Hakemsiz yazı sahası

Ä°ngiltere Premier Lig tüm gerçek futbolseverlerin keyifle takip ettiÄŸi muhteÅŸem bir mücadele. Maçların öncesi ve sonrasıyla, maç içindeki kıyasıya mücadelesiyle, dozunda hırsı ve fakat sahadaki hakemlerin mutlak hakimiyeti ile geçen, her saniyesi keyif dolu bir lig. Ä°ngiliz futbolu rengini kaybedip, sadece ÅŸiddet olayları ile gündeme geldiÄŸi 80’lerden sonra geldiÄŸi bu noktada özellikle liginin izlenme oranları ve kulüplerinin Avrupa’daki baÅŸarıları ile 21. yüzyılın ilk on yılına çoktan damgasını vurdu bile. Nerden nereye geldiler ayrı bir konu, esas konu: Nasıl geldiler?  Â

Dün İngiltere Futbol Federasyonundan bir haber: Blackburn Menajeri Allardyce ile artık futbolun en çok bilinen isimlerinden biri Manchester United menajeri Sir alex Ferguson’un hakemlerle ilgili yaptıkları açıklamalardan dolayı haklarında inceleme başlatılmış. Bizim buralarda her maçtan sonra kaybeden, berabere kalan, kart gören, ofsayta düşen, bilen bilmeyen herkes hakemler hakkında atıp tutuyor da kimseye bişeycikler olmazken koskoca Sir incelemeye alındıysa herhalde okkalı birkaç Anglo Sakson küfür etmiştir diye düşündük. 

Ne demiş bizim Sir? Haftasonu Sunderland ile oynadıkları ve iki kez geriye düştükten sonra 2-2 lik beraberliği uzatma dakikalarında kurtardıkları maçtan sonra (ki Manchester United uzatmanın diğer dakikalarında da 10 kişi kalan Sunderland karşısında 2 yüzdeyüz pozisyondan yararlanamadı) hakem Alan Wiley hakkında ‘koşacak hali kalmadı’demiş. ‘Bu maçın temposunu kaldırmak için kondisyonu yetersiz’ demiş. ‘Yabancı ülkelerde kasap köpeği gibi formda hakemler görüyoruz, burda da kondisyonu iyi hakemler var ama Wiley bunlardan biri değildi. Bir sarı kart çıkarmak için 30 saniye oyalandı, dinleniyordu resmen. Hali komikti.’ demiş. 

Eeesi? Yok. Açıklama bu kadar. Gel bakalım Sir buraya demiş İngiliz Federasyonu. Sen nasıl konuşursun benim hakemim hakkında. Maçın hakemi çok iyi değildi gerçekten, sonuca etki etti de denemez. Zaten Ferguson da ‘tüyü bitmemiş yetim hakkı yendi’ veya ‘bu hakemlerle bu lig bitmez’ gibisinden Süper Lig geyiklerine başvurmamış. Koşamıyor bu adam demiş kısacası. Ama olmaz, alıverirler adamı incelemeye. Konuşturmaz Premier Lig hakemi hakkında. Hatalıysa cezasını kendi verir, kimseye yedirmez hakemini. 

O yüzdendir ki, dünyanın en pahalı oyuncuları hakemlerle oynayamıyor Premier Lig’de. Hakem geri geri koşmuyor karar verdikten sonra futbolcunun üzerine üzerine gidiyor. Kendinden emin, otoritesinden şüphesi yok. Hata yapmıyor mu? Süper Lig hakemlerinden daha hayati hata yapıyor olabilirler maç içindeki kararlarda ama sahipleri ve mesleklerine duyulan saygıları var. Bizdeki hataların çoğu kendine güvensizlikten, hata yapabilme özgürlüğünün ellerinden alınmasından, bir kararın bin çağrışımını isteyenin canlı yayınlarda olur olmaz fütursuzca mızıkçı çocuklar gibi haykırabilmesinden. 

Milli takımlar teknik direktörümüz fatih terim, geçen maç yaptıklarından sonra Belçika maçında da takımın yanında olamayacak. Takımın ona en çok ihtiyacı olan zamanda çocuklarımızın yanında değil çünkü Emre Belözoğlu’nun kontrolsüzce ona buna salladığı parmaktan onda da var. İşte buranın standartlarınla oralarda bu işler olamıyor. Yere göğe sığdıramadığımız teknik direktörümüzün Milan’da görev aldığı süre İtalyan basını için Milan’ın gelmiş geçmiş en kötü dönemlerinden birini çağrıştırıyor. Oysa O hepimizin izlediği Bosna Hersek maçı için hakemi suçlayabiliyor hala. Alışkanlık mıdır? Olmamalı. 

Bizler hakem tartışmaları yaptıkça, hakem tartışmalarına prim tanıdıkça, futbolun değil hakemin konuşulduğu bir dünya yarattıkça, canı sıkılan, paçası tutuşan soluğu hakemi eleştirme durağında alırsa, futbolumuz için şimdi olduğu gibi keyifsiz, sürekli paranoyak ve herşeyden ötesi Dünya Kupası’nı evden izlediğimiz yılların sonu gelmeyecek. 

Not:Âfenerbahçe – GençlerbirliÄŸi karşılaÅŸmasında ikinci golün asistini de Guiza’ya yaptırarak kendisini yüceltmiÅŸim. Maçta hiçbir ÅŸey yapmadığını düşündüğüm Santos’un güzel asistini kaçırmışım. Tüm okurlardan özür diler, hatırlatan Sn Mustafa Yaman Bey’e teÅŸekkür ederim.