Halil Ergün’ü değil Türk solunu eleştirin

Bazılarına göre asla veremez...
Halil Ergün, AK Parti’ye oy verdiğini açıkladığı için linç edilecek neredeyse...
Tabii sol siyasi geleneği ve sol partiden Beyoğlu Belediye Başkanlığı adaylığı olmasa belki bu kadar tepki çekmeyecek.
Peki Halil Ergün’ün iktidara yaranma derdi var mı?
Herhalde en az buna ihtiyacı olan oyuncuların başında geliyordur.
Son 10 yılda neredeyse oynadığı dizilerin tamamı uzun soluklu oldu ve televizyondan hiç de yabana atılmayacak paralar kazandı.
Bundan sonra hiçbir iş yapmasa bile hayatı boyunca yetecek birikimi var.
Peki buna rağmen günümüz iktidarını desteklediğini açıklaması nasıl izah edilir...
Bence Halil Ergün’ün utanacak hiçbir şeyi yok...
Utanması gerekenler Halil Ergün ve onun gibi yüzbinlerce seçmeni çekecek bir siyasi muhalefeti yaratamayanlar.
Halil Ergün umut verecek bir muhalefet ya da siyasi yapılanma görse, Türkiye’nin geleceğini inşa edeceğine inanan muhalif kadrolar görse, desteklemez mi sanıyorsunuz...
Bunlar olmadığı için kendi adına bir takım gerekçelerle seçimlerde iktidarı desteklemiş.
Halil Ergün’ün AK Parti’ye oy vermesi Türk solunun çaresizliğidir.

Ayağı kurtardık

Merak işte...
Birkaç zaman önce “Eyvah Düşüyorum”da yarışmacıların nasıl düştüğünü merak edip, yapımcılara “Ben de o deneyimi yaşamak istiyorum” diye telefon açtım.
“Yarışmaya katılın” dediler, “Tamam ama fotoğraf çekerim” dedim, anlaştık ama bir türlü fırsat bulup gidemedim yarışmaya.
Dün haberini okudum;
Yılbaşı çekimleri için yarışmaya katılan spor spikeri Dilara Gönder, kapak açılıp aşağı düşünce ayağını kırmış.
Dilara’ya mı üzüleyim, kendime mi sevineyim bilemedim.
Geçmiş olsun Dilara...

Tatsız tuzsuz

Noel Baba adam olsaydı kapıdan girerdi...
Hatırladınız mı bu sözü?
Geçen yıl bu zamanlar Keşan Müftüsü söylemişti de ne tantana kopmuştu...
Bu yıl yılbaşı renksiz geçiyor diyorum da inanmıyorsunuz.
Ne doğru düzgün ışıklandırma var etrafta, ne yeni yıl heyecanı, ne Noel Baba polemiği.
Yıllardır yılbaşında şehrin en iyi süslenen binası Akmerkez bile son 10 yılın en kötü ışıklandırmasına imza attı.
Baksanıza Noel Baba’ya sataşacak bir Keşan Müftüsü de çıkmadı bu sene...

Ünlüler normalleşirken

Candan Erçetin’den sonra Oktay Kaynarca da ticari minibüsle görüntülendi.
Bir şaşkınlık hali herkeste...
Son model arabalar, yatlar, motorlar üzerinde görülen sanatçıyı ticari minibüste görünce şaşırıyor herkes.
Ancak bizim ünlüler de öğrendi artık bunun ayıp bir şey olmadığını...
Ortada kompleks yapacak bir durum olmadığını...
Metroya, metrobüse binen ünlüler de var.
Baksanıza Halil Sezai gibi belediye otobüsüne binenler de çıkmaya başladı... Bu durumu ünlüler de normalleşme sürecinde diye özetleyebiliriz.

Pargalı ölüyor, Muhteşem dönüşüyor...

Hürrem kapandı, namaz kılıyor, Başbakan’ın çıkışından sonra dizide dekolte bile gözükmez oldu tartışması süredursun...
Dizi ocak ayında biraz daha muhafazakârlaşacak.
Çünkü iki-üç hafta sonra Pargalı’nın öldüğü bölümler yayınlanacak ve Okan Yalabık diziden ayrılacak.
Tarihte Pargalı, 1536 yılının Ramazan ayında öldürülüyor.
1536 yılında iftar yemeği için saraya davet ediliyor ve Kanuni’nin emriyle iftardan sonra dört dilsiz cellat tarafından boğuluyor.
Dolayısıyla önümüzdeki haftalarda Muhteşem Yüzyıl’da iftar sofraları kurulacak, iftar duaları edilecek, Ramazan atmosferi canlandırılacak ve dini motifler daha fazla öne çıkacak.
İster Başbakan istedi böyle oldu deyin...
İster tarihin akışında bu var, Kanuni zaten Ebussuud’dan sonra muhafazakârlaşıyor diye savunma yapın...
Bu tartışma bitmez...