Hadi Uluengin: Hayda, hayda, hayda...

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Slobodan Miloseviç'i önceki akşam televizyonda izlediniz mi? Adamdaki yüz surat mahkeme duvarı ya, Kumonava çadırında imzaladığı teslimiyet mütarekesini Sırp ‘zafer’i (!) olarak takdim ediyordu.

Pes ki, pes!

* * *

AYOL senin ‘zafer’ini (!) yesinler...

Gel bir de göğsüne yaldızlı mareşal madalyası takayım...

Madamanı da tembihle, Belgrad'da düzenleyeceğin resmi geçide daha önce olduğu gibi bizim Maocu İP partisini çağırmayı sakın unutmasın. Türkiye'de bulabildiği destek on binde sıfır, virgül, sıfır küsuratmış ama ne gam, Sezar'ın hakkı Sezar'a, hazretler savaş boyunca sana canla başla destek sundular.

Her halükarda Slobo Yoldaş, üç ay önce Rambouillet'de gönderdiğin temsilcilere Koalisyon'un efendi efendi önerdiği fakat üst perdeden atan yüksek şahsiyetinin yemin billah kabul etmeyeceğini haykırdığı planı şimdi müttefik süngülerin gölgesinde ve tükürdüğünü şapur şupur yalayarak uygulayacakmışsın, önemli değil, sen tabii ki ‘zafer’ (!) kazandın...

Zatı muhteremleri on yıl önce iktidara geldiğinde kuzey sınırı Avusturya'ya ve güney hududu Yunanistan'a uzanan Yugoslavya Cumhuriyeti senin Çetnik şovenizmini gazlayan o meşhur nutkundan sonra Slovenya'yı, Hırvatistan'ı, Bosna'yı, Makedonya'yı birer birer kaybetmiş ve de artık Kosova'ya ek olarak Karadağ'ın da eli kulağındaymış, boş ver gospodin Miloseviç boş ver, sen avuç içi kadar kalan Sırbistan'ındaki ‘zafer’le (!) idare edersin...

Yine on yıl önce tahta yerleştiğinde, Çekoslovya'dan sonra Doğu Avrupa'da refah seviyesi en yüksek ülke olarak devraldığın Balkan federasyonunu bugün sanayi üretimi durmuş, ticareti sıfıra inmiş, işsizlik oranı tavana vurmuş, uluslarası arenada parya konumuna düşmüş yoksul bir devlete dönüştürmüşsün, kim takar Slobodan Miloseviç, sen hezimeti ‘zafer’ (!) diye müjdelersin...

Ve ben sana Miloseviç, İmparatorluk lisanımızdan Sırpçaya miras ve senin gayet iyi bildiğin Türkçe ünlemi kullanarak ‘hayda, hayda, hayda...’ diyorum.

Hayda Çetnikbaşı hayda, ‘zafer’ini (!) tepe tepe kullan !

* * *

ASLINA bakarsanız, Slobodan Miloseviç'in ‘muzafferiyat’ (!) nutkunu televizyonda izlerken hüzünlendim. Sırp halkı adına hüzünlendim...

Nasıl Saddam Körfez arbedesinde ‘savaşların anası’ narasını atıp sonra da Kuveyt'ten pılıyı pırtıyı toplarken ‘zaferlerin zaferi’ diye hava bastığında Irak ahalisi için üzüldüysem, şimdi de Balkan milleti için üzüldüm.

Oysa, bu böyle gitmez... Gidemez... Gitmemesi gerekir...

Bütün irrasyonel dürtülere ve bütün milliyetçi travmalara rağmen yine de izafi bir sivil geleneği olan ve her halükarda da Avrupa coğrafyasında yaşayan Sırplar Miloseviç'e daha ne kadar süre inanır ?

O'nun hazırladığı intihar ağısını kollektif biçimde içmeyi daha ne kadar zaman devam ettirir ? Daha ne kadar müddet hayali ‘zafer’lerle avunur?

Üstelik durum ayan beyan ortada, uluslararası camia çok haklı olarak, Belgrad Kasabı iktidar koltuğunda oturdukça Sırbistan'a kapik koklatmayacak.

Slobodan Miloseviç kazıklı voyvoda tahtından inmedikçe Yugoslavya parya statüsünden kurtulamayacak ve ülke çok nispi bir refaha dahi kavuşamayacak.

Şüphe yok, bela gitmedikçe selamet gelmeyecek.

* * *

SIRP halkı, şimdi silkelen ve ‘hayda, hayda, hayda’ diyerek, bin birinci defa sana yalan ‘zafer’ (!) müjdeleyen korkunç despotu artık başından dehle!

Sırp halkı, kollektif intihar içgüdüsüyle kendini Tuna sularına atma !

Sırp halkı lütfen hadi ve Sırp halkı, ‘hayda, hayda, hayda...’



Yazarın Tüm Yazıları