Yılmaz: AB yolunda ordu da değişecek
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2000 00:00
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılması halinde sanıldığı gibi ekonomik alanda değil hayatın her alanında çok büyük avantajların söz konusu olduğunu belirtti.
Yılmaz, Trabzon'da yerel televizyon kanalı Kuzey TV'de yayınlanan ''Politik Poligon'' programına katıldı.
Yılmaz, burada yaptığı açıklamada, Türkiye'de asker devlet, ordu devlet geleneğinin olması sonucunda, ordunun AB ülkelerinin ordularından çok farklı bir konumda olduğunu da belirterek, şunları kaydetti:
"Bu geleneği bugünden yarına değiştiremeyiz. Yakın geçmişte ordunun, terörle mücadelede, ardından 28 Şubat sürecinde irtica ile mücadelede üstlendiği görevde, durumdan vazife çıkarmak suretiyle üstlendiği görev, bazen kendi yasasına dayandırmak suretiyle üstlendiği görevler, bu değişimin çok kısa sürede olmayacağını gösteriyor. Ben inanıyorum ki, AB üyeliği yolunda ilerlediğimiz zaman Türkiye'nin bütün parametreleri gibi ordunun siyasetteki rolü de ister istemez değişecek."
Türkiye'nin AB'ye yaklaşık 50 yıldan beri girmeyi hedeflediğini belirten Yılmaz, AB'ye bundan sonra katılacak ülkeler arasında, kalkınmasını en fazla hızlandıracak ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Yılmaz, Türkiye'nin AB yolundaki ciddi engellerle karşı karşıya olduğunu da sözlerine ekledi:
"Avrupa'da açıkca bizim üyeliğimize karşı çıkanlar var. Avrupa'da yapılan kamuoyu araştırmalarında halklarının 3'te 2'si bizimüyeliğimize sıcak bakmıyor."
1990'lı yılları iyi değerlendiremedik
Türkiye'nin Helsinki Toplantısı'ndan sonra aday üyeliği belirlenmiş diğer aday ülkelerden farklı bir konumda olduğunu da ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin henüz tam üyelik müzakereleri başlamadı. Tam üyelik müzakerelerine başlanması içinde çok ciddi bir takım atılımları gerçekleştirmek zorundayız. AB üyeliğinin, Türkiye'nin demokratikleşmesi için çok önemli bir etken olduğu gayet açık. Bunu tartışmaya gerek yok. Türkiye geçmişte aynı şeyleri yaşamış. Türkiye'nin çok partili hayata geçmesinde NATO üyeliği çok önemli bir etken olmuştur. Şimdi de zannediyorum ki, AB üyeliği kendi dinamikleriçevresinde demokratik atılımların gerçekleştirilmesine yarayacak. Bu bizim açımızdan gurur duyulacak bir olay değil. AB üyeliği baskısı ileveya onun telkinleri ile bir takım demokratikleşme adımları gerçekleştirmek öyle gurur duyulacak bir olay değil ama maalesef bir gerçek."
Mesut Yılmaz, 1991'de yapılan seçimlerde ANAP olarak 2. parti olduklarını ve ana muhalefet partisi durumuna düştüklerini de hatırlatarak, ''Ana muhalefet partisi durumuna düşmeseydik zannediyorum, AB ilişkileri çok farklı bir seyir izlerdi. AB konusunda 1990'lı yılları iyi kullanamadık'' dedi.
Yılmaz, Trabzon'da yerel televizyon kanalı Kuzey TV'de yayınlanan ''Politik Poligon'' programına katıldı.
Yılmaz, burada yaptığı açıklamada, Türkiye'de asker devlet, ordu devlet geleneğinin olması sonucunda, ordunun AB ülkelerinin ordularından çok farklı bir konumda olduğunu da belirterek, şunları kaydetti:
"Bu geleneği bugünden yarına değiştiremeyiz. Yakın geçmişte ordunun, terörle mücadelede, ardından 28 Şubat sürecinde irtica ile mücadelede üstlendiği görevde, durumdan vazife çıkarmak suretiyle üstlendiği görev, bazen kendi yasasına dayandırmak suretiyle üstlendiği görevler, bu değişimin çok kısa sürede olmayacağını gösteriyor. Ben inanıyorum ki, AB üyeliği yolunda ilerlediğimiz zaman Türkiye'nin bütün parametreleri gibi ordunun siyasetteki rolü de ister istemez değişecek."
Türkiye'nin AB'ye yaklaşık 50 yıldan beri girmeyi hedeflediğini belirten Yılmaz, AB'ye bundan sonra katılacak ülkeler arasında, kalkınmasını en fazla hızlandıracak ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Yılmaz, Türkiye'nin AB yolundaki ciddi engellerle karşı karşıya olduğunu da sözlerine ekledi:
"Avrupa'da açıkca bizim üyeliğimize karşı çıkanlar var. Avrupa'da yapılan kamuoyu araştırmalarında halklarının 3'te 2'si bizimüyeliğimize sıcak bakmıyor."
1990'lı yılları iyi değerlendiremedik
Türkiye'nin Helsinki Toplantısı'ndan sonra aday üyeliği belirlenmiş diğer aday ülkelerden farklı bir konumda olduğunu da ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin henüz tam üyelik müzakereleri başlamadı. Tam üyelik müzakerelerine başlanması içinde çok ciddi bir takım atılımları gerçekleştirmek zorundayız. AB üyeliğinin, Türkiye'nin demokratikleşmesi için çok önemli bir etken olduğu gayet açık. Bunu tartışmaya gerek yok. Türkiye geçmişte aynı şeyleri yaşamış. Türkiye'nin çok partili hayata geçmesinde NATO üyeliği çok önemli bir etken olmuştur. Şimdi de zannediyorum ki, AB üyeliği kendi dinamikleriçevresinde demokratik atılımların gerçekleştirilmesine yarayacak. Bu bizim açımızdan gurur duyulacak bir olay değil. AB üyeliği baskısı ileveya onun telkinleri ile bir takım demokratikleşme adımları gerçekleştirmek öyle gurur duyulacak bir olay değil ama maalesef bir gerçek."
Mesut Yılmaz, 1991'de yapılan seçimlerde ANAP olarak 2. parti olduklarını ve ana muhalefet partisi durumuna düştüklerini de hatırlatarak, ''Ana muhalefet partisi durumuna düşmeseydik zannediyorum, AB ilişkileri çok farklı bir seyir izlerdi. AB konusunda 1990'lı yılları iyi kullanamadık'' dedi.
Haberin Devamı