Hande’ye teşekkür ederim

* Siz şimdi ciddi ciddi oyuncu mu oldunuz?    �

- Başlarındayım. Stajyer oyuncu diyorum kendime.
   �
* Biri size mesleğinizi sorduğunda ne diyorsunuz?

- Kariyerine yeni başlamış bir stajyer oyuncu olduğumu söylüyorum. Çünkü bu işin eğitimi hiç bitmiyor. Ustaların yanında kalkıp da “oyuncuyum” demek biraz ayıp olur.

* “Küçük Sırlar”ın setine ilk gittiğinizde nasıldı?

- Sudan çıkmış balık ne demek, işte o zaman anladım. Gerçi öncesinde çok ciddi eğitim almıştım. Sağ olsun, Timur Savcı bana bir tane oyuncu koçu tuttu, o da beni yaklaşık dört ay kadar eğitti. Ama ilk 10 bölüm, derste öğrendiklerimin hiçbirini sette uygulayamadım. Çünkü asıl sınıf setmiş, onu öğrendim.

* Neden devam etmedi peki “Küçük Sırlar”?

- Çok kısa ömürlü olmadı ki... İki sezon sürdü; toplamda 55 bölüm. Bu sürenin sonunda hikaye ömrünü tamamladı.

* Ama izleyici henüz “Yeter” dememişti...

- Evet, dememişlerdi. Hâla seviliyor, izleniyordu. Ama tadında bırakmak lazım. Çok uzadığında insanlar “Öf, püf” diyorlar.

* Bittiğinde, “acaba yeni iş teklifi gelir mi, yoksa unutulur muyum” gibi endişelere kapıldınız mı?

- Zaten “Küçük Sırlar”ın ilk bölümünden itibaren “Acaba ikinci iş ne zaman olacak” diye tedirginlik yaşamaya başlamıştım. Ona engel olamıyorsunuz ki... Tüm kaygılarım bu işi sevmemle ve yapmak istememle alakalı aslında.

BENİM GİBİ ALİ’NİN DE KIZLARLA ARASI İYİYDİ

* Yeni teklifleri değerlendirirken bu kaygı ön plana çıkıyor mu? Yani “Aman fırsatı tepmeyeyim” mantığıyla mı kabul ediyorsunuz, yoksa “Bu iş gönlüme uygun” diyerek mi?

- Aslında Timur Savcı bana altı yıl önce de bir iş teklif etmişti. Hikayeyi çok sevdiğim halde şartlar uymadı, olmadı. Her teklife “tamam” demiyorum yani...

* Ne cesaret...

- Evet ama bazı sorumluluklar vardır, yarıda bırakılamaz. Maalesef benim de o dönem sorumlu olduğum işler ve insanlar vardı.

* Sonra nasıl hissettiniz kendinizi?

- “Bir daha nereden gelecek iş teklifi, o kadar güzel fırsat” derken yine Timur Savcı bir teklifle çıkageldi, o da “Küçük Sırlar”dı işte. Ama çok mücadele ettim Ali rolü için. Çok talibi vardı çünkü.

* Farkınız neydi de bu rolü aldınız?

- Buna hâlâ ben de cevap verebilmiş değilim. Benden iyi olduğuna inandığım insanlar vardı oysa, ama bu işin patronları demek bende bir şeyler gördü. Biraz da karakterin özel hayatı ile benim özel hayatımı yakın bulmuş olabilirler. Gezmeyi tozmayı seven, kızlarla arası iyi, konuşmayı bilen biriydi Ali...

YAŞANDI BİTTİ ARTIK GERİ DÖNÜŞ OLAMAZ

* şimdi “Pis Yedili” kadrosundasınız ve yine bir öğrenciyi canlandırıyorsunuz. Nedir sizin kaderiniz böyle?

- Herhalde genç gösteriyorum. ıyi mi, kötü mü bilemiyorum ama iyi proje olunca işin o kısmına hiç bakmıyorsunuz. Dizide yedi kişilik ekibin liderini canlandırıyorum. Ama dibine kadar varoş. O yüzden çok sevdim bu karakteri.

* Üçüncü proje de lise öğrencisi olmanızı gerektirirse, kabul eder misiniz?

- Belle bir karakterin üzerime yapışmaması açısından belki bir düşünürüm ama bu senaryo kadar samimi gelirse, yine duygularıma yenik düşerim gibi geliyor.

* Duygular falan demişken, sanırım sizi hayatımıza kattığı için Hande Yener’e teşekkür etmemiz gerek...

- Ben de kendisine teşekkür ederim. Hande’nin bana kattıkları, açtığı yollar, tanıştırdığı insanlar beni buralara getirdi. Bunu da hiçbir zaman inkâr etmedim. ınşallah ben de onun hayatına böyle güzel şeyler katabilmişimdir.

* Hiçbir şey yüzde 100 kötü değildir hayatta. Mutlaka güzellikler vardır yaşanan.

- Kimsenin “şu açıdan kötü oldu” diyebileceği bir ilişki yaşamadım. Dört sene sürdü beraberliğimiz. şimdi yoluma yalnız devam ediyorum. Ama hâlâ aynı adamım, aynı Kadir’im. Gezdiğim yerler, konuştuğum insanlar aynı...

* Dört yıl az zaman değil. Onca yaşanmışlığın sonucunda tekrar bir araya gelme imkanınız olabilir mi?

- Her şey zamanında güzeldi. Yaşandı bitti. Bir dönem geçti, arkasından yeni bir dönem başladı benim için. O yüzden sanmıyorum geri dönüş olacağını.