Harbi konuşmak

KIBRIS, Ermeni ve PKK konularında başları sıkıştığı, azıkta nevale kalmadığı zaman faturayı Cumhuriyet’e ve Kemalizm’e çıkartan bir tuhaf taife var. Biri sıkıştığı ‘köşe’de şunları yazıyor:

‘Kürtler ve Kürt sorunu bugün artık uluslararası sahnedeki yerini çoktan almış durumda. Birleşmiş Milletler’de de, Avrupa Konseyi’nde de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de var. ABD’nin ya da AB’nin gündeminden de eksik değil, eksik de olmayacak. Tek tek devletlerin de, uluslararası kuruluşların gündeminde de varlığını sürdürecek Kürt sorunu. Özetle: Yasakçılık ya da demokrasi karşıtı politikalar bugüne kadar çare olmadı. Bugünden sonra hiç olamaz. Günümüzün iç ve dış koşullarında hálá sopa politikası izlemek isteyenler varsa, en kısa zamanda bu sevdadan vazgeçsinler. Ezberlerini bozmaya baksınlar!’

BAŞKASININ SOPASIYLA

İçimden ‘Ee sonra?!’ diye dalga geçmek geliyor ama yapmayacağım. Kendi ülkesinin insanlarını başkalarının sopasıyla tehdit eden biriyle dalga geçmeye değmez.

Kendisi unutmuş olabilir ama uluslararası Kürt komplosu (la conspiration: Fesat) hiç de yeni değil. Poker masasında ‘Gelgeller’ oynanıyor. Sevr’den bu yana, ABD Başkanı Wilson hazretlerinin meş’um prensiplerinden bu yana gündemden düşmedi. Kedinin pisliğini örtmesi gibi üzerini örttükleri Şeyh Said Ayaklanması (1924), Ağrı Ayaklanması (1930) ve Dersim Ayaklanması’ndan (1937) bu yana gündemde.

TAMAMI 4 EVRE

İnsanlara Kürt komplosunun ayrıntılı, melankolik tasvirini yapıyorlar. İnsan hiç olmazsa tarafsız görünmek için Kürt ayaklanmalarını göz kırparak yalancıktan kınar. Bunu bile yapmıyorlar.

Klasik öyküleme yöntemi ortaokulda öğretilir: Giriş, gelişme, düğüm ve sonuç. Tamı tamına dört evre. Üç evreyi ağızlarının suyu akarak anlatıyorlar ama ‘sonuç’ bölümüne gelince yan çiziyorlar. Peki kardeşim bunca geveze suçlama niçin, eğer Abdülmelik Fırat kadar harbi davranıp bir çözüm yolu göstermeyecekseniz? Abdülmelik Fırat, tek çözümün federatif yapılanma olduğunu inanarak söylüyor (Haftalık Dergisi, 23-29 Ağustos). Federatif yapılanmanın gerçekleşmemesi için elimden gelen her şeyi yaparım, ama kendisine bütün yüreğimle saygı duyuyorum. Harbi insan. Türkiye’ye herhangi bir kin duymadığına da inanıyorum.

PKK’SIZ DEMOKRATİKLEŞME

Değerli dostum Ali Sirmen yazıyor: ‘Bir zamanlar İspanya’da pek tutulan bir söz vardı. Derlerdi ki ‘ETA’nın kurucusu, büyük zulmüyle Franco olmuştur. Onun diktası olmasaydı ETA olmazdı’. Peki sonra ne oldu? ETA, Franco’nun ölümüyle eylemlerini on kat artırdı.’ (Cumhuriyet, 26.08.05). İspanya tam anlamıyla demokratikleşti, özerklikler verildi, ama ETA hálá bomba atıyor. Demokratikleşme gerçekleşirse PKK dağdan inecekmiş (!). Demokratikleşme yolundan dönüş yok, ama bununla PKK’nın da ilgisi yok!
Yazarın Tüm Yazıları