Zana gerçeği söylüyor

Güncelleme Tarihi:

Zana gerçeği söylüyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2004 00:00

LEYLA Zana’dan ‘3 Nisan 2004 tarihli köşe yazınızı okudum. Şaşkınlık ve üzüntümü henüz atmış değilim. Nedenlerini, bir örneğini ekte size de sunduğum Bay Schulz’a yazdığım mektupta açtığım için, gereksiz tekrara girmek istemiyorum’ sözleriyle başlayan bir mektup aldım.Son derece zarif bir üslupla yazılmış, içeriği dolu bir mektup.O noktaya dönmeden anımsatmamız gerek:Uluslararası Af Örgütü’nün ABD Şubesi Direktörü William Schulz’un Leyla Zana’yı, ‘9 yıldan beri Türkiye’nin en katı disiplinli cezaevlerinden birinde, küçücük bir hücrede tutulan; tecrite atılma ve hatta güçlü bir ihtimal olarak idam edilme ihtimalleriyle karşı karşıya’ diye gösteren matbu bir mektupla, insanları ‘Zana’ya destek’ kampanyasına davet ederken yalan söylemesine, 3 Nisan tarihli yazımızda isyan etmiştik. Kampanyanın kendisini değil, çünkü onu biz de destekliyoruz; yalana başvurmasını utanmazlık olarak nitelemiştik.Yeri gelmişken belirtelim:Zana ve arkadaşlarının neticede ‘fikir suçu’ faili sayılacaklarını vurgulayan okuyucularım ve bu arada dostum Av. Turgut Kazan, yazımı eleştirdiler. Kazan ayrıca, ‘Sırf laik düzeni savunduğu için, bürosunda, üstelik Zana ve arkadaşları hapse atıldıktan sonra (25.7.1995’te) taammüden öldürülen Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday’ olayını anımsattı. ‘Günday’ı öldüren İzzet Kıraç’a ömür boyu hapis cezası verildiği halde Kıraç’ın birkaç yıl önce hapisten çıktığını biliyor muydunuz?’ diye sordu. Sonra, ‘Ama Zana ve arkadaşları 15’er yıl ceza aldılar, hálá içerideler. Bundaki haksızlığa da değinmeliydiniz’ dedi.Kazan haklıdır ama o noktaya yazıdakinden daha belirgin şekilde değinseydim, yazının asıl konusuna yer kalmazdı.Gelelim Zana’nın bana ve Bay Schulz’a yazdığı mektuplara. Tabii özetle aktarmaya mecburuz. Bana gönderdiği mektupta şöyle diyor Zana:‘Yıllardır basında çıkan haberlere karşı hep sessiz kaldım. Sessizliğin diliyle daha net anlaşılacağımı düşünmüş ve bunu ilke edinmiştim. Ancak, köşenizde değerlendirdiğiniz Bay Schulz’a ait mektup nedeniyle sessizliğimi bozmak zorunda kaldım. Çünkü, kalmakta olduğum mekana ve tutuklu/hükümlü haklarıma yönelik bilgilendirmeniz doğru olmakla birlikte, mektupta gerçeği yansıtmayan tespit ve gözlemler de vardı. Size bu düşünceyle yazıyorum.(...)Dostluk duyguları ve saygılarımla...Leyla Zana’Zana, Bay Schulz’a yazdığı mektupta, ‘kendisine gösterdiği duyarlık için teşekkür’ ettikten sonra:‘(...) Ancak, yazıya konu olan mektubunuza şaşırdığımı ve özellikle iki nedenle de üzüldüğümü belirtmek isterim. Birincisi; cezaevi koşullarımın -maksatlı ya da maksatsız- size gerçek dışı ve oldukça farklı yansıtılmış olması ve bu yansımanın teyidi alınmadan harekete geçilmesidir. İkincisi ise; Uluslararası Af Örgütü gibi saygın bir kurumun, gerçek dışı bilgilendirmelerle, saygınlık ve inandırıcılığına gölge düşürülerek kamuoyunda sorgulanır kılınmasıdır. (...) On yılı aşan cezaevi sürecinde işkence ve benzeri bir kötü muameleyle karşı karşıya kalmadığım gibi, küçücük bir hücrede tecrit altında tutulduğum da doğru değildir. Cezaevinde bulunan binlerce siyasi tutuklu ve hükümlünün sahip olduğu açık-kapalı görüş, telefon haklarına kuşkusuz ben de sahibim. Koşullarım yeterli olup, hiçbir zaman hiç kimseyi farklı ve gerçekdışı bilgilendirmedim (...)’ diyor.Görüyorsunuz, gerçek bir gün ortaya çıkıyor. Teşekkürler Zana...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!