Hadi Uluengin: Havaalanlarımız açılmalıdır !

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Muhtemel bir kara harekatına katılmamız istendiğinde şüphesiz biraz daha ince eleyip sık dokumamız gerekecektir ama, Ankara Yugoslavya semalarında operasyon düzenleyen NATO uçaklarına tabii ki havaalanlarını açmalıdır.

Bu hem müttefik dayanışmasının yükümlülüğüdür, hem de jeo-politik çıkarlarımız böylesine bir jesti zorunlu kılmaktadır.

Zaten o havaalanlarımız mostralık niyetine inşa edilmediği gibi Türkiye'nin Kuzey Atlantik Paktı'na mensubiyeti de ‘fasulye’ cinsten değildir.

Kaldı ki, Brüksel karargahı yukarıdaki talebi Ankara ve Budapeşte'ye iletmekte geç bile kalmıştır. Bombardımanlara bel bağlayarak Miloseviç'i dize getirebileceğini sanan NATO kurmayları böylesine yanlış bir stratejinin taktik yönünü dahi ıskalamış ve harekata çok sınırlı sayıda uçak tahsis etmişlerdir.

Ek filo kullanmak kararı Çetnik inadı nihayet dank ettiğinde alınmıştır.

İtalyan üsleri ise yeterli değildir. Altyapı ihtiyacı karşılayamamaktadır.

İttifak haritasına bakıldığında da, Yunanistan'ın 5.kol konumunu hariç tutarsak, coğrafi operasyonellikte Türkiye ve Macaristan ön plana çıkmaktadır.

Dolayısıyla, Ankara'nın kendi havaalanlarını müttefik kuvvetlere açması askeri açıdan doğal, siyasi açıdan da elzemdir.

* * *

ANCAK, konuya vakıf olanlar bilmektedir ki dışişleri bünyesindeki cüzi bir kesim daha Bosna savaşının başından beri Belgrad'ı açık-gizli kollamaktadır.

Fi tarihinde Çiller'in etrafında fır dönen bu bürokrasi argümantasyonunu, Sırbistan'ın ‘bölge gücü’ olduğu; karayolu nedeniyle Türkiye'nin üst Balkan coğrafyasına ihtiyaç duyduğu; Ankara'nın ‘yaraları kaşıyarak’ Çetnikleri ve onların hamisi Rusya'yı kızdırmaması gerektiği tezleri üzerine inşa etmektedir.

Bunların hepsi statükocu safsatalardır ve gerçeği yakalayamamaktadır.

Bırakın ‘bölge gücü’ olmayı, Sırbistan'ın uluslarası parya konumuna düşmesine ramak kalmıştır. Cürmü kadar yer yakar ve ödlekliğin alemi yoktur.

On yıla yakındır da başta ‘gurbetçiler’, Türkiye, Romanya - Macaristan ve Adriyatik - İtalya hattı üzerinden Avrupa'yla kara bağlantısı sağlamaktadır.

Parkur iyi kötü yerleşmiştir ve kısa - orta vadede değişmesi beklenemez.

Çetniklerin ‘yarasının kaşınacağından’ korkmak ise tam bir hezeyandır.

1398 hezimetinin kutsanmasından, bugüne dek harekatta çok geri durmamıza rağmen ülkemiz bayrağının Belgrad'da yakılmasına kadar, Sırp milliyetçiliğinin ana ‘stimulus’ü Türk düşmanlığıdır. Bu irrasyonel olgu bir vakıadır. Ağzımızla kuş tutsak da değişmeyecektir. Zaten onlara yaranmaya çalışmak ahmaklıktır.

Havaalanı açtık diye Moskova'nın şerrinden çekinmek ise dar ufukluluktur.

Belgrad'ı kollayan diplomatik bürokrasi köhne reflekslerle düşünmektedir.

* * *

ÜSTELİK, bütün bunlar bir yana, Türkiye'nin jeo-politik çıkarları havaalanlarımızın NATO harekatına tahsis edilmesini zorunlu kılmaktadır.

Heyhat, Avrupa'yla köprüleri atmış olan Ankara'nın bugün Batı'yla mevcut tek ekseni NATO durağı üzerinden ABD'ye gitmektedir. Gerisi laf-ü güzaftır.

Pakt üyesi olmayan ve Sırp yanlısı kamuoylarının ağır bastığı Bulgaristan ve Romanya'nın dahi hava sahasını açtığı ve 5.kol Yunanistan'ın bile Selanik limanını İttifak emrine vermek zorunda kaldığı bir ortamda eğer Türkiye sorumluluklarını yüklenmekten kaçınırsa, yukarıdaki eksen de çatırdayacaktır.

‘Ne biçim müttefiksin’ sorusu sorulacak ve ‘yerini tayin et’ denilecektir.

Oysa bizim yerimiz bellidir. İmparatorluk bakiyemiz ve aidiyet mirasımız etrafında gerçekleşen bu savaşta biz herkesten çok tarafız. Olmak zorundayız !

Taş atıp kolumuzun yorulmayacağı bir ‘havaalanı kullanım izni’yle de bu ‘taraf’ konumumuzu, eh ancak bir nebze ispatlarız. Asgari olanla yetiniriz.

Havaalanlarımız müttefik kuvvetlere açılmalıdır ve Türkiye jeo-stratejik çıkarları doğrultusunda NATO harekatına azami lojistik desteği vermelidir.



Yazarın Tüm Yazıları