Yüce Divan'dan Topçu'nun itirazına ret

Güncelleme Tarihi:

Yüce Divandan Topçunun itirazına ret
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2005 00:00

Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu'nun Yüce Divan'da yargılanmasına başlandı. Yüce Divan, ilk duruşmada Topçu'nun itirazlarını reddederek, davayı 28 Mart'a ertelendi.Topçu, saat 10.00'da başlayan duruşma için Anayasa Mahkemesi'ne saat 09.50'de geldi. Topçu, duruşmaya avukatsız katıldı.     Duruşmada, iddia makamında Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili Abdurahman Yalçınkaya ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Abdullah Aydın Kuyucu yer alıyor.     Duruşmada Topçu'nun kimlik tespiti yapıldı. Sabıkasının olmadığını ifade eden Topçu, “Ankara Barosu'na kayıtlı avukatım” dedi.     TOPÇU'NUN İTİRAZ DİLEKÇESİ Yaşar Topçu'nun Yüce Divan'a sevkini öngören TBMM kararının okunmasının ardından, Yüce Divan Başkanı Mustafa Bumin, Topçu'nun daha önce usule ilişkin itirazlarını içeren dilekçe verdiğini belirtti.     Topçu, bu dilekçesindeki usule ilişkin itirazlarını sözlü olarak da açıklamaya başladı.     Avukat bulundurma ihtiyacı içinde olmadığını belirten Topçu, Türk siyasetçisinin önemli bir bölümünün hukuk devleti kavramını kavrayamadığını savundu. Topçu, “Türk siyasetçisi sıkıştığı yerde hukukun üstünlüğü kavramını kullanır. Hukuka uymak gibi bir zorunluluk içinde hissetmez. Buna ihtiyaç da duymaz. Yalnızca hukukçuların uyacağını sanır” diye konuştu.     "YARGISIZ İNFAZ YAPILDI"Yolsuzlukların sebebini araştırmak amacıyla TBMM'de bir Soruşturma Komisyonu kurulduğunu anımsatan Topçu, şöyle konuştu:     “Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olmadığının, dolayısıyla hukuka bağlı olmadığının, rejimin en büyük organı olan TBMM tarafından da ilan edilmesidir bu rapor. Bu raporda herhangi bir yargı kararı olmadan yolsuzluk iddiaları yolsuzluk olarak kabul edilmiş, yargısız infaz yapılmıştır. Üç eski başbakan ve 22 eski bakan suçlu ilan edilmiştir. Bunun iki amacı vardır. Birincisi siyasi amaç, diğeri de kamuoyunu yönlendirmektir. Türkiye'de yolsuzluk yok mudur? Vardır. Her ülkede vardır. Ancak, bu yargı kararıyla ortaya konulmalıdır.”     Kendisi hakkında daha önce aynı suçlara yönelik Meclis Soruşturma Komisyonu kurulduğunu, Meclis Soruşturma Komisyonu'nun raporunun TBMM'de görüşülerek 29 Haziran 2000'de Yüce Divan'a sevk işleminin reddedildiğini anımsatan Topçu, “Ben bu iktidarın ve muhalefetin geçmişteki en önemli hedeflerinden birisiydim. Bu konuda belgelerim var. Bunları da açıklayacağım” dedi.     Önceki suçlamaların Türk Ceza Kanunu'nun görevi kötüye kullanmak fiilini düzenleyen 240. maddesi kapsamında değerlendirildiğini, ancak, aynı suçlamalarla ilgili olarak şimdi yine aynı kanunun ihaleye fesat karıştırılması fiilini düzenleyen 205. maddesi kapsamına alındığını belirten Topçu, “Meclis'in daha önceki verdiği ret kararı kesindir. Yeniden yargılayamazsınız. Bu soruşturmayı da kapsar. Ancak yeni bir delil bulmanız lazım. Ben bunu Soruşturma Komisyonu'na da sundum ve Soruşturma Komisyonu'na ifade vermedim” diye konuştu.     Hukuk devletinde her işin hukuka uygun olması gerektiğini ifade eden Topçu, yeni bir delil bulmadan ve TBMM'nin 29 Haziran 2000 tarihli kararını kaldırmadan yeni bir soruşturma yapamayacağını savundu. Topçu, “Önce 240 dediniz, şimdi 205. madde diyorsunuz. Yarın bir başkası da çıkar 232. madde der. Bu böyle devam mı edecek?” diye sordu.     Eski başbakan ve bakanlarla ilgili soruşturmayı düzenleyen Anayasa'nın 100. maddesi görüşülürken, Danışma Meclisi'nin tutanaklarını da okuyan Topçu, 1982 Anayasası'nın hazırlayıcılarından Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı'nın, bir bakan hakkında TBMM'de Yüce Divan'a sevk edilmesi veya edilmemesi yönünde verilen kararların kesin nitelik taşıdığını söylediğini aktardı.     Topçu, Soruşturma Komisyonu'nun dört aylık çalışma süresinin kesin nitelik taşıdığını ifade ederek, bunda tartışılacak bir yön bulamadığını söyledi. Topçu, Soruşturma Komisyonu'nun dört aylık çalışma süresi geçtikten sonra verdiği kararın yok hükmünde olacağını savundu.     Soruşturma Komisyonu'nun sayı bakımından da Anayasa'ya uygun olmadığını öne süren Topçu, şöyle konuştu:     “Soruşturma Komisyonu raporunun TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesinden dört gün önce Meclis Başkanlığı'ndan bir yazı geldi. Yazıda, raporun görüşüleceği ve savunma yapmam gerektiği belirtiliyordu. O günlerde önemli sağlık problemim vardı ve rapor almak zorunda kaldım. Ama Anayasa'daki süreler gereği raporun kabul edilemeyeceği belirtildi. Anayasa hükmü en temel insan haklarından olan savunma hakkıyla çatışıyorsa, savunma hakkı tercih edilmelidir. İleriki bir tarihte savunma yapacağımı bildirmeme rağmen raporum kabul edilmedi. Genel Kurul'da savunma yapsaydım belki suçlanmış bir insan olarak karşınıza gelmeyecektim.”     BAŞSAVCI OK, İTİRAZLARIN REDDİNİ İSTEDİ        Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Topçu'nun usule yönelik itirazlarının ardından görüşlerini bildirdi.        Ok, Soruşturma Komisyonu'nun eksik üyeyle karar vermesinin usule aykırı olmadığını belirtti. Soruşturma Komisyonu'nun raporu görüşülürken Topçu'nun sağlık raporu nedeniyle görüşmenin ertelenmesine yönelik isteminin TBMM Başkanlığı'nca reddedilmesinin de Anayasa ve TBMM İçtüzüğü'ne aykırı olmadığını kaydeden Ok, ”Anayasa'nın 100. ve İçtüzüğün 122. maddesinde raporun 10 gün içinde görüşülmesi gerektiği yönünde düzenleyici bir işlem vardır. Sanığa soruşturma raporu görüşülürken savunma hakkı verilmemesi savunma hakkının özünü ihlal eder. Ancak savunma hakkı yargılama aşamasında en geniş şekilde kullanılabilir” dedi.     Ok, usule ilişkin itirazların tümünün reddini istedi.     Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'un görüşünün ardından yeniden söz isteyen Topçu, şu görüşleri savundu:     “Hukukta çifte standart olmaz. Eski Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşarı Ali Helvacı hakkında takipsizlik kararı verirken, Milli Güvenlik Konseyi'nin belgelerini inceleyen Başsavcılık'ın,  Orhan Aldıkaçtı'nın söylediklerini araştırmaması ve dikkate almaması yanlış olur. Yüce makamlar ilke makamıdır, çifte standart olmaz. Sizin adil yargılama yapacağınızdan şüphem yok. Ancak, savcıdan şüphe ederim. 10 günlük süre düzenleyici süredir diyor. Ancak Komisyon'un çalışma süresini aşmasına birşey demiyor”     Yüce Divan Başkanı Bumin, Topçu'nun bu sözleri üzerine, “Siz nasıl savunmanızı yaptınız dinlediysek, Başsavcı da görüşünü bildirdi. Önemli olan bizim kanaatimiz” dedi.     YÜCE DİVAN, İTİRAZLARIN TÜMÜNÜ REDDETTİYüce Divan, eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu'nun usule ilişkin itirazlarının tümünü reddetti.  Topçu'nun yargılandığı duruşmada Yüce Divan Başkanı Mustafa Bumin, ara kararları açıkladı.    Bumin, Topçu'nun, hakkında daha önce aynı konuda Meclis soruşturması açıldığı ve bunun reddedildiğini belirterek, aynı konuda yeniden soruşturma komisyonu kurulamayacağı, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi isteminin oy çokluğu ile reddedildiğini bildirdi.    Bu karara üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Necmi Özler ve Ali Güzel muhalif kaldı.    Bumin, değir usule ilişkin itirazların da oy birliği ile reddedildiğini bildirdi.    Duruşmada daha sonra Topçu'nun nüfus ve adli sicil kayıtları okundu.    ADLİ SİCİL KAYDI YOK Topçu'nun adli sicil kaydının olmadığı görüldü.     Bumin, Topçu'ya savunmasını yapmak için hazır olup olmadığını sordu.    Topçu, savunmasını sözlü yapabileceğini, ancak bunu yazılı hale getirmek için süre istediğini belirtti.    Yaptıklarının suç olmadığını, 40 yıllık siyasi geçmişinin söz konusu olduğunu söyleyen Topçu, “Halkın doğruyu öğrenmesini istiyorum. Onun için zamana ihtiyacım var” dedi.    DAVA ERTELENDİ Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, soruşturmanın genişletilmesi yönünde talepleri olduğunu ifade etti.    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ok, savunma için süre verme istemine katılırken, yargılamanın hızlanması için bazı bilgi ve belgelerin istenmesini talep etti.    Bumin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ok'un istemlerinin daha sonra değerlendirileceğini belirterek, duruşmanın 28 Mart'a ertelendiğini açıkladı.    Sanık Topçu, o tarihte Ankara dışında olacağı için başka bir tarih belirlenmesini talep etti. Ancak Bumin, Yüce Divan'ın yoğun gündemi bulunduğunu belirterek “Diğer işinizi erteleyin ya da mazeret bildirin. Biz, mazeretinizi değerlendirelim” dedi.SEVK KARARI    Yaşar Topçu'nun Yüce Divan'a sevk kararında, ihale usul ve esaslarının 7 aşamada 7 ayrı düzenlemeyle belirlenmesiyle ihale usul ve esaslarında belirtilen kriterlere uygun çok sayıda (otuzu aşkın) firma varken 15 firmanın belirlenerek davet edilmesi suretiyle ihalelerde rekabeti engellediği savunuluyor.     Üç proje halindeki işleri altı parçaya bölerek ve birbirleri ile ilişkilendirerek, ihaleye katılımı sınırlandırdığı, ekonomik açıdan en avantajlı teklifin verilmesini engellediği ileri sürülen kararda, şu iddialara yer veriliyor:     “Davet edilen firmaların gizli tutulması gerekirken gizli tutulmak bir yana ihalelerde bu firmaların birbirleriyle ortak girişimler oluşturmasını teşvik edecek mahiyette usul ve esaslar belirlediği, müteahhitlerin ihale öncesinde anlaştıklarını gösteren birçok bulgu olmasına rağmen bu bulguların dikkate alınmadan ihalelerin sonuçlandırılmasına göz yumduğu, yine şartnameler gereği ihalelerde kabul edilmemesi gereken teklif mektuplarının ihale komisyonu tarafından geçerli sayılmasına göz yumduğu, bu hususların 'ihaleye fesat karıştırma' suçunun hile unsurunu teşkil ettiği, ihale şartnamesinin, müteahhitlerin ihaleye davetinden sonra hazırlanması, zeyilname ile fiyatlarda değişiklikler yapılması, projelerin tamam olmadan işlerin ihaleye çıkarılması, sağlıksız keşifler hazırlanması suretiyle yüzde 142'lere varan keşif artışlarına sebep olması, yüksek taşıma katsayıları ve köprü inşaat zamları uygulanmak suretiyle daha sonra yapılan benzer ihalelerde olduğu gibi taşıma katsayısı A=1 ve köprü zamsız olması durumunda nakliye fiyatı olarak ödenecek miktarın toplam 147.1 milyon dolardan daha az olacağı ve bu tutarda fazla ödeme yapılmasına neden olduğu, soruşturma konusu ihalelerin yüzde 30 üzeri keşif artışı ihale indirim oranlarının yüzde 32 olarak belirlendiği gözönüne alındığında soruşturma konusu ihalelerde gerçekleştirilen yüzde 16.80 ile yüzde 20.30 arasında değişen ihale indirim oranları ile yukarıda belirtilen indirim oranları arasındaki fark kadar fazla ödemelere sebep olduğu, bu fazla ödemelerin haksız menfaat unsurunu teşkil ettiği.”     Kararda, Topçu'nun bu eylemleri nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun ”devlet alım-satımına fesat karıştırmak” suçunu düzenleyen 205. maddesine (10 yıldan aşağı olmamak üzere hapis) göre yargılanması isteniyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!