Haçlı ordusu askerleri mi?

'Adam öldürmeyi oyun mu sandın, mezar taşlarını koyun mu sandın bre Hasan'

Haberin Devamı

BAŞBAKAN grupta, ‘yeni Kürt açılımı’ ile ilgili olarak yaptığı konuşmada, bölgenin dağlarından, derelerinden, çiçeklerinden, kültürel değerlerden bahsetti.
Ortak tarihe atıfta bulunurken, Selahaddin Eyyübi’nin ordusunda Kudüs’ü fetheden omuz omuza savaşan askerlerin kardeşliğinden dem vurdu... İman birliği ve ortak kadere haklı vurgular yaptı. Yeni demokratik açılımların ortadaki sorunları çözeceğini, akan kanı durduracağını, anaların gözyaşlarını dindireceğini iddia etti. Tarihin derinliklerindeki kardeşliği hatırlamak ne güzel ama insan sormadan edemiyor. 15 Ağustos’ta, Eruh ve Şemdinli’de askerlerimizi öldürerek ‘29’uncu ayaklanma’yı başlatan ‘silahlı çete’nin mensupları hangi imanın sahibiydiler? Hangi demokratik açılım adına kan dökmeye başladılar ve her fırsatta pusu kurarak öldürdükleri vatan evlatları, bırakın Eyyübi ordusunu, ‘Peygamber ocağının’ değil de ‘Haçlı ordusu’nun mu askerleri idi?

Haberin Devamı

Bu kadar genç askerin kanı dökülmesine rağmen, Türkiye’nin her yanında Kürt yurttaşlar istedikleri gibi yaşıyor, istediği işi yapıyor. Ülkenin zenginliklerine ortak oluyorlar.

Sayın Başbakan ve grup toplantısında duygulanan arkadaşları meraklanmasınlar, hüzünlenmesinler, bu ülkenin başbakanı olarak kendisi ‘Munzur’ Çayı’nda yüzemez, güvenlik tedbirleri buna izin vermez. Ama Türk siyaset ağalarından, Kürt hanım ağalarından her biri “Tekirdağ’ın Şarköy’ünde rahatça denize girer, içmesini biliyorsa rakısını da içer, kimse de Şarköy’ün şehitleri var, burada fazla eyleşme demez... Sayın Başbakan’ın bahsettiği Türk-Kürt kardeşliğine bu taraflarda hiç halel gelmedi. Kardeşlik türkülerinin muhatabı olarak Türk vatandaşlarını almak, hakşinas bir davranış olmaz. Çünkü, PKK’nın terör estirdiği bölgenin dışında kardeşlik baki kalan gök kubbede hoş bir seda değil, sürüyor ama ‘açılım maçılım’ derken, adaletin kantarının topuzunu kaçırırlarsa küllerdeki korlar ‘ateşe’ döner.

DİRHEM VE OKKA

Evet... Trakya’da yaşayan bir göçmen yurttaşımız ‘Vardar Ovası’nı söylerken hüzünleniyor. Eski topraklarını özlüyor ama yurt kabul ettiği bu topraklarda çalışıyor, çabalıyor ülkesine katkı yapıyor. Ülkenin şartları ne ise kabulleniyor; hiçbir ayrıcalıklı muamele talep etmiyor. Karadeniz, Ege, Güney Akdeniz, İç Anadolu. Bütün  insanlarımız aynı hassasiyette, kederde, kıvançta, tasada ortak bir ülkenin yurttaşları olarak, yoksulluğu da, zenginliği de paylaşıyor. Sayın Başbakan ve onun gibi düşünenler, meseleyi hafife alıyor. “Kanı elbet kan ile yuğmazlar (yıkamazlar)” ama çiçekten böcekten bahsederek bu işi ‘adalet terazisi’ne oturtmak mümkün değildir, o terazinin dengeye gelmesi çok meşakkatli bir iştir.

Haberin Devamı

Darası ‘dirhem’ ile alınmaz ‘okka’ gerekir. Balkanlar’dan estirelim havayı, aymazlara ayar versin!

“Adam öldürmeyi oyun mu sandın, mezar taşlarını koyun mu sandın bre Hasan...” Devamını Drama türküsüyle devam edebilirsiniz. Mezar taşlarının altında yatan şehitlerimize rahmet olsun!

Türkiye’de 28-30 milyon Balkan ve Trakya kökenli bulunduğu unutulmasın

BU ülkede Kürtlere büyük haksızlık yapılıyor diyerek açılımlar yapmaya başladığınızda dikkat etmeniz gereken bazı hassas konular vardır. Kürt olmayan diğer insanlar, mesela Çerkezler, Lazlar, Arnavutlar, Boşnaklar bu olaydan olumsuz etkilenebilirler. Ağlamayan çocuğa emzik vermezler misali, ille de ağlamak mı lazım? Bu ülkenin bazı vatanseverleri ülkeye duydukları saygıdan dolayı sessiz duruyor diye sürekli ağlayana emzik verilirse bu yanlış olur. Bu ülkede Kürtlerden de, Balkan göçmenlerinden de, Lazlardan da, Çerkezlerden de vali, bakan, milletvekili ve başbakan oluyorsa, hangi haksızlıktan söz ediliyor? Yoksa vergiler mi farklı? Askerlik süresi mi? Nedir yani? Neyi açacaksınız?
Sayın Başbakan, birisine bir şeyler açarken, diğerine kapatıp haksızlık yapılmamalıdır.

Haberin Devamı

Rifat SAİT- Balkan Federasyonu kurucu Genel Sekreteri, Buca Belediyesi meclis üyesi. rifatsait@balkangunlugu.com

(Bu ülkede 28-30 milyon Balkan ve Trakya kökenlilerin bulunduğunu ve bunların hassasiyetinin de dikkate alınmasını hükümet unutmamalıdır. Y.B.)

Meryem Ana’da o papazın yaptığını imam yapmaz

EFENDİM geçenlerde Selçuk’a gittiğimde Meryem Ana’ya çıktım. Bir dileğim vardı, bir de mum aldım. Ancak ayin vardı, sanırım İtalyan’dı ayini yapanlar. Kenarda durdum bekledim. Daha sonra insanlar sıraya girdi, gezmek için. Ben de girdim. Kapıdaki bir papaz içeri girerken “Hıristiyan mısınız?” dedi, “Hayır” dedim. Eliyle çıkış kapısını gösterdi, “Lütfen dışarı” dedi. Tokat yemiş gibi oldum... Bunu da üç kez tekrarladı, sonuncusu daha sert bir tondaydı. Ben İTÜ’de okutmanım, şüphe çekecek bir halim yok, seyahate çıkmışım. Bizim camilerimizde hiçbir imamın, bir yabancıya bu şekilde davrandığını ne duydum ne gördüm. Anlamadım, papaz böyle bir davranışta neden bulundu? Benim hatam neydi. Lütfen bunu cevaplamalı. (Olayı 6 Ağustos günü 07.30’larda yaşadım.)
Şenay KOÇYİĞİT

Haberin Devamı

‘Halkçı katil’ Oray

DOSTUMUZ Aykut Oray’ın ardından neler diyor dostları:
SANATINI mı, nasıl içki içildiğini öğretmeni mi, siyasetini mi anlatsam. 12 Eylül öncesinde CHP’de Beşiktaş Türkali mahallesinde delege nasıl seçildiğini mi? SODEP’te SHP’de, CHP’de neler yapmak için çırpındığını mı? Ya da 1984’te girdiğin Büyükşehir Belediyesi’nde Ayfer Atay, Necdet Mercan ile Dalan’a nasıl ot yoldurduğunu mu? Eğitimini aldığın işlerin para etmediği dönemde panjur takıp ferforjeler yaptığını, yarı aç yarı tok gezdiğini... ‘Çiçek Arif’ ve ‘Salacak’ta BJK’ya nasıl amigoluk yaptığını mı... Onları cenaze töreninde anlatacağım.  
Oktay APAYDIN

SEN dünyanın en sevimli ‘katili’ idin. Ortalıkta gezen bir katil... En çok da polislerin sevdiği bir katil. CHP kurultaylarında “Halkçı katil, en büyük katil, bizim katil” diye tempo tutulurdu. Evet o bir ‘katil’di; yalanın katili, dolandırıcılığın katili, haksızlığın, ahlaksızlığın katiliydi. Halkçı sanatın başı sağ olsun.              
Necdet MERCAN

Haberin Devamı

İÇKİ içerdi ama çok inançlıydı. Orucunu, kandili, bayramı hiç ıskalamazdı. Atatürk’ü, çocuklarını, ailesini, dostlarını, Beşiktaş’ı ve CHP’yi hiçbir şeyle değişmezdi. 1960’lı yıllarda İÜ Gençlik Tiyatrosu’nda ona “Aykut, yüreği evren kadar büyük bir çocuktur” denirdi. Hoca soracak; nasıl adamdır diye... Korkmasınlar ‘helal’ etsinler. Aykut Oray kimsenin hakkını helal etmeden gitmemiştir. Ama herhalde gider gitmez Erdal İnönü’ye anlatacaktır bu ‘arkadaş grubu’nu...           
Tunca AYKUT

Yazarın Tüm Yazıları