Yunanistan, beyaz kadın ticaretinin merkezi

Güncelleme Tarihi:

Yunanistan, beyaz kadın ticaretinin merkezi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2001 01:39

Yunan polisi ile göç bürosundaki bazı üst düzey görevliler, uluslararası fuhuş şebekeleriyle işbirliği yapıyor.

Dünyanın önde gelen insan hakları örgütlerinden Human Rights Watch tarafından hazırlanan raporda, Yunanistan'ın Avrupa'da giderek yaygınlaşan beyaz kadın ticaretinin merkezi haline geldiği belirtildi. Raporda, çoğu eski Doğu Bloku ülkelerinden gelen kadınların cinsel ve fiziksel şiddet uygulanarak fuhuş sektörüne sürüklendiği ve işin içinde üst düzey emniyet görevlilerin yer aldığı da vurgulandı. ABD'nin Yunanistan Büyükelçisi'nin eşi Bony Miller'in, 1 Aralık İnsan Hakları Günü'nde yaptığı bir konuşmada, bu durumu hatırlatarak, ‘‘Yunanistan Bosna'dan beter. Bu yüzkarasıdır’’ demesi, iki ülke arasında diplomatik bir skandala sebep olmuştu.

Human Rights Watch'un dünyadaki insan hakları ihlállerine ilişkin olarak hazırladığı 2001 Raporu'na göre, Yunanistan, beyaz kadın ticaretinin merkezi haline geldi. Raporda, aynı zamanda Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan'ın, beyaz kadın ticaretinin önlenmesi için hazırlanan bütün ikili anlaşmalara imza koyduğu halde, insan haklarına aykırı olan bu ticareti önlemek için etkin tedbirler almadığı vurgulandı. Avrupa Komisyonu raporlarında da yer alan bilgilere göre, komünizmin çökmesinden sonra, her yıl ortalama 120 bin kadın, beyaz kadın tüccarlarının tezgáhına düşüyor. Bu kadınların 20 binden fazlası da her yıl Yunanlı tüccarların gözetim ve denetimi altında fuhuşa sürükleniyor. Fuhuşa sürüklenen kadınlar, değil sosyal güvence, insan*ı hiçbir haktan yararlanamıyorlar ve kelimenin gerçek anlamıyla iliklerine kadar sömürülüyorlar. Rapora göre, fuhuşa sürüklenen kadınların büyük çoğunluğu Ukrayna, Romanya, Arnavutluk, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Moldovya ve Sırbistan orijinli. Ülkelerini terketme nedenleri ise geçim sıkıntısından başka bir şey değil.

Raporda, kadın ve çocuk ticaretinin apaçık bir insan hakları ihláli olduğu hatırlatılarak, kadınların fuhşa zorlandığı ve çeşitli yöntemlerle köleleştirildiği de vurgulanıyor. Daha sonra, bu duruma düşürülen kadınların, bir daha fuhuş şebekesinin elinden kurtulamadığı, gerek cinsel, gerekse fiziksel şiddete maruz kaldıkları belirtiliyor. Yapılan bütün uyarılara rağmen, Yunan hükümetinin gerekli tedbirleri almakta hayli gevşek davranması ise en temel eleştiri konusunu oluşturuyor.

BÜTÜN RAPORLARDA VAR

Human Rights Watch sitesinde yer alan ‘‘Sol Feministler Avrupa Forumu’’ imzalı bir başka haberde ise geçtiğimiz yıl Yunan hükümetinin beyaz kadın ticaretini konu alan hayli pahalı bir konferans düzenlemekle birlikte, insanları bu konuda bilgilendirmek ya da ticareti engellemek için kılını bile kıpırdatmadığı iddia edildi.

Öte yandan, gerek Avrupa Parlamentosu, gerekse Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan muhtelif raporlarda da, Yunanistan'da beyaz kadın ticaretinin her geçen yıl inanılmaz ölçüde arttığına dair önemli bilgiler ve uyarılar bulunduğu da kaydedildi. Son olarak, İşkenceyi Önleme Komitesi (CAT)'nin Mayıs 2001 Raporu'nda da Yunan hükümetin beyaz kadın ticaretini önlenmesi ve suçluların cezalandırması konusunda uyarıldığı ifade edildi.

POLİS DE İŞİN İÇİNDE

Yunanistan'ın beyaz kadın ticaretinin merkezi haline gelmesinde, Yunan polisinde ve göç bürosunda çalışan bazı üst düzey isimlerin, uluslararası fuhuş şebekesi ile işbirliği içinde olmasının büyük payı olduğu da iddia edildi. İçişleri Bakanlığı'nın sık sık konu ile ilgili soruşturmalar açtığı, hatta bu konuda FBI ile işbirliğine gittiği ve arkasından da bazı üst düzey tutuklamaların başladığı belirtildi. Human Rights görevlilerine bilgi veren Pan Hellenic Polis Memurları Sendikası (POASY) Başkanı Dimitris Kyriazidis de, beyaz kadın ticaretinin içinde polisin de yer aldığını bildiklerini söyledi.

ABD Büyükelçisi’nin eşi Bony Miller

Yunanistan Bosna’dan beter

Bütün dünyada ‘‘İnsan Hakları Günü’’ olarak çeşitli etkinliklere sahne olan 1 Aralık, Human Rights Watch raporu yüzünden Yunanistan'da bir hayli gergin geçti. Çeşitli Yunan gazetelerinde yer alan haberlere göre, 1 Aralık'ta Atina'da düzenlenen ‘‘İnsan Hakları Günü’’ne konuşmacı olarak, ABD'nin Yunanistan Büyükelçisi Thomas Miller'in eşi Bony Miller da davet edilmişti. Ancak, Bony Miller'ın mikrofonu eline alıp, Human Rights Watch Raporu'nu hatırlatarak, ‘‘Yunanistan'da her yıl 20 bin yabancı kadının zorla fuhuş sektörüne sürüklendiğini ve bir milyon Yunanlı erkekle cinsel ilişkiye girmeye mecbur bırakıldığını’’ söylemesi kıyameti kopardı. Hele, Büyükelçi'nin eşinin sözlerine, ‘‘Yunanistan Bosna'dan beter. Bu durum Yunan hükümeti ve halkı için yüzkarasıdır’’ diye devam etmesi, iki ülke arasında zaten gergin olan ilişkileri daha da gerginleştirdi ve Bony Miller'in uzun süre protesto edilmesine sebep oldu.

Protestolar üzerine duruma müdahale etme gereği hisseden Büyükelçi Thomas Miller, sorunun sadece Yunanistan’ın değil bütün Avrupa’nın sorunu olduğunu söylediyse de protestoları engelleyemedi.

Avrupa’nın kanayan yarası

Yugoslavya’da yaşanan iç savaş sırasında pek çok Saraybosnalı kadın Sırplar’ın tecavüzüne uğramıştı. Bu kadınların bir kısmı, daha sonra bütün Avrupa’yı bir ahtapot gibi kuşatan fuhuş şebekesinin tuzağına düşmekten kurtulamadı.


Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, eski Demir Perde ülkelerinde kendini göstermeye başlayan büyük sefalet, yaklaşan tehlikeyi haber veren kıvılcımı da barındırıyordu bünyesinde. Çok geçmeden, büyük çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğu binlerce insan, daha zengin ülkelere ulaşabilmek için ülkelerini terkedip Avrupa yollarına döküldü. Yugoslavya'da yaşanan iç savaş, diğer bölgelerdeki etnik gerginlikler de sürekli besledi bu göçü. Gidenlerin amacı, sıcak bir ev, çalışacak bir iş ve karnını doyuracak yemekten ibaretti ama buna kavuşmak o kadar kolay değildi. Bu yoksul insanlar, beyaz kadın tüccarlarının iştahını kabartmakta da gecikmedi. Kimi zaman vaatle, kimi zaman tehditle, kimi zaman da kaba kuvvetle pek çok kadın fuhuşa sürüklendi. Sorunun ilk farkına varan insan hakları örgütleri ve çeşitli feminist dernekler oldu. Toplantı üstüne toplantı düzenlendi, rapor üstüne rapor hazırlandı. Birleşmiş Milletler'den nezdindeki muhtelif girişimlerden sonra sorun uluslararası kamuoyunun gündemine geldi. Ne var ki, yara kanamaya devam ediyor...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!