Hadi artık kımıldayın!

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

İşbaşındaki hükümetin ‘‘ne dostu ne de düşmanı’’ konumunda bulunmaya baştan beri özen gösteren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, nihayet kendini yeni bir sözle bağladı:

CHP gelecek yılın mart ayına kadar bu hükümetten seçim istemeyecek.Baykal bilindiği gibi daha önce de ‘‘İrtica ile mücadele konusunda ne getirirseniz destekleriz. Ama bunu haziranın sonuna kadar yaparız’’ demişti.

Neden mayıs yahut temmuz değil de haziranın sonuna kadar, bilmiyoruz. İhtimal ‘‘Meclis yaz tatiline girmeden önce’’ anlamında bir vaatti bu.

Belki de Baykal, hükümetin kendini ‘‘CHP nasıl olsa destekler’’ rehavetine kaptırmaması için öyle davrandı.

Her neyse... Ama asıl önemlisi, Baykal'ın o ikide bir ‘‘ille de erken seçim’’ diye tutturmaktan vazgeçmiş olması...

Başbakan Mesut Yılmaz artık ‘‘Enflasyon için radikal önlemler almaya fırsat bırakmadılar’’ diyemez. Çünkü gelecek marta kadar 20-21 ay işbaşında kalmış olacak bir hükümet, hangi mazerete sığınırsa sığınsın, kimseye kabul ettiremez.

Bu son durum, Başbakan Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'e, ‘‘önümüzü göremiyoruz’’ deme olanağını da bırakmıyor.

Öte yandan Deniz Baykal da hükümetle ilişkilerine dönük çelişkili beyanlarını artık daha azaltmak zorunda. Örneğin geçen yıl, hükümet daha kurulmadan önce ‘‘Kurulacak hükümete desteğimiz bu yılla (1997 ile) sınırlı’’ demişti (22 Haziran 1997 gazeteler). Oysa olaylar karşısında bu sözünden dönmek zorunda kaldı.

Geride kalan mart ayında ‘‘Hükümet doğal ömrünü tamamladı’’ dedi (14 Mart 1998 gazeteler). Ama bu son tavrıyla onu da tekzip etti.

Aynı gün gazetelerde ‘‘Bu parlamento değişmeli’’ diye de demeci çıktı. Oysa şimdi, ömrünü tamamladığını savunduğu parlamentoya bir yıllık süre vermiş oldu.

Aslını ararsanız bu dediği değil, daha önceki sözleri gereksizdi.

Kaldı ki Mesut Yılmaz ile Deniz Baykal'ın ‘‘seçimlerin gelecek mart ayında yapılmasında’’ uzlaşmaları birçok yarar sağlayabilir. Örneğin seçim yasalarındaki değişiklikler bu sürede -ve uzlaşmayla- gerçekleştirilebilir. İrtica (gericilik) ile mücadele yasaları çıkarılabilir. En önemlisi Basın Yasası'nı değiştirme ve ifade özgürlüğünü genişletme amaçlı yasalar bu arada kabul edilebilir.

Ama bu saydıklarımızın veya saymadıklarımızın gerçekleşmesi için hükümetin harekete geçmesine ihtiyaç var. Oysa hükümet dinamik bir görüntü veremiyor. Nitekim Susurluk diyorsunuz, oracıkta duruyor. Mafya ile mücadele diyorsunuz, bekliyor. Vergi reformu diyorsunuz, yürümüyor. Sosyal güvenlik reformu ele dahi alınamıyor. Yargı reformu bizzat Adalet Bakanı'nın bile aklına gelmiyor. Böyle giderse unutmayın, o bir yıl da heba olur.













Yazarın Tüm Yazıları