Ziraat Mektebi baskını

Güncelleme Tarihi:

Ziraat Mektebi baskını
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 2003 00:00

MUSTAFA Kemal emperyalist güçlere karşı Anadolu ayaklanmasını başlattıktan sonra Ankara'ya gelmiş ve Meclis'i toplayabilmek için yoğun bir çaba içine girmişti.O günlerde ülke işgal altındaydı. İşgalciler, Kemalistleri yok etmek ve Anadolu ayaklanmasını bastırmak için bir yandan ülke içinde ilerliyorlar, bir yandan da eşkıyaları besleyerek onları Ankara'ya karşı ayaklandırıyorlardı.Ziraat Mektebi'nde kurduğu karargáhta çalışan Mustafa Kemal binbir engellemeye karşın toplanan Meclis tarafından reisliğe seçilmişti.Reis Paşa ve arkadaşları bir yandan yerli işbirlikçilerle savaşıyor, bir yandan da Anadolu topraklarına yayılan işgalci emperyalistleri durdurmaya çalışıyordu.Elde doğru dürüst bir kuvvet, top tüfek, para pul yoktu.Attila İlhan, ‘‘Allah'ın Süngüleri-Reis Paşa’’ adlı nefis kitabında Mustafa Kemal ile arkadaşlarının işte bu zor günlerini anlatıyor.Ama ne kadar duygusal, ne kadar çarpıcı ve etkileyici anlatıyor...Bir gece telgraf odasından gelen iç karartıcı haberler Reis Paşa'nın canını sıkıyor.Sigara üstüne sigara yakıyor. Anadolu'nun dört bir yanındaki isyanlar bir türlü bastırılamıyor.Üzgün ve yorgun... Arkadaşlarına durumu şöyle özetliyor:‘‘... Efendiler, şümulü geniş bir muhasara harekátı ortasındayız...’’Tam o sırada telgraf hatlarının tümünün kesildiği haberi geliyor. Aynı anda silah sesleri duyuluyor, giderek de sıklaşıyor.* * *Bundan sonrasını kitaptan okuyalım:‘‘Mustafa Kemal Paşa masasının başına geldi, çekmeceyi açıp, beylik silahını aldı; dolu mu boş mu diye yoklarken, tam bir asker sesi ve davranışıyla Muzaffer Bey'e talimat veriyordu:- Yaver, derhal git yüzbaşına söyle: İki devriye tertip edilsin, biri keşif müfrezesi olacaktır; kumandasını sen al, silah seslerinin üzerine git!.. Öteki, onun kumandasında, karargáhın müdafaasını deruhte etsin! Çabuk!..’’Reis Paşa daha sonra arkadaşlarına döner:‘‘... Çevik, kararlı ve sert ‘Siz burada kalınız!' der, tabancasını aldı, birbiri ardına üfleyerek, lambaları söndürdü:-... Şunların haddini bildirelim! diyerek hızlı adamlarla dışarıya çıktı.Yunus Nadi Bey, kısa bir tereddüt geçiriyor; sonra o da, káğıtlarını Halide Edip Hanım'a uzatıp, tabancasını çekerek, Paşa'nın ardından gidiyor:-... Paşam, bir dakika! Ben de geliyorum...’’* * *Bu arada silah sesleri daha sıklaşır. Askerler silah seslerinin geldiği tepeye doğru hızla koşarlar. Ancak tepeye geldiklerinde kimseyi bulamazlar.Silah sesleri de karanlığın içinde azalarak kaybolur.‘‘Mustafa Kemal Paşa kısa bir an karanlığı dinledi:-... Sesler uzaklaşıyor!..Tabancasını beline sokarken, biraz da müstehzi ilave ediyor:-... Akıllarınca, bizi korkutacaklar! Cahil aklı işte!..’’Kısa bir süre sonra yaver gelip selam veriyor. Reis Paşa soruyor:‘‘-... Neymiş bu gürültü, yaver?..-... Bir manga kadar atlı, kumandanım! Muhabere hatlarını kesmişler... Bizi görünce kaçtılar... Şakir onbaşı, onarmaya çalışıyor.’’Attila İlhan kitabında o zor, o öldürücü günleri kendine özgü şiirsel diliyle büyük bir ustalıkla aktarıyor bize.Hepinizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!