Siyasetçi-akademisyen Ufuk Uras’ın Nişantaşı’nda bir kafede çektiği fotoğraf gündem oldu. Kafenin işletmecisi her masaya, “Masa işgal süresi 30 dakika, asgari tüketim 30 TL’dir” uyarısı bırakmıştı. Uras’ın paylaşımını görür görmez aklıma Sinan Çetin’in Çiçek Abbas filmi geldi. Ne diyordu Çiçek Abbas: “Herkese benden çay. Şakir’e yok!” O hesap işte... 30 dakikadan fazla oturana, 30 liradan az harcayana da bu kafede çay kahve yok! Haliyle konu tartışmaya açıldı. ‘Müşteri değil, misafirimizsiniz’ diyenler kadar restoran adabı hatırlatması yapanlar, hatta artan maliyetlere işaret edenler de var...
#NişantaşıRestoran ve kafeler yüzde 50 kapasite ile ‘kontrollü normalleşme’ sürecine gireli 4 gün oldu. 09.00-19.00 saatleri arasında hizmet veren esnaf lokantaları, fast food’cular, kafeler ilgiden memnun. ‘Fine-dining’ hizmet veren alkollü restoran sahipleri ile işletmecileri ise ‘Açıldık ama durum pek de güllük gülistanlık değil’ diyor. Hem onlarla, hem uzmanlarla konuştum. Hem de restoran ve kafeleri gezip durumun fotoğrafını çektim.
#YazarKüresel ısınma, su azlığı, kuraklık... Üstüne bir de ekonomik sıkıntıları ekleyin... Biliminsanları önümüzdeki yıllarda ciddi bir gıda krizi bekliyor. Hazırlıklı olmamız şart. Bunun bir ayağında da israfı önlemek var. Ama gelin görün ki anneannelerimizin pilavı son tanesine kadar yedirttiği, tabaktaki yemeğin suyunu ekmek ile sıyırdığımız o eski günler çoktan geride kaldı. Her yıl yaklaşık 1 milyar liralık gıda israf ediyoruz. Her 10 tabaktan 4’ü çöpe gidiyor. Buna dur demek için de Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneğine bağlı bazı restoranlar Başkan Ramazan Bingöl öncülüğünde harekete geçti. “Serpme” değil “seçme” kahvaltı, “açık” değil “kapalı” büfe hareketi başlattılar.
#Serpme KahvaltıÇocuğuyla bir mekâna giden anneye, görevlinin “Konsept gereği restorana çocuk almıyoruz” yanıtı, günlerdir sosyal medyanın gündeminde. 8 yaşında bir çocuk annesi olarak bunun düpedüz ayrımcılık olduğunu ve hiç hoşuma gitmediğini söyleyebilirim. Neden böyle düşündüğümü anlatacağım ancak konusunda uzman psikolog ve psikiyatristlerin de kapısını çaldım. İşte, ‘Çocuksuz restoran’ tartışması!
#YazarVakit çalan, dikkat dağıtan, şarj bitiren, bazen kişiye kendini yetersiz hissettiren, kıskandıran, insanı insana kırdıran, her şeye rağmen tiryakisi olduğumuz ve çekirdek çitler gibi başladıktan sonra bir türlü bırakamadığımız sosyal medyada gün geçmiyor ki yeni bir enteresanlık karşımıza çıkmasın.
#Islak Mendil GurmesiÇalıştığı restoranda, merdiven basamaklarında sıra bekleyen müşteriyle yaka paça kavga eden personel işten kovuldu. İş Mahkemesi'nin işe iade ettiği işçiye kötü haber Yargıtay'dan geldi. Yüksek Mahkeme; işçinin iş yerinde kavgaya dönüşmeden çözebileceği basit bir anlaşmazlığı kısmen kişiselleştirmek suretiyle büyümesine neden olmasının iş verence geçerli fesih nedeni olacağına hükmetti.
#GarsonMis gibi kızarmış şelame, yanında ağızda dağılan bir parça Çerkes peyniri... Yedikçe “Biraz daha yok mu” dedirten Çerkes tavuğu... Üzerinden biberli tereyağı sosu damlayan haluj... Belki biraz da düğün helvası... Herhalde bilenlerin ağzı sulanmış, bilmeyenler de merak etmiştir. Fotoğrafçı Sine Boran Art, köklerinin dayandığı kültürün yemeklerinin tariflerinden oluşan bir kitap hazırladı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan, Vedat Milor’un da sunuş yazısıyla katkıda bulunduğu ‘Çerkes Kızından Tarifler’ raflarda...
#Sine Boran ArtErzurum’da 82 yıldır hizmet veren Güzelyurt Restoran, kurulduğu günden bu yana sadece lezzetin ve kaliteli servisin değil, cumhuriyet değerlerinin de bir simgesi. İnönü, Menderes, Ecevit, Demirel gibi liderlerin bölgeye her gittiklerinde uğradıkları lokanta tüm bu zaman içinde prinsipleriyle ayakta kaldı: “Güzelyurt’a içkili gelinmez, içmeye gelinir.”