Hadi hayırlısı...

TÜRK Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, ‘Bu iş böyle olmaz...’ başlığıyla 6 Mart günü yayınlanan yazımıza yanıt gönderdi. Ancak yanıt bu sütuna sığmayacağı için özetleyerek aktarıyoruz:

‘6 Mart 2005 tarihli köşenizdeki yazınızı dikkatle okudum. Öncelikle size teşekkür ediyorum. Zira bu yazı, şahsen bana yeni ufuklar açtı.

Köşe yazarlarımızı yeterince bilgilendiremediğimiz anlaşılıyor. (...)

Evet... Yabancı arşivlere ait 50 binden fazla belge inceledik. Bunların sonuçlarını gerek televizyonlarda, gerekse ihtiyaç duyan medya mensuplarıyla paylaştık.

Elimizdeki belgelerin içeriğine güvenerek (soykırımla ilgili iddiaları tümüyle ortadan kaldıracak belgeler), Türkiye’nin BM’ye şok bir çıkışla başvurmasını ve kendi tarihçilerimizle birlikte iddia sahibi devlet tarihçileriyle BM’nin gözetiminde bir komisyon kurulmasını önerdik. Bu komisyona, istisnasız bütün devletlerin arşivlerinin açılması teklif edilecektir (Taşnak ve Hınçak örgütleri dahil). Böylece, iddia sahipleri dahil herkes tarihiyle yüzleşmiş olacaktır.

TBMM’mizde de bu konuda bilgilendirme toplantısı yapıldı ve TV’ler verdiler. (...)

Daha bir ay öncesine kadar medyamız, Ermenilerin soykırım iddialarına bu derece hassas davranmıyordu. Ayrıca bildiğiniz gibi, Viyana’daki tartışmaya Ermeniler gelmediler ve masadan kaçtılar.

Türk Tarih Kurumu’nda bundan önce Ermenilerin yaptıkları katliamlarla ilgili pek çok kitap yayınlandı. Ayrıca bizzat başkanlığımda, Ermenilerin katlettiği Türklere ait toplu mezarlar açıldı ve bu kazılara, dünyanın çeşitli ülkelerinden medya mensupları katılarak yayınlar yaptılar. Yeni kazılar da gündemde. (...) Ama ne yazık ki, Ermenilerin yaptıkları katliamlar, Batılı devletlerce gündeme getirilmiyor. Zaten getirmelerini beklemek de saflık olur. Zira dünyada bir gerçek var ki, o da, maksatları üzüm yemek yerine bağcıyı dövmek olan pek çok ülke, konuyu siyasi olarak ele almakta ve Türkiye’yi günah keçisi olarak görmektedir.

Yaptığımız araştırmalar hiçbir şekilde suçluluk kompleksi altında yapılmamaktadır. Bilimin gerektirdiği ölçütler içerisinde sürdürülmektedir. Biliyorsunuz ki, bugüne kadar sistemli bir bilimsel çalışma yapmamamızın bedelini ödemekteyiz. Bununla birlikte bir şeyi anlamamız gerekmektedir. Ermenilerin soykırım iddialarına karşı, artık, ‘sizler de şunları yaptınız’la bir yere varamayacağımızdır.

Yapılan bilimsel araştırmalar, kamuoyu (...) desteğiyle bir anlam taşır. BM nezdinde kurulacak bir komisyonda, kendi arşiv belgelerini, tabir caizse gözlerinin içine sokmak gerekir. Bunun için o ülkenin arşivinde ne olduğu bilinmelidir. (...) Desteklerinizi bekler, saygılar sunarım.’

Sayın Halaçoğlu’nu yukarıda okudunuz. Mektup bize göre yine de kurumun ‘savunma’ psikolojisiyle çalıştığını gösteriyor.

Biz ‘En iyi savunma saldırıdır’ diyoruz. Örneğin, parlamentolarından ‘Ermeni soykırımını tanıma’ kararı çıkartan ülkelerin kendi soykırım gerçeklerini neden suratlarına çarpmıyoruz? Neden ‘Sen önce onu tanı’ demiyoruz? Neden onların soykırımlarını kınayan kararları da biz almıyoruz?
Yazarın Tüm Yazıları