Günü bine böldü sahnesini saniyelerin üstüne kurdu

Güncelleme Tarihi:

Günü bine böldü sahnesini saniyelerin üstüne kurdu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2015 01:48

Caz piyanisti Ülkem Özsezen, 2011’deki ilk albümü ‘Ghost Note’da hiç çalınmayan ‘kayıp nota’ların peşine düşmüştü. Yeni albümü ‘Milliday’de ise günün binde biri kadar kısa kesitlerde geçmişle şimdi arasında yaşanan zihinsel yolculukları ve düşleri bir araya getiriyor.

Haberin Devamı

Her ne kadar cazı en ünlü eğitim kurumunda öğrenmek için Boston’a kadar gitse de, dört buçuk yıllık virtüözite programını iki buçuk yılda tamamlayıp İstanbul’a dönmeyi başarsa da Ülkem Özsezen öncelikle bir işadamı. Türkiye’nin köklü grafik tasarım firmalarından birinin yönetim kurulu üyesi. Her sabah işine gidiyor. Gün boyunca idari işlerin yanı sıra ekibiyle üç boyutlu animasyonlar, müzikler hazırlıyor. Akşam evine döndüğünde, kızına, eşine zaman ayırıyor. Ve geceleri 6 saat uykuyla yetinip, kalan zamanında müzik çalışmalarını yürütüyor.

“Gün içinde yanımda mutlaka portatif klavye ve dizüstü bilgisayar taşıyorum” diyor çalışma rutinini anlatırken. “Vakit buldukça, aklıma gelen temalar, fikirler üzerine çalışıyorum. Fakat asıl çalışmayı geceleri yapıyorum. Acelem, telaşım yok. Her yıl bir albüm yayımlamak zorunda değilim. Besteler hayatın doğal akışı içinde ortaya çıkıyor. Sevdiğim arkadaşlarımdan oluşan grubumla birlikte seslendiriyoruz, son şeklini alıyor. Biriktikçe albüme dönüşüyor.”

Özsezen önce temaları belirliyor, ardından bu doğrultuda albümünü oluşturuyor. 2011’de yayımlanan ilk CD’sinin teması Türkçe’de kayıp ya da sessiz, İngilizce’de ‘hayalet’ olarak anılan notalardı. Müziğini olmasa da, albümünü bu fikir şekillendirmişti. İlk bölümde dörtlüsüyle, Berklee’deki öğrencilik günlerinde bebop, hard bop akımları doğrultusunda yazdıklarını, ikinci bölümde ise mezuniyet sonrasında Avrupa cazına yaklaştığı eserleri yorumluyordu.

86 saniyenin üzerine

İkinci albümünde ise zaman kavramına odaklandı. Stephen Hawking ve Ray Kurzweil’in ufuk açan görüşleri onu etkilemişti. Bu konuda düşünürken ‘milliday’ kavramı dikkatini çekti. Günün binde biri anlamına geliyordu bu sözcük. Hepi topu 86 saniye yani.

“Sahnemi bu küçük zaman kesitine kurdum. Günlük yaşamın koşturmacası arasında, anlık düşler kuruyoruz, anılarla geçmişe sürükleniyoruz.Farklı duygusal iklimlerden geçiyoruz. Kimi zaman geçmiş, gelecek ve şimdi aynı süreçte bir araya geliyor. Sonra bunlar unutulup gidiyor.”

Milliday işte bu kesitlerden hazırlanan etkileyici bir kolaj. Saksofoncu Engin Recepoğulları, gitarcı Eren Gümrükçüoğlu, basçı Alper Yılmaz, davulcu Ekin Cengizkan’la çıktığı 45 dakikalık yolculukta, piyanist Ülkem Özsezen anılarında biriken renk, koku, ses, his ve çağrışımları melodilere dönüştürüyor. Her ne kadar programlı müzik yapmadığını, ezgilerle tablolar çizip öyküler anlatmadığını söylese de ‘Milliday’deki pek çok parçanın anılarıyla doğrudan bağlantısı var.

Hâlâ Schumann etkisinde

Örneğin Within Green, çocukluğundaki bir orman yürüyüşünden, Essaouira ise Fas yolculuğunda karşılaştığı okyanus kıyısındaki kaleden kalan izlenimlerle ilintili. Tom Sawyer, bir roman kahramanının müzikal portresi olmasa da, okurda yarattığı duyguların yansıması. Mice Kingdom, metro kazısı sırasında Boston’ı basan lağım farelerinin yarattığı irkilmenin ifadesi...
Özsezen’in bir başka özelliği albümlerinde virtüözite sergileme çabası yerine, grup müziğini öne çıkarması. Cazın kolektif bir faaliyet olduğunu, müziğin icra sırasında grup içindeki anlık iletişimle zenginleştiğini düşünüyor. “Düzenleme yaparken en ince detayına kadar tüm eseri yazmak yerine grup üyelerine özgürlük alanları bırakıyorum. ‘Milliday’deki bazı parçalarda doğaçlama oranı yüzde 30’a ulaşıyor” diyor.
Cazın öncü kadın piyanistlerinden JoAnne Brackeen’ın öğrencisi olmasına karşın, caz rock çizgisinde yürümüyor Özsezen. Nedenini çıkış noktasına bağlıyor: “Klasik müzik kökenliyim. Uzun yıllar Schumann, Chopin çalmanın etkisi var müziğimde, üslubumda...”

Haberin Devamı

Yerel temalara şimdilik müziğimde yer yok. Otantik ezgiler cazda ya çok üst düzeyde soyutlamayla kullanılmalı ya da hiç kullanılmamalı. Caz görünümünde halk müziği çalmanın her iki müziğe de bir katkısının olmayacağı kanısındayım.

Haberin Devamı

Bir kitap okudu hayatı değişti
Ülkem Özsezen (38), klasik müzikte önemli isimler yetiştiren bir aileden geliyor. 12 yaşından itibaren özel piyano dersleri almaya başladı. 15 yaşında okuduğu Cüneyt Sermet’in ‘Cazın İçinden’ adlı kitabı caza yönelmesini sağlasa da 20 yaşına kadar özel dersleri sürdürdü. İstanbul Üniversitesi’nde su ürünleri mühendisliği öğrenimi gördü. Bu dönemde Ali Peret’in öğrencisi oldu. 1999’de Berklee’ye kabul edildi. Bir yıl sonra okulda açılan yarışmada birinci seçildi, bestesiyle Berklee Koleji’ni Boston Müzik Fuarı’nda temsil etti. Yüksek lisans programı dahil bir buçuk yıl JoAnne Brackeen’la çalıştı. 2002’de mezun olup Türkiye’ye döndü. Çeşitli cazcıların albümlerinde yer aldı, prodüktörlük yaptı, müzik dersleri verdi. Özsezen evli, 9 yaşındaki kızı da piyano dersi alıyor. Jazz Dergisi’nde, ‘Körleme’ köşesini hazırlıyor.

Haberin Devamı

Günü bine böldü sahnesini saniyelerin üstüne kurdu

Newbury Quintet Milliday
D&R fiyatı: 15.49 TL

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!