareket etmeden kilo vermek yok

Güncelleme Tarihi:

Hareket etmeden kilo vermek yok
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2016 20:52

Hareket etmiyorsanız yediğinize dikkat etseniz bile kendinizi kilo alırken bulabilirsiniz. Hareketi arttırmak işin kilit noktası.

Haberin Devamı

DÜNYADA çok ama sahiden çok büyük bir diyet endüstrisi var. Ülkemizde de öyle.

Fakat ben, bunca yıl içinde bunca diyet reçetesi ve tekniği okudum, bunlardan hiçbiri Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun önerdiği temel diyet kadar iyi ve doğru değildi.

Hatırlayın, Osman Müftüoğlu yıllardır zayıflamak isteyenlere aslında tek bir cümle ile öğüt veriyor:

“Ne kadar yiyorsan yarısı, ne kadar hareket ediyorsan iki katı...”

Evet, gerçekten de eğer hareket etmiyor, kas yapıcı sporların yakınından geçmiyorsanız, açlık diyetine bile girseniz sonunda başladığınızdan fazla kiloyla bitirirsiniz.

Hareket etmiyorsanız yiyeceğinizi kıstığınızda yağın yanı sıra kas da kaybedersiniz; bir süre sonra kayıp kaslar yüzünden metabolik hızınız düşer ve kilo almaya başlarsınız.

Haberin Devamı

Burada aldığınız kalori miktarını illa düşürmeyi önermiyorum; benim tavsiyem kalorilerin kaynağını değiştirmeniz.

Ama illa diyet öncesine göre kalori de kısıtlamak istiyorsanız, yüzde 10-15’ten fazla kalori azaltmanızı önermem; sanırım hiçbir doktor da bunu önermiyor.

(Benim vakamda, nedenini bilmiyorum ama kendiliğinden bir kalori kısıtlaması da oldu. Amacım ve niyetim bu değildi ama kendimi günde iki öğün yerken buldum. Epeydir, kendimi zorlasam da üçüncü öğünü yiyemiyorum. Bazen iş gereği öğlen yemeğine katılıyorum, o zaman akşamlarımı bir minik yoğurt veya bir avuç ceviz vs ile geçiyorum. Eskiden 2500-3000 kaloriyi bulan günlük tüketimim tahminimce 1900-2000 arasına düştü; oysa 2200’ü hedeflemiştim, çünkü ‘bazal metabolizma’mın bu kadar yaktığı hesaplanmıştı.)

Sabahları uyandıktan sonra ilk 45 dakika içinde bir protein yemek ile yememek arasında büyük fark olduğunu gördüm. Sabahları genellikle iki haşlanmış yumurta yiyorum ve bu kilo kaybımı hızlandırıyor.
m Üç yumurtalı ama yumurtalardan sadece birinin sarısının kullanıldığı omleti de tavsiye ederim kahvaltı olarak. (Sonradan öğrendim, vücut proteinleri ‘kırmak’ için karbonhidratlara göre 10 kat fazla enerji/zaman harcıyormuş.)

Haftada beş gün tempolu uzun yürüyüşler yapıyorum. Parkurum 8 kilometre ve bunu 1 saat 10 dakika civarında yürüyorum. Daha kısa yürünebilir ama bence 5 kilometreden aşağıya düşmemek ve tempoyu yüksek tutmak gerek. (Eskiden bu 8 km’lik parkurda her 500 metrede bir 150-200 metreyi koşardım, dizimdeki bir sakatlık yüzünden artık koşamıyorum. ‘Interval training’ adı verilen bu yöntem yürüyüşleri verimli hale getiriyor.)

Sadece yürüyüş değil. Öncesinde 10 ve sonrasında 20 dakikayı bulan esneme-gerilme hareketlerini öğrenmek ve hakkını vererek yapmak çok önemli. Her ne kadar insanın kaslarının önemli bir bölümü bel ve altında toplanıyorsa da, benim için karın ve bel kaslarımı güçlü tutmak çok önemli; çünkü 30 yıldır bel fıtığı riskiyle yaşıyorum; onu fıtık haline getirtmemeyi karın ve bel kaslarım sayesinde başardım.

Haberin Devamı

m Eskiden karın ve bel için klasik mekik hareketlerini yapardım; dün sözünü ettiğim Timothy Ferris’in ‘The 4 Hour Body’ (4 Saatte Süper İnsan) kitabında 20 kiloya kadar varan bir ağırlıkla (ben hala 8 kg kullanıyorum) yapılan ‘Russian swing’ denen hareketi bir antrenörden adam gibi öğrenip haftada üç gün evde yapmaya başladım.

Ayrıca artık galiba kimse mekik yapmıyor, onun yerine ‘planking’ adı verilen hareket çok daha iyi. Önce 30 saniyeden iki tekrarla başlayın, sonra uzatabildiğiniz kadar uzatın süreyi.

Yürüyüş yapmadığım günler, bu aralar Osman Müftüoğlu’nun da köşesinde tanıtmaya başladığı ‘squat’ (çömelme) adlı hareketi yapıyorum; 30’ardan iki tekrar diye başladım, şimdi üç tekrar yapıyorum.

Haberin Devamı

‘Squat’ı doğru yapmak önemli; YouTube’da yüzlerce eğitim videosu var, tavsiye ederim. Son olarak, evde duvara yaslanarak ‘push-up’ yapıyorum. Gençken yerde yapardım ama artık yapamıyorum.

Bunu da haftada üç gün 30’ardan üç set olarak yapıyorum, hareket kolay geldikçe eğimimi arttırıyorum. Bu sayede de kol, göğüs ve boyun kaslarımı güçlendirip büyütüyorum.

BÖLGESEL ZAYIFLAMA EFSANESİ

Kimileri diyor ki, ‘Ben kalçamdaki yağlardan kurtulmak istiyorum.’ Yağa karşı mücadele, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı stratejisi gibi olmak zorunda:m Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır.

Yağ kaybetmeye başladığınızda evet vücudunuzun bazı bölgelerinden öncelikle kaybediyor olabilirsiniz ama hedefinize vardığınızda kol bilekleriniz dahil her yerinizin birden inceldiğini, yani her yerinizden yağ kaybettiğinizi göreceksiniz.

Haberin Devamı

Önemli olan, toplam ağırlığınızın içinde yağ oranını yüzde 20’nin altına (ne kadar altınayı siz kararlaştırın) ve kas oranını yüzde 40 sınırına getirmek.

MEYVE SUYU SEVERLERE

EVET size bir kötü haberim var. İçmeyin.

Şekerin kendisi kötü bir şey. Ama şekerler içinde bir tanesi var ki, o en kötüsü.

Onun adı fruktoz.

Bütün meyveler ve bal fruktoz içeriyor. Sofra şekerinin, yani toz veya kesme şekerin yarısı da fruktoz.

Ve fruktoz bütün şekerlerin en tatlısı. Tatlılıkta en yakın rakibini bile ikiye katlıyor, o kadar tatlı.

60’lı yıllardan itibaren Amerika ve Batıda, 90’lardan itibaren de bizde fruktoz tüketimi inanılmaz derecede arttı. Bu artışın sebebi ‘high fructose syrup’ denen endüstriyel ürün ve gıda endüstrisi.

Haberin Devamı

Gazlı içeceklerden bisküviye, pastadan teriyaki sosuna kadar girmediği yer yok fruktozun.

Oysa doğada meyve formunda olan ve insanoğlunun diyeti içinde sınırlı bir yer tutan bir şeydi eskiden fruktoz.

Ve fruktoz, pek çok bilimsel çalışmaya göre karaciğer yağlanmasının ve dolayısıyla alkole bağlı olmayan sirozların, kan yağlarındaki artışların vs başlıca sorumlusu.

Yemekte meyve suyu içerken belki sağlıklı bir şey yaptığınızı sanıyorsunuz ama gerçek bunun tam tersi. İçmeyin. Hele kutuda meyve sularının yanından bile geçmeyin.

Sadece meyve suyu da değil; fruktoz günümüzdeki ‘sağlıklı yeme’ çılgınlığı ve bizim bilgisizliğimiz sayesinde, marketlerde satılan pek çok ‘Doğal’ ve ‘Şeker ilavesiz’ etiketli yiyeceğin de içinde var artık.

HAFTADA EN AZ 70 BİN ADIM

DOKTORLAR günde en az 10 bin adım atılmasını tavsiye ediyor. Bu tabii Allah’ın emri değil, kastedilen şey hareketli olmak. Ama yürümek sahiden kolay. Bazı günler eksik yürürsek onu ertesi gün telafi de edebiliriz.

Ben haftada en az 70 bin adım atılması gerektiğini söyleyenlerdenim. Geçenlerde özellikle hareketsiz olduğum bir gün denedim, o gün bile telefonum bana 2500 adım attığımı söyledi.

O zaman, bu 70 bin adımın 40 binini tempolu adım olarak atmak gerektiği sonucuna vardım; kalan 30 bini nasıl olsa atıyoruz diyerek.

Yarın: Diyetler arası sörf

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!