Hadi Uluengin: Redifli ve bedelli

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

‘Kışlanın önünde redif sesi var / Bakın çantasında acep nesi var / Bir çift kundurası, bir de fesi var’ diye başlayıp ‘Orası Yemen’dir, suyu çemendir / Giden gelmiyor, acep nedendir' diye devam eden o sonsuz dokunaklı İstanbul türküsündeki ‘redif’ sözcüğü, Tanzimat'tan hemen önce İmparatorluk ordumuzda yapılan yeni düzenlemelerde yedek asker sınıflarına verilen sıfatı tanımlar.

Ancak esasında, feraceli ve iyi annelerimiz buradaki ‘redif’i biz ağzı Vefa bozası ve Arnavutköy çileği kokan Dersaadet çocukları için kullanmıştır.

Çünkü, Payitaht'a tanınan ayrıcalık sayesinde, yanılmıyorsam Kırım Harbi' ne kadar, vilayet sınırları içindeki erkekler askerlikten muaf tutulmuştur.

Sonra Plevne müdafası, Hicaz isyanı, Alman seferberliği, nazlı yarim yürü, İstanbul rediflerinin şehit kanı Tuna ovasından Kanal çölüne Osmani vatanımızı sulamıştır. Toprağın şarapnel kokusuna Arnavutköy çileğinin kokusu düşmüştür.

Feraceli ve iyi annelerimiz ise biz Yemen'e gidip gelmedikçe, gözü yaşlı, Laleli camiinde mevlidimizi okutmuş ve Kocamustapaşa'da helvamızı dağıtmıştır.

* * *

KUŞKUSUZ anne feryadı yürek paralar ama ayrıcalıklı İstanbul rediflerinin de muharebe alanlarına sevkedilmesi özünde çok olumlu bir gelişme olmuştur.

Tanzimat'ın ‘hürriyet, müsavat, uhuvvet’ Fransa'sından aktardığı; o Fransa 'nın ise aslında Napolyon'a zaiyat neferi yetiştirmek için can düşman Prusya 'dan kopyaladığı ‘genel askerlik’ ilkesi ülkemizde yerleşiklik edinmiştir.

Savaş durumları hariç her ne kadar Anglo - Sakson devletler çoğunlukla ‘meslek orduları’nı ön plana çıkartmış olsalar dahi, ‘genel askerlik’ yasası özgürleştirici bir olgudur. Modern insanlığın kazanımları arasında yer alır.

Yurttaşı eşitler, kışlayı harmanlar ve teyakkuzu pekiştirir.

Nitekim, çulluyu çulsuzu ve mektepliyi cahili bütünleştiren ‘asker ocağı’ hemen tüm dünyada benimsenmiştir ve son yıllara dek geçerliliğini korumuştur.

* * *

SON yıllara kadar, çünkü devran değişti ! Sovyetler'ler dağıldı ve Soğuk Savaş bitti ya, asker sayısına olan ihtiyaç da azaldı. Oder - Neis hattından akacak ‘kızıl süvariler’e engel ‘beyaz piyadeler’de indirim fırsatı doğdu.

Bu yüzden de, genel askerliği ‘cumhuriyetçi ilke’ benimseyen Fransa dahil pek çok Batı ülkesi mecburi hizmeti kaldırdı. Onlar ‘mesleki ordu’ya geçtiler.

Mukavele imzalayıp garnizona giren delikanlı sınır yaşa gelene kadar profesyonel asker olarak çalışıyor. Aşağı yukarı astsubaylık gibi...

Fakat, jeo-politik dönüşüm bir yana, ‘mesleki ordu’ zorunluluğunun esas nedeni çağın ültra - modern silah sistemlerinden kaynaklanıyor.

Artık, tetik taliminin iki ayda tamamlanabildiği uçaksavar tareti yerine çetrefil bir bilgisayar ekranını gösteren başka bir uçaksavar mekanizması var ki, bunu okuyabilmek için değil iki ay, iki yıl eğitim bile yetmiyor.

Körfez, Bosna, Kosova, niceliği sınırlı ama niteliği yoğun yeni savaşlar mobilitede hızlı ve uzmanlıkta usta ‘mesleki ordular’ı zorunlu kılıyor.

TSK'nın son bedelli askerlik kararını da bu çerçevede irdelemek gerekiyor.

* * *

ÖZE bakalım ve eskiden doğru ama şimdi aşılmış ‘genel askerlik’ ilkesini tabulaştırarak, bedeli bir Dersaadet redifinin ayrıcalığıymış gibi görmeyelim.

Coğrafi konumu nedeniyle TSK'nın sayısal gereksinimi farklı olsa bile son tahlilde Türk ordusu da profesyonelleşmektedir. Bedelli askerlik kararı da bu trendin maddeten gerçekleştirilmesi açısından önemli ve olumlu bir atılımdır.

Silahlı kuvvetlerin kendini finanse ederek kaynağı uzmanlık oranı yüksek bir profesyoneller kadrosunun oluşumuna aktarması son derece yararlıdır.

Her on beş bin DM ‘mesleki ordu’da bir sonar klavyesi veya bir simülatör stajıdır ki, bunlar ne kadar çok ve ne kadar yoğunsa o kadar iyidir.

Redif çoktan bitmiştir, ‘genel askerlik’ bitmek sürecine girmiştir ve artık kaçınılmaz bir ‘mesleki ordu’ gündemdedir.



Yazarın Tüm Yazıları