Hangi Kürtçe

MECLİS’İN, bütçe görüşmeleri esnasında, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve BDP Milletvekili Sırrı Sakık beyefendilere bakılırsa, Meclis’te ‘Kürtçe konuşmuşlar!’

Halbuki her iki zatın sarf ettikleri ifadeler, iki ayrı Konargöçer (Kürt) aşireti dillerine aittir. Bu iki aşiret dili arasında yakınlık, Türkçeyle İngilizce kadardır. Binnetice her iki aşiret diline ‘Kürtçe’ denilmesi, İngilizceye ‘Türkçe’, Türkçeye ‘İngilizce’ denilmesi kadar abestir. Mezkûr muhteremlerin, Meclis’te ‘Kürtçe’ konuştukları söylenirken, vaziyetin suiistimal edildiğinin farkında olunup olunulmadığı ayrı meseledir.
Türk dünyasında çok eskilerden beri ‘Kürtçe’ diye, ‘birbirlerinin dillerini anlamayan, aşiretlerin dillerine’ derler, yani ‘Kürtçe’, Türkçede ‘anlaşılmaz dil’ manasına gelir. Her aşiretin kendisine mahsus dili vardır ve o dil, aşiretin adıyla anılır. Hakikatler böyleyken, yani sayıları Anadolu’da bini geçen her Kürt (Konargöçer) aşiretin, kendisine mahsus dili varken, ‘Kürtçede ısrarın ayyuka çıkarılması, bu sayıları bini geçen aşiretlerin, dillerinin, ayrı ayrı öğretilmeleri için midir? Yahut da dokuz yüz doksan dokuz aşiretin anladığı ve ilmin henüz tespit edemediği, bir ‘umum Kürtçe’ mi vardır?
Bin bir aşiretin bildiği, anladığı, ne gizli, ne de meşru bir ‘umum Kürtçe’ vardır. Bunların ‘Kürtçe!’ diye dayatmaları, Kabala ittifakının, Balkanlar’dan sonra, Anadolu’yu da Hıristiyanlaştırmak için kurduğu Kürdoloji Enstitüleri’nin, Kırmanç aşireti dili üzerinde düzenledikleri, ‘Enstitü Kürtçesiyle’ alakalıdır. Yani yapılan ‘Kürtçe’ dayatmalarında, aşiretlerin (ana) dilleri mevzubahis olmayıp, Kabala ittifakının Anadolu’yu Hıristiyanlaştırmak için, kurdurduğu Kürdoloji Enstitüleri’nin düzenledikleri, Suni Kürtçe mevzubahistir.
Bu Kabala ittifakı asıllı Kürdoloji Enstitüleri Kürtçesi, ‘Manda’nın isteği üzere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından, BDP milletvekilinin bahsettiği ‘çağda’, yani AKP iktidarı devrinde, neşriyat dili olarak kabul edilmektedir. Bunun için Meclis’te Kürtçe şovlar, mahkemelerde Kürtçe tartışmalar yapılmaktadır.
Bu şekilde Kabala ittifakı enstitü dilinin, bütün aşiretlerin konuştukları, anladıkları dil olduğuna inanılacağı umulmaktadır.
Nasıl bir dil olduğuna hiç bakılmadan; ‘eğitim dili’ olarak, mekteplerde aşiretlere öğretilmesi tasarlanmaktadır.
Allah hiçbirinize, dinimizin, milletimizin, devletimizin kıymetini, esaret altında öğretmesin!
Dr. Ahmet TACEMEN

Buğday ithali başladıysa işler kötü gidiyor demek

? AKP iktidarı yine çiftçiyi ve üreticiyi mağdur eden Bakanlar Kurulu kararını Resmi Gazete’de yayınladı. Şöyle, TMO bugünden itibaren 2011 yılı sonuna kadar gümrük vergisi ödemeden 1 milyon ton buğday getirecektir. Kararın ise artan buğday fiyatlarına karşı piyasayı düzenlemek için alındığı belirtiliyor. Çiftçimiz 8 yıldan beri buğdayını aynı fiyata satmış, mazot, gübre, ilaç fiyatları % 250-400 oranında artmış, bu yıl hava şartlarından dolayı buğday fiyatı biraz artınca hemen müdahale edilmektedir. Ayrıca Et-Balık Kurumu’nun yurtdışından getirdiği canlı hayvan ithalat izni süresi, daha önce aldığı % 40 gümrük vergisini de düşürülerek, 2011 yılı sonuna kadar uzatılmıştır.
Uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık politikaları karşısında, çiftçilerimiz girdi fiyatlarının artması, bunun yanında ürettiği buğday, ayçiçek, pirinç fiyatlarının yerinde sayması ve kredi borçları yüzünden ne yapacağını şaşırmış durumdadır. Çiftçimiz tarlasını ekemez durumda, yem fiyatlarının artması sonucu süt ineğini kasaba vermek zorunda kalmıştır.
İlk defa kurbanlık canlı küçükbaş ve büyükbaş hayvan, süt, tereyağı ile 1994 yılından sonra kesilmiş hayvan eti getirildi.
Tarım Bakanı istifa etmelidir. Bir hükümetin tarım ve hayvancılık politikaları olmaz mı? Hemen yurtdışından getirelim mantığı sakattır.
Bizler düşünen, üreten, paylaşan bir Türkiye ve Edirne yaratmak zorundayız.
İktidarın yarattığı korku imparatorluğu içinden yoksul kesimler her şeyi sineye çekmek zorunda kalmışlardır. Bu nedenle 2011 seçimleri bin bir umutla beklenmektedir.
2010 yılında sessiz sedasız benzine 115 kez zam yapan hangi ülke vardır?
Şadan ŞİMŞEK
Eski Edirne Milletvekili

Taşeron işçilik hani kalkacaktı

? KEMAL Kılıçdaroğlu, kurultayda 41 söz verdi. Ne diyordu:
? Kamuda taşeron işçilik kaldırılacak.
? Kamuda 4/B ve 4/C uygulamalarına son verilecek.
? Ekonomi sıcak paraya değil, ‘çalışana, üretene, alın terine’ teslim edilecek.
Peki CHP’li Tekirdağ Belediyesi ne yapıyor. İşleri taşeronlara vermiyor mu? Çalışan, üreten, alın teri döken işinden olmayacak mı?
Ya CHP’li Yeniçiftlik Belediyesi’ne ne demeli? Sendikalı oldukları için işçileri atmıyor mu?
Bir yanlış var!
Bedia İLERLER-TEKİRDAĞ

Biliyor musunuz

? İZMİR Valisi Cahit Kıraç’ın görevde bulunduğu 4’üncü yıl da, ‘programları’ nedeniyle Menemen’deki Kubilay’ı anma törenine katılmadığını, halbuki önceki valiler Kemal Nehrozoğlu, Oğuz Kaan Köksal, Yusuf Ziya Göksu’nun anma toplantılarını hiç aksatmadıklarını...
? BALKANLAR’DAN göçle sürüklenen bir ailenin çarpıcı hikâyesinin anlatıldığı Orhan Oğuz’un kendi yaşam hikâyesinden uyarlanan ‘Hayde Bre’ filminin 31 Aralık’ta vizyona gireceğini...
? TÜRK Çocuk Nöroloji Vakfı’nın Çorlu’da yaptırdığı 13-90 yaş arası zihinsel ve ruhsal engellilere yönelik hizmet verecek Bayıroğlu Yatılı ve Gündüzlü Bakım Merkezi’nin bugün 13.00’te açılacağını...

Ahmet Türk’ün dediği oldu

? 29 Mayıs’ta Vatan’da ‘Ahmet Türk’ten Kılıçdaroğlu’na mektup’ başlıklı bir haber yayınlanıyor. Kılıçdaroğlu’na “Gandi olmak kolay değil, hakkını vermek lazım” diyor.
Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu mayıstaki kurultayla ilgili değerlendirme yapan Türk, “PM’ye yeni giren Mehmet Faraç gibi isimler Kürt sorunu konusunda görüşleri nedeniyle bölgeye bile giremez. Baykal girebilirdi. Kılıçdaroğlu da girebilir, ancak (Mehmet) Faraç gibi isimler giremez. Sezgin Tanrıkulu bölgeyle CHP arasında bir köprü olabilirdi” diyor.
Son kurultayda Faraç dışarıda kaldı; Tanrıkulu PM’ye girdi.
Yani Türk’ün söyledikleri doğru çıktı!
Yazarın Tüm Yazıları