Hadi Uluengin: Tabii ki ÖDP'ye

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Rivayet ve şayia o dur ki Kenya'dan esen safari fırtınasını arkasına almış DSP önümüzdeki pazar günü malı götürecek...

Bu kurum seçmenlerine sonsuz saygım var ama kendi hesabıma teşekkür ederim, ben kullanmıyorum !

Tropikal hava akımı Afrika çölünü geçerken sam yeline dönüşmüştür ve kulunuzun ten pigmantasyonu pek hassastır, aman cildimde leke bırakır.

Üstelik, ben Kandilli önünde akıntıya kürek çekmiş ve ters rüzgarda yeke tutmuş Boğaz çocuğuyum, her fırtına önünde öyle kolayından yelken mayna etmem.

Dolayısıyla, çok kıymetli oyumu siyasette şovenizmin, iktisatta korporatizmin ve teşkilatlamada nepotizmin partisine verecek değilim.

Oyumu tabii ki Özgürlük ve Dayanışma Partisi'ne vereceğim !

* * *

ONA vereceğim, zira başında özgürlük tacı ve elinde dayanışma asasıyla çok uzun yıllar önce hayatıma giren ilk aşkımı hiç unutmadım. Unutmayacağım da...

Bu sevdam şu an ÖDP'de sembolleşiyor. Aşka sadığım ve ihanet ağısı içmem.

Halbuki söz konusu parti Marksizan tandanslar taşıyor. Ekonomide kısmen devletçi, dış politikada nispeten ‘Üçüncü Dünyacı’ refleksler yansıtıyor.

Oysa ben Marksist değilim. İdeolojiye dönüşmüş düşünce sistematiklerini reddediyorum. İktisatta pragmatik liberal, dış siyasette şüphekar küreselciyim.

Fakat yukarıdaki farklılıklar bugün önem arzetmiyor. Semantik kalıyor.

Çünkü, Türkiye'nin birinci sorunu olan demokratikleşmede benim görüşlerim ÖDP'yle hemen tıpatıp çakışıyor. Ana yönün belirleyiciliği ilk plana geçiyor.

Kürt sorunu, laiklik tanımı, insan hakları, siyasi sivilleşme gibi hayati konularda, adı üzerinde, bu kurum özgürlük ve dayanışmanın sesini duyuruyor.

Kaldı ki ÖDP diğerleri gibi demokratikleşmenin teorisini geveleyip iş pratiğe geldiğinde kıvırtmıyor. Bunu ilkin kendi bünyesinde gerçekleştiriyor.

Ülkemizdeki hiç bir kurumun sergilemediği ölçüde tabandan tavana, özelden genele ve yerelden bütüne doğru bir yapılanma şeması çiziyor ve uyguluyor.

Asgari ve ahlaki paydalarda birleşen insanların çoğulculuğunu kucaklıyor.

Lider partisi olmamasına rağmen son tahlilde insancıllıkla bütünleşen ‘sol hassasiyet’ ve son tahlilde akılcılıkla özdeşleşen ‘sol kültür’ Ufuk Uras'ın şahsına yansıyan dürüst ve net imajla Türkiye'de de gerçek boyutuna kavuşuyor. Oyumu tabii ki ÖDP'ye vereceğim !

* * *

BOŞA giderse mi ?.. Niye boşa gidecekmiş ki !

Böyle bir soruyu belki ancak Özal'ın ANAP'ı var olsaydı veya ‘Arı Grubu’ bu kuruma damga vurabilseydi kendi kendime sormak ihtiyacını hissederdim.

Heyhat, toprağı bol olsun Turgut Özal mezarda. ‘Arı Grubu’ da ayrıldı.

Diğer partiler ise beni ne ‘dolduruyor’, ne doyuruyor. Meşrebim farklı.

Üstelik, ‘boşa giderse’ korkusuyla oy attığım takdirde boşa gidecek taraf hep ben olacağım. İnandığım demokratik değerler ise daima okka altına gidecek.

Buna dur demenin zamanı çoktan geldi de, geçiyor...

Oyumu ÖDP'ye verdiğim zaman özgürlük ve dayanışmadan yana damga vuracağım.

Bir de 19 Nisan sabahı şu önemi taşıyacak ki, ‘sol’ (!) olmak iddiasıyla sittin senedir seçimlere katılıp binde sıfır virgül sıfır marjlarında sayan ama ‘derin egemenler’ desteğini çekene kadar bir bölüm medya tarafından şişir Allah şişirilen İP'le, bu nasyonal - komünist partinin küfür yağmuruna tuttuğu ve sandık listelerinde ilk kez yer alan ÖDP'nin oranlarını yanyana koyacağız.

El mi yaman, bey mi yaman, bir yandan Belgrad davetinde Miloseviç'e övgü düzen, öte yandan birden altı oku keşfedip gagiği çıkmış darbecileri vitrine koyan Maocuların mı, yoksa sivil ve çoğulcu ÖDP'nin mi sol olduğunu göreceğiz.

Oyumu tabii ki Özgürlük ve Dayanışma Partisi'ye vereceğim !

Oyumu vicdani ve ahlaki değerlerimin boşa gitmemesi için kullanacağım.



Yazarın Tüm Yazıları