Hangi Avrupa?

AYNI konuda birbirine zıt gerçekleri ortaya koyan iki haber dün iki ayrı gazetede yayınlanmasaydı, aşağıdaki konuya daha uzun süre değinemezdik:

İlk haber International Herald Tribune’de çıktı. Özetle Avrupa Birliği (AB) örgütünün en yetkili kişisi, yani AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso’nun Danimarka’daki karikatür olayı konusundaki sözlerine değiniyordu.

Barosso, "Avrupa toplumunun çok önemli ilkeler üzerine kurulu" olduğunu savunuyordu.

Aynı günkü Milliyet’te ise, Avrupa Kültürü’nün anıtsallaşmış kurumlarından Louvre Müzesi’nde halen "Bundan 110 yıl önce Ayasofya’dan çalınan çinilerin" teşhir edilmekte olduğu bildiriliyordu.

Avrupa kültürünün ciddi bazı temel ilkelere dayalı olduğu çok savunulur. Ama o iddianın istisna kabul etmemesi gerekir. Yani bir yandan yüksek ahlaki değerlerden söz eder, öte yandan çalıntı tarihi eserleri kendi müzelerinizde üstelik büyük bir iftiharla teşhir ederseniz olmaz.

Tabii kendi eserlerinizin başka ülkelerde kalmasına ses çıkarmayan hatta "Bu eserler Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlıyor" diyen (31 Mayıs 2005 Milliyet) bugünkü Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç kafasındaki bir siyaset adamının sorumluluğuna terk edilmesi, Avrupalının yaptığından daha hazindir.

Sayın Bakan’ı biz şimdi bir kenara bırakalım. Çünkü bu eserlere onun sahip çıkmaması, ulus olarak bizim de aynı şekilde davranmamızı gerektirmez.

Nitekim meslektaşımız ve dostumuz Özgen Acar eğer yıllardır ısrarlı bir şekilde bu konunun üstüne gitmeseydi, ülkemizden çalınarak başka ülkelere götürülen Elmalı Definesi gibi, Karun’un Hazinesi gibi, çeşitli lahitler gibi eserler şimdi başka ülkelerin müzelerinde olacaktı.

Oysa hakkını hukuk yoluyla koparmayı bilen herkes Avrupa toplumunun ahlaki değerleri ile taban tabana zıt olan bu gerçeği ortaya koyup, hukuk dışı yollardan başka ellere geçen eserleri geri alıyor. Bunun en son örneği, Hollanda’da yaşandı. Hollanda Musevilerinden Jacques Goudstikker’in İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanların eline geçen 1000’i aşkın çok kıymetli resim koleksiyonundan bir kısmını savaştan sonra meşru yoldan edindiğini ileri sürerek müzelerinde teşhir eden Hollanda hükümeti, Goudstikker’in várisleri karşısında pes etti ve 200’den fazla resmi aileye iadeye karar verdi.

Bizim Sayın Bakan uyuyadursun, sadece Louvre Müzesi’ndeki İznik çinileri değil, British Museum’daki birçok eser, örneğin daha giriş katında karşınıza çıkan ve bizim Knidos’tan getirildiği bildirilen muhteşem aslan heykeli, insanı düşündürüyor, Atilla Koç kafasındaki yöneticilerimiz yüzünden ne büyük kayıplara uğradığımız gerçeğini ortaya koyuyor.

Sadece British Museum mu? Viyana’daki Kunt Historisches Museum, Berlin’deki Pergamon (Bergama) Museum dahil birçok müzedeki eserler, onların orada bulunmasının, Batı toplumunun yüksek ahlaki değerleri ile nasıl açıklanabileceği sorusunu akla getiriyor.
Yazarın Tüm Yazıları