Hanedan-lar

GENELLİKLE gündelik habere dayalı yazı yazmam. Benim tarzım değil. Ama birkaç gün önce okuduğum bir haber dolayısıyla bir yöntem değişikliği yapacağım. Ama herkes şurasından burasından bilse de önce şu hanedan ne anlama geliyor bir anlayalım:

Hanedán: Kökten soylu ve büyük aile, ocak. (Fr: Dynastie)

Hánedán-ı Al-i Osmán, hánedán-ı Osmáni: Osmanlı hánedanı.

Artık hanedan olmak için soylu sınıftan olmak gerekmiyor. Zengin ve siyasal bakımdan güçlü ailelere de hanedan denilebiliyor: Kennedy Hanedanı, Bush Hanedanı, Karamanlis Hanedanı, Gandi-Nehru Hanedanı, Koç ve Sabancı Hanedanları...

Bir de orta-alt ve orta sınıftan gelmelerine karşın ciddi bir siyasal güç sahibi olarak sınıf atlayan ve hanedanlaşan örnekler var: Özal Hanedanı! Özal’a kadar hiçbir başbakan ve cumhurbaşkanı hanedanca davranmadı. Ama bu da pek hoş karşılanmadı. Zaten, Turgut Özal’ın ölümüyle hanedan da dağıldı.

Tarihimizde bunun gibi tek kişilik, tek kuşaklık hanedanların örnekleri çoktur.

HALK ADAMI!

Yanlış sözcükler, yanlış kavramlar kullanmakta kimilerinin üstüne yok. Bu kimileri Türkiye’nin yüzde 99’unu temsil ediyor. Örneğin gerçek bir halk adamı olan Ecevit halk adamı değil "elit", ama hanedanlık düşkünü olan Turgut Özal halk adamı idi.

Turgut Özal için "elit" sıfatını kullanmıyorum. Çünkü "elit" seçkin demektir. Ama başka anlamları da vardır: Seçkin topluluk, kalburüstü takım; seçkin, üstün nitelikli.

Elit’
in, seçkin’in Türkiye’de sanıldığı gibi sadece olumsuz bir anlamı yoktur. Örneğin hırsızın, itin, uğursuzun, kalpazanın elbette seçkini, eliti olmaz. Ama seçkin (elit) doktor, seçkin (elit) avukat, seçkin sanayici iyiler arasında en iyisidir.

Özentilerden, öykünmelerden söz etmiyorum.

SEZER FARKI

Bir başka örnek: Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ailesi zenginlik açısından elit ya da hanedan değildi. Ama bir hukukçu olarak seçkin bir hukukçuydu. Alçakgönüllü bir halk adamıydı. Cumhurbaşkanlığı süresince herhangi bir hanedanlık özentisi göstermedi. Cafcaftan, tantanadan sürekli kaçındı. Oğlunu evlendirdi, ama bu evliliğin cumhurbaşkanlığına denk düşmesinden tedirgin gibiydi. Bu nedenle oğlunu utana-sıkıla, kaçarcasına evlendirdi. Sağcılar ve İslamcılar bu insana Cumhuriyet geleneklerine sahip çıktığı için olumsuz anlamda, halktan kopuk anlamında "elit" dediler. Halktan kopuk olarak gördükleri bu insan görev süresi içinde Cumhurbaşkanlığı bütçesinden arttırdığı parayı hazineye iade etti.

ZEVKSİZ VE RÜKÜŞ

Yeni Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kızını Osmanlı sultanlarına özenen bir debdebe ile evlendirdi. Damat ile gelinin özel beste müzik ile nikáh sahnesine girişi, şehzade ile hanım sultanın sarayın tören salonuna girişinden farksız idi. Ama zevksiz, rüküş bir törendi.

Hükümet, tadilat ve mobilya alımı için Çankaya Köşkü’nün bütçesini yüzde 63 arttırmış. Onarımla ilgili çalışmaları uzmanlar değil, giyimiyle ince estetik zevkini (!) kanıtlamış olan Bayan Gül yürütecekmiş.
Yazarın Tüm Yazıları